GİRİŞ
Türk-Alman ilişkilerinin başlangıcı XVIII. yüzyıla kadar uzanmaktadır[1] . Sınırlı bir temas ile başlayan ilişkiler giderek gelişme göstermiş ve nihayetinde tarafların Birinci Dünya Savaşı’nda müttefik olmasını kadar gitmiştir. Savaştan mağlup ayrılan iki devletin birbiriyle teması mütareke ve antlaşmalardaki bazı maddelerle en alt düzeye indirilmiştir. Ayrıca her iki devletin kendi iç ve dış meselelerine yönelmek durumunda kalması da ilişkileri zayıflatan başka bir etken olmuştur[2] . Yaklaşık altı yıl bu şekilde devam eden ilişkiler, Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya (Weimar Cumhuriyeti) arasında 3 Mart 1924’te imzalanan Dostluk Antlaşması’yla yeniden kurulmuştur[3] . Eskiden olduğu gibi her alanda gelişme göstermeye başlayan Türk-Alman ilişkileri, Almanya’da Nazi Partisinin iktidara gelmesiyle (1933) zayıflama evresine girmiştir. Siyasi ilişkilerin zayıflamasına Hitler’in yayılmacı bir politika takip etmesi etki etmiştir[4] .
Hitler iktidarındaki Almanya’nın İkinci Dünya Savaşı’nda mağlup olmasından sonra Almanya topraklarında İngiltere, Fransa, ABD ve Sovyetler Birliği tarafından işgal yönetimi kurulmuştur. Ancak Soğuk Savaş nedeniyle Doğu Bloku ile Batı Bloku arasındaki çekişmeler arttıkça İngiltere, Fransa ve ABD işgal etmiş oldukları alanda parçalanmış bir Almanya yerine güçlü bir devletin kurulmasının kendi çıkarlarına daha uygun düşeceğine karar vermişlerdir[5] . Böylelikle İngiltere, Fransa ve ABD’nin elindeki işgal bölgesinde 1949 yılında 11 eyaletten oluşan Almanya Federal Cumhuriyeti (Batı Almanya) kurulmuştur[6] .
İkinci Dünya Savaşı tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de önemli siyasal ve ekonomik değişimler meydana gelmiştir. Bu dönemde Türkiye’nin siyaset ve ekonomisi liberalizm etkisi altına girmiştir. Siyasi liberalizm çok partili siyasal sisteme geçişi sağlarken ekonomik liberalizmde serbest piyasa ekonomisini geçişi hızlandırmıştır. Nitekim ekonomik anlamda müdahaleci bir yapıdan ziyade özel teşebbüse yönelen Demokrat Parti, yabancı sermaye ve serbest pazar ekonomisine dayanan, Türkiye için dış yardımların önemli bir paya sahip olduğu liberal ekonomi modelini benimsemiştir[7] . Demokrat Partinin muhalefette olduğu yıllarda başlayan ABD dış yardımları (1947 Truman Doktrini, 1948 Marshall Planı) partinin iktidarında da bazı kesintiler olmakla beraber devam etmiştir[8] . ABD, Türkiye’ye 1949-1953 yılları arasında toplam 225 milyon dolar ekonomik yardım, 305 milyon dolar tutarında askeri yardım yapmıştır[9] . Marshall yardımlarının sona erdiği yıl ise Türkiye ekonomisinin temel göstergelerinde olumsuz değişimler yaşanmaya başlamıştır[10]. Üstüne üstlük 1953 yılında ABD’den gelen yardımların önceki yıla oranla düşmesi Demokrat Parti yöneticilerini daha da zora sokmuştur[11]. Siyasi iş birliğinin devamı ve yaşanan ekonomik problemlere çözüm bulmak için 1954 yılının ocak ayında Celal Bayar, mayıs ayında ise Adnan Menderes ABD’ye birer ziyaret gerçekleştirdiler. Görüşmeler sonucunda istenilenler elde edilememiş ancak kısmi bir destek alınabilmiştir[12]. Yatırım harcamalarındaki hızlı artış paraya/ krediye olan ihtiyacı artırdığından bir takım düzenlemeler yapılmış ve yeni dış kaynak arayışları başlamıştır. 1954 yılının başlarında Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu[13] ve Petrol Kanunu[14] çıkarılmış, Almanya ile olan ticaretin daha da geliştirilmesi[15] ve dış ticaret açığının kapatılması için Almanya’dan kredi temin edilmesine çalışılmıştır[16].
Türkiye ile Batı Almanya arasındaki diplomatik temaslar 1950 yılında başlamıştır.[17] Türkiye’nin 1944-1950 yılları arasında Almanya’da resmî bir görevlisi bulunmazken[18] Almanya Federal Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla oluşturulan Türkiye misyonu/temsilciliği,[19] Bakanlar Kurulu Kararı ile 3 Mart 1951’de büyükelçiliğe dönüştürülmüştür[20]. Birkaç ay sonra da Almanya ile devam eden harp hâline kanun çıkarılarak son verilmiştir[21]. Siyasi anlamda atılan bu adımları ekonomik iş birliği takip etmiş ve iki ülke arasında 26 Şubat 1952’de kapsamlı bir Ticaret Antlaşması ile Ödeme Antlaşması imzalanmıştır[22]. Bu tarihten sonra antlaşmaların detaylarının belirlenmesi için daha alt düzeyde temaslara devam edilmiştir[23].
Doğu-Batı şeklinde parçalanmış Almanya’ya ilişkin problemlerde Türkiye hep Batı’ya destek vermiştir. Hatta 1952’de NATO’ya giren Türkiye, birliğe katılacağı 1955 yılına kadar Almanya’nın NATO’daki temsilcisi gibi hareket etmiştir[24].
1954 yılına kadar Türkiye’den Batı Almanya’ya yapılan en üst düzey ziyareti Londra’daki havacılık sergisine giderken Bonn ve Münih’e uğrayan Ulaştırma Bakanı Yümnü Üresin gerçekleştirmiştir[25]. 18 Mart 1954’te Almanya Federal Cumhuriyeti’nin Kurucu Şansölyesi ve Dışişleri Bakanı Konrad Adeanuer resmi bir davetle Türkiye’ye gelmiştir[26]. Bu ziyaret Batı Almanya tarafından Türkiye’ye gerçekleştirilen ilk üst düzey ziyaret niteliğini taşıyordu[27]. Bu ziyaretten sonra Şansölye Adeanuer’un davetine icabet eden Başbakan Adnan Menderes ise 2 Ekim 1954’te Almanya’ya gitmiştir.
I. Başbakan Menderes ve Heyetinin Münih Ziyareti
Şansölye Adenauer’un Türkiye’yi ziyaretinden sonra planlanan iade-i ziyarete ilişkin olarak aylar öncesinden çalışmalar başlatılmıştır. Nitekim Bonn Büyükelçisi Suat Hayri Ürgüplü[28] üzerinde gizlilik kaydı bulunan raporunu 1954 yılı Temmuz ayında Dışişleri Bakanlığına göndererek düşüncelerini ve yapılması gerekenlere dair isteklerini bildirmiştir. Ürgüplü bu raporunda öncelikle yapılacak ziyaretin eylül ayından sonraya planlanmasının Mareşal Papagos’un[29] ziyaretinden sonraya denk gelmesi nedeniyle dünya siyaseti açısından önemli bir devreye tesadüf edeceği zikretmiştir. Ziyaretin ekonomik olarak özellikle Türkiye’deki üretim artışının ithal ürünlere duyulan ihtiyacı artırması nedeniyle Alman ekonomik çevreleri tarafından da önemle takip edileceği üzerinde durmuştur. Ziyaret sırasında bir öğle ya da akşam yemeğinin elçilikte verilmesi, heyetin kalacağı Petersberg Oteli’nde de İdil Biret ve Suna Kan’ın yer alacağı bir suare ile Ferhan Onat veya Leyla Gencer’in bulunacağı bir konserin soğuk büfe eşliğinde sunulmasını rica etmiştir. Buradaki amaç kordiplomatik ile seçkin bir kitleye Türk gençliği ve Atatürk kızlarının medeni özelliklerini, sanat hamlelerini gösterip etkileyici/unutulmayacak bir gösteri sunmak olarak açıklanmıştır. Soğuk büfede batı yemeklerinin yanı sıra Türk yemek ve tatlı çeşitlerinin ikramı için kabiliyetli bir aşçının gönderilmesi gerektiğine işaret edilmiştir. Almanlar gerçekleşecek ziyaret esnasında Türk ressamlara ait bazı tablolarla Türk elişleriyle işlemelerden oluşan bir serginin açılmasını Ürgüplü’den rica etmiştir. Ürgüplü de böyle bir serginin Münih’te başbakan ve dışişleri bakanı tarafından resmî açılışının yapılarak ziyarete açılmasının ve diğer önemli şehirlere de taşınarak sergilenmesinin Almanlar üzerinde iyi etki bırakacağını dile getirmiştir. Son olarak Bayan Menderes ve Bayan Köprülü’nün Almanya temaslarında bazı hastane, çocuk yuvası ve harp malulleri yurtlarına ziyaret planlandığından hediye için üzüm, incir ve sigara bulundurulması istemiştir[30]. Ürgüplü’nün bu istekleri ziyaretin amacının farklı anlamlar taşıması dolayısıyla büyük oranda yerine getirilmemiştir[31].
Başbakan ve Dışişleri Bakanı’nın yapacağı ziyaretin Almanya Şansölyesi Adenauer’un Londra’da yapılması planlanan NATO toplantısına katılma durumu nedeniyle ertelenmesi gündeme gelmiştir. Dışişleri Bakanlığı, NATO toplantısının Türk yetkililerce yapılacak ziyaretle aynı ya da birbirine yakın tarihlerde olmasının probleme sebep olacağını düşünmüştür. Bu nedenle Bonn Büyükelçiliğinden bahse konu toplantı dolayısıyla ziyaret zamanının ertelenip ertelenmemesi hususunun tamamen Adenauer’a bırakıldığının Alman yetkili makamlarına iletmesi istenmiştir[32]. Bonn Büyükelçisi Ürgüplü de bu mesajı Almanya Harici İşler Başkanı Dr. Blankenhorn’a ulaştırmıştır. Türk yetkililerin göstermiş olduğu hassasiyetten oldukça memnun olan Dr. Blankenhorn şunları söylemiştir:
“Muhterem Başvekilinizin ziyaretlerine Şansölye’nin atfettikleri nihayetsiz değer ve bilhassa dünyanın geçirdiği bu mühim anlarda bu ziyarete bağladıkları ümit o kadar ehemmiyetlidir ki tehirini asla arzu etmediklerine eminim… Çok nazik ve ince dikkatten dolayı minnettarız. Şayet bütün arzumuza rağmen ziyaretin dört, beş gün taliki kaçınılmaz bir zaruret hâlini alırsa bunu size derhal bildiririm.”[33]
Resmî kayıtlara göre Almanya’yı ziyaret edecek olan Başbakan Adnan Menderes’e Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü, Başbakanlık Müsteşarı Ahmet Salih Korur, Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Büyükelçi Muharrem Nuri Birgi, Bonn Büyükelçisi Suat Hayri Ürgüplü, Dışişleri Bakanlığı Milletlerarası İktisadi İşbirliği Genel Sekreteri Ortaelçi Melih Esenbel, Maliye Bakanlığı Müsteşarı Mehmet İzmen, İktisat ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Munis Faik Ozansoy, T.C. Merkez Bankası Genel Müdürü Nail Gidel, Başbakanlık Özel Kalem Müdürü Muzaffer Ersü, Bonn Büyükeleçiliği Müsteşarı İlhami Müren, Dışişleri Bakanlığı Ticaret ve Anlaşmalar Dairesi Şube Müdür Doğan Türkmen, Başbakanlık Yaveri Üsteğmen Hayrettin Sümer, Emniyet Memuru Mahmut Sancar ile Hakkı Altuncu’nun refakat etmelerine karar verilmiştir. Almanya’ya gidecek olan bu heyete en yüksek miktar üzerinden yevmiye verilmesi, idare ve ziyafet masrafları ile temsil icabı yapacağı bütün harcamaların kabulü Bakanlar Kurulu’nun 4/3634 nolu kararı ve Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın imzasıyla onaylanmıştır.[34] Bu isimlerin yanı sıra pek çok bankanın genel müdürü, uzman ve gazeteci de ziyaret programına dâhil edilmiştir[35].
Başbakan ve beraberindeki heyetin gerçekleştireceği Almanya ziyareti öncesinde beklentiler şöyleydi; iş çevrelerinin ümitli olduğu, iki ülke arasındaki ticaretin artarak devam etmesi, büyük bir sanayi ülkesi olan Almanya ile ticaret anlaşmasının yeniden esaslı bir şekle sokulması, Türkiye’nin ihtiyacı olan sermaye ve kredi mevzularının halledilerek uzun vadeli kredilerle ülke ihtiyacının giderilmesi için adımlar atılması[36]. Bu beklentileri gerçeğe dönüştürmek için Başbakan Adnan Menderes 1 Ekim 1954’te Ankara’dan İstanbul’a geçmiş ve 2 Ekim sabahı bir haftalık ziyaret için Almanya’ya hareket etmiştir[37]. Heyetin Almanya’ya hareket ettiğini haber yapan Die Neue Zeitiung adlı Alman gazetesi Menderes ve Köprülü’yü Orta Doğu’nun önde gelen siyasetçileri olarak tanımlıyordu[38]. The New York Times ise Türk Liderler Batı Almanya’da başlığıyla okuyucularına duyurduğu haberde Başbakan ve Dışişleri Bakanı’nın Almanya’ya hareket ettiklerini bildiriyordu[39].
Heyet 2 Ekim’de Münih’e ulaşmıştır[40]. Türk Heyetini Münih’te Bavyera Başbakanı Dr. Ehard, Federal Ziraat Bakanı Luebke, Federal PTT Bakanı Balke, Dışişleri Bakanlığı Dış Ticaret Dairesi Başkanı Büyükelçi Von Maltzan karşılamıştır[41]. Öğleden sonra Münih’te temaslarda bulunan heyet, Münih Ziraat Sergisi’ni gezdikten sonra, Nymphemburg Şatosu’nda kendileri için tertip edilen geçit törenini seyretmiş,[42] ardından da Bavyera Başbakanı M. Ehard tarafından Başbakan Menderes şerefine Vier Jahreszeiten Oteli’nde verilen yemeğe katılmıştır. M. Ehard yemekte Türk heyetinin Bavyera’nın başkenti Münih’e ayak basmasından duyduğu memnuniyetten ve köklü bir geçmişe sahip olan Türk-Alman dostluğundan bahsetmiştir[43]. Menderes de ziyarete Bavyera’dan başlamaktan duyduğu memnuniyetle beraber iki milletin dünya barışına yapmış olduğu katkının önemine değinmiştir[44]. Yemek sonrası Offenbach’ın Güzel Helena isimli piyesini seyretmeye giden heyet, burada Alman vatandaşlarının sıcak ve samimi tezahüratlarıyla karşılanmıştır[45].
Şansölye Konrad Adenauer henüz Londra’da bulunduğundan, Başbakan Adnan Menderes’in Almanya’ya ayak basması vesilesiyle şu mesajı göndermiştir:
“Almanya Federal Cumhuriyet Hükümeti ekselans Adnan Menderes’in şahsında hür dünyanın idealleri için başarı ile savaşmakta olan bir devlet adamını selamlamaktadır. Kendisinin Başvekilliği sırasında Türkiye’nin 1952 yılı Şubat ayında Nato’ya üye olması, 28 Şubat 1953 tarihinde Ankara Paktının imzalanması, 2 Nisan 1954 tarihinde Türkiye-Pakistan Paktının akdolunması ve 9 Ağustos 1954 tarihinde de Balkan İttifakının imzalanması yolu ile Türkiye, milletler camiası içindeki mevkiini kuvvetlendirmiştir. Siyasi, iktisadi ve kültürel sahalarda Almanya ile Türkiye arasında çoktan beri mevcut olan iyi münasebetlerin son zamanlarda fevkalade inkişaf etmesini, bilhassa Türk hükümetinin basiretli ve uzağı gören siyasetine borçluyuz.
Milletlerimizin arasında mevcut olan ananevi dostluğu inkişaf ettirmek, geçen Mart ayında Türkiye’yi ziyaretimin başlıca maksadı idi. Türkiye’de bulunduğum sırada bana karşı gösterilmiş olan misafirperverliği hiçbir zaman unutamam. Türk devlet adamlarının memleketimizi ziyaretlerinden dolayı duyduğum sevinci bütün Alman milleti de benimle birlikte paylaşmaktadır.”[46]
Adenauer’un bu nezaket mesajına Adnan Menderes şu telgrafla karşılık vermiştir:
“Güzel Münih’e ayak basar basmaz beni en mes’ud eden hadiselerden biri şahsımın ve Hükümetimin en samimi kanaatlerini ifade için gönderdiğim mesaja vermek lütfunda bulunduğunuz cevabı bulmak oldu.
Bunu okurken Ankara’daki samimi görüşmelerimizi hatırladım ve pek yakında bunları aynı samimiyetle devam ettirmek fırsatını bulacağımdan dolayı bahtiyarlık hissettim.
Münih’in büyük cazibesi ve gördüğüm hararetli kabul beni bu güzel şehre bir kat daha raptetmekle beraber Zatı Devletlerine mülaki olacağım günü en büyük sabırsızlıkla beklemekteyim.
Bu fırsattan bilistifade Zatı Devletlerinden ihtiramatı faikamın kabulünü rica ederim.”[47]
Başbakan Menderes, 3 Ekim’de Münih’te Alman basınına açıklamalarda bulunmuştur. Bu açıklamalarında Menderes, Adenauer’un Türkiye ziyaretinden duyduğu memnuniyeti, Türk-Alman dostluğunun çok eski olduğunu, yeni gelişmelere açık olan bu dostluğun dünya barışı için büyük bir değer taşıdığını ifade etmiştir. Kendisine yöneltilen Almanya hakkındaki ilk izlenimleriniz nelerdir şeklindeki soruya ise Menderes, Almanya’nın tarihin nadir kaydettiği büyük tahribatlara rağmen tamir ve telafi noktasında bu yıkımlardan harika sonuçlar ile çıktığını ifade ederek cevap vermiştir[48].
Münih’ten sonraki durak Türk heyetinin büyük beklenti içerisinde olduğu asıl ekonomik görüşmelerin gerçekleştirileceği Bonn’du. Nitekim artık daha somut adımlar atılacak ve rakamların da telaffuz edilmeye başlandığı bir gündeme geçilecekti.
Türkiye’nin 1954 yılının ilk yedi ayında Almanya’dan yapmış olduğu ithalat miktarı 154 milyon TL civarındayken, Almanya aynı devre içinde yalnız 71 milyon TL’lik bir ithalat yapmıştır. Bu durum Türk-Alman ticari dengesinin Türkiye aleyhine bozulmasına yol açmıştır. Ayrıca aynı devre içinde kredili teçhizat siparişlerini temin etmek için bir taraftan bakiye borçlarını ödemeye mecbur olması da Türkiye’yi büsbütün güç bir hale sokmuştur. Bu olumsuz göstergelerin dışında Türkiye’ye yeni açılacak olan 150 milyon dolar kredi içerisinden Türkiye’nin borçlarını ödemesi şart koşulduğundan krediden istifade etmek imkânsız hale gelmiştir[49]. Bu şekilde bozulan ticaret dengesinin düzeltilmesinin yolu ise Almanya’nın Türkiye’den daha fazla ithalat yapmasında görülüyordu[50]. Bu çerçevede Başbakan Menderes ve beraberindekilerin Bonn’da gerçekleştireceği görüşmelerde özellikle ticari anlamda ihtilaflı noktaların halledilmesi ve iki ülke arasında etkisi uzun yıllar sürecek bir anlaşma beklentisi ön plana çıkmıştır[51].
II. Başbakan Menderes ve Heyetinin Bonn Ziyareti
Başbakan ve beraberindeki heyet, 4 Ekim’de özel bir trenle Federal Almanya’nın başkenti Bonn’a hareket etmiş, Türk ve Alman bayraklarıyla süslenen istasyonda Şansölye Adenauer, maliye ve iktisat bakanları, cumhurbaşkanlığı müsteşarı, dışişleri bakanlığı temsilcileri tarafından karşılanmıştır[52].
4 Ekim’de Şansölye Adenauer tarafından Federal Cumhuriyet Şansölyelik Köşkü’nde Başbakan Menderes şerefine bir akşam yemeği verilmiştir. Bu yemekte bir konuşma yapan Şansölye, Türk yetkilileri selamladıktan sonra öncelikle mart ayında Türkiye’ye yaptığı ziyaretten duymuş olduğu memnuniyeti dile getirmiştir. İade-i ziyaretin iki ülke arasındaki bağları daha da kuvvetlendirdiğini belirterek Türkiye’nin iç ve dış kalkınma hamlelerinin hayranlıkla takip edildiğini söylemiştir. Türkiye’nin NATO’ya üye olması (1952), Balkan Paktı (1953) ve Türkiye-Pakistan Antlaşması (1954) gibi adımlar atarak dünya barışına sunduğu katkıyı dile getirmiştir. Her iki ülkenin milli ekonomilerinin birbirini tamamlayıcı nitelikte olduğu üzerinde durarak bu münasebetlerin artarak devam etmesinden duyulan memnuniyet ve Alman gençlerinde giderek artan bir Türkiye merakı olduğunu ifade etmiştir. Konuşmanın bir kısmı da Anadolu’nun Alman ilmî araştırmaları için özellikle de arkeoloji çalışmaları için önemli olduğu, Alman arkeologların, tetkik gruplarının ve ilim sever seyyahların görmüş oldukları misafirperverlik ve onlara sağlanan uygun çalışma ortamı üzerine olmuştur. Şansölye, bütün misafirlerin Almanya’yı tanımasından mutluluk duyduğunu belirterek sözlerini Türkiye Cumhurbaşkanı ve devlet erkânına dair iyi dileklerle tamamlamıştır[53].
Şansölye’nin bu konuşmasına karşılık veren Başbakan Menderes, kararlaştırıldığı günden itibaren Federal Almanya Cumhuriyeti’ne yapacağı ziyareti sabırsızlıkla beklediğini ve bu ziyareti yapabilmiş olmaktan dolayı çok mutlu olduğunu söylemiştir. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra imzalanan Londra Antlaşması’nın önemini vurgulayan Başbakan, bu Antlaşma ile yeni bir devrin başladığına dikkat çekmiştir. Menderes, Adenauer’un her iki ülkenin ekonomisi konusundaki ifadelerine katıldığını belirterek her alanda iş birliği için daima gayret gösterileceğini söyleyip Federal Almanya Cumhurbaşkanı ve devlet erkânını selamlayarak sözlerine son vermiştir[54].
Başbakan Menderes ve beraberindeki heyet, 5 Ekim günü Ruhr Bölgesi’nde[55] Düsseldorf Oberhausen’i, Duisburg ile Essen endüstri merkezlerini ve bu bölgedeki Gutehoffnungshütte, Dansing, Krupp fabrikalarını gezmiştir. Heyeti öğlen yemeğinde ise Türkiye ile iş yapan bir fabrika misafir etmiştir[56].
Başbakan Menderes, 5 Ekim’de Kuzey Ren-Westefalya Başbakanı tarafından Düsseldorf’da şerefine verilen akşam yemeğine katılmıştır. Yemekte konuşan Kuzey Ren-Westefalya Başbakanı, heyetin Ruhr Bölgesi’ne gösterdiği ilgiden duyduğu memnuniyetini ve iki devletin iktisadi ilişkilerinin daha da gelişmesini arzuladığını dile getirmiştir[57]. Menderes de burada yaptığı konuşmada Türk heyetinin Almanya sanayisinin kalbi olan Ruhr Bölgesi’ni ziyaretinin kendileri için çok verimli olduğu belirterek, sanayi ve teknik anlamda iş birliğinin her geçen gün daha da önem kazandığına değinmiştir[58].
Bonn’da yapılacak olan iktisadi meselelerin görüşülmesinden önce iki ülke uzmanları 5 Ekim’de bir araya gelmiş[59] ve belirli noktalar tespit edildikten sonra 6 Ekim günü başbakanlar düzeyinde toplantı yapılması kararlaştırılmıştır[60]. Bu noktada Başbakan Menderes ve beraberindekilerin Türkiye’nin Amerika’ya ihraç edeceği 200 bin ton kromun bedelini, Almanya’ya olan mevcut borca karşılık vermeyi taahhüt etmeyi planladığı anlaşılmaktadır. Bu tarihlerde Türkiye’nin Almanya’ya olan toplam borcu 67 milyon dolar civarındayken yapılan ödeme ve mal ihracı ile bu rakam 25 milyona geri çekilmiştir. Ancak sonradan borç miktarı yeniden 40 milyon dolara yükselmiştir. Eğer şartlar olgunlaşıp anlaşma yapılırsa, Amerika’dan krom ihracı dolayısıyla gelecek miktarın Almanya’ya aktarılarak mevcut borcun yarısının ödenmesine yönelik taahhüt verilmesi planlanmıştır[61].
6 Ekim günü yapılan görüşmeler sırasında Türk heyeti, Başbakan Menderes başkanlığında olmak üzere Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü, Başbakanlık Müsteşarı Ahmet Salih Korur, Dışişleri Genel Sekreteri Muharrem Nuri Birgi, Büyükelçi Suat Hayri Ürgüplü, Maliye Müsteşarı Mehmet İzmen, Ticaret ve İktisat Müsteşarı Munis Faik Ozansoy, Hariciye İktisat ve İşbirliği Genel Sekreteri Melih Esenbel, Merkez Bankası Genel Müdür Nail Gider, Bonn ticaret Müşaviri Süleyman Çeşmebaşı’ndan müteşekkildi. Almanya’yı ise Başbakan Adenauer başkanlığında Alman iktisat ve ticaret, maliye, ziraat bakanları, başbakanlık müsteşarı, dışişleri bakanlığı iktisadi işler dairesi başkanı, Almanya’nın Ankara büyükelçisi, iktisat müşaviri ve dışişlerinden iki genel müdür temsil etmekteydi. Görüşmelerde Almanya tarafı, Londra Konferansı’nın da olumlu olmasından dolayı Türk heyetinin yapmış olduğu ziyaretin daha da önem kazandığına, Bolşevizm’in bağımsız milletler için tehlike olduğundan bahisle Türkiye’nin dünya barışının korunmasında büyük bir rol oynadığına değinmiştir. Türk tarafı da kendileri için Almanya’nın önemli bir dost olduğu, tüm alanlarda ilişkilerin daha da geliştirilmesi gerektiği üzerinde durmuştur.
Öncelikli olarak Federal Almanya Ticaret Bakanlığının ay sonuna kadar Türkiye’ye 150 bin TL kıymetinde şarap ihraç edeceği; Türkiye’nin Almanya’dan 15 milyon Deutsche marklık (DM) çeşitli liman yapım araçları siparişi vermesi; Türk limanlarının inşasında kullanılacak bu tesis ve makinelerin yirmi ay zarfında Türkiye’ye teslim edilmesinin kabul edilmesi gibi konularda anlaşmaya varılmıştır[62]. Ayrıca 16 Şubat 1952’de imzalanan Türkiye-Almanya Ticaret ve Ödeme Antlaşmalarının yürürlüğü 31 Haziran 1955’e kadar uzatılmıştır[63].
6 Ekim günü Federal Almanya Cumhurbaşkanı Teodor Heuss, Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde (Villa Hammerstein) Adnan Menderes onuruna bir öğlen yemeği vermiş ve bir konuşma yapmıştır. Cumhurbaşkanı Heuss konuşmasının başında şunları söylemiştir:
“…..takriben yirmi beş sene evvel İstanbul’a ait bir hatıram tazelenmektedir. Burada temas etmek istediğim nokta, memleketin latif manzarası, antik mimari abideleri, Büyük Sinan’ın heybetli ve ölçülü camileri değildir. Daha ziyade, insanı sarsan, büyük olduğu kadar dalgalı bir tarih devresi içinde realist ve makul yeni bir devrin bütün sarahatiyle nasıl kendini hissettirmekte olduğu noktasıdır. Büyük Atatürk’ün dinamik cesaretlerle dolu hayatından, hülyaları harekete getiren ve Almanya’da bizleri “romantik” diye vasıflandırdığımız çizgiler vardır. Fakat o devlet kurmakta ölçülü ve mükemmel bir realistti. O, kuvvet ve kudreti ölçü kanunlarına göre ayarlamasını çok iyi bilmiştir. Doğu Akdeniz kıyılarının yer yer ve zaman zaman birçok insan ızdıraplarıyla dolu son iki asırlık tarihini bir parça bilenler, Türkiye’yi müterakki bir Avrupa memleketi olarak yetiştirmek uğruna maziyi mazi saymak suretiyle meydana konulan muazzam siyasi başarının manasını anlarlar.”
Cumhurbaşkanı konuşmasının devamında Türk-Alman ilişkileri bakımından önemli hizmetlerinin bulunduğunu söylediği bazı Alman tarihi şahsiyetlere değinmiştir[64]. İki devlet arasındaki kültürel ve iktisadi ilişkilerin giderek gelişmesinden memnuniyet duyduğunu ifade eden Heuss, iyi dileklerle konuşmasını tamamlamıştır[65].
Cumhurbaşkanı Heuss’tan sonra Başbakan Menderes de bir konuşma yaparak gördükleri misafirperverliğe, tarihi Türk-Alman dostluğu ile Atatürk’ün Türk milleti ve insanlık için önemine, iki devlet arasında yapılacak olan işbirliğine ve bu işbirliğinin dünya barışına katkısına dikkat çekmiştir[66].
Heyette bulunan gazeteciler ise 6 Ekim’de Alman Federal Hükûmeti basın şefi tarafından kabul edilmiştir. Türk gazeteciler basın ve yayın dairelerini ziyaret etmiş, Bonn şehrinde bir gezinti yaptıktan sonra öğlen yemeğinde Bonn Belediyesi Başkanı’nın misafiri olmuşlardır. Gazeteciler öğleden sonra Köln’e (o dönemki adıyla Kolonya) giderek buradaki birçok fabrikayı gezmişlerdir[67].
Başbakan Menderes ve beraberindekiler 7 Ekim günü resmî program içerisinde olumsuz hava koşullarına rağmen Ren Nehri üzerinde bir gezinti yaparak tarihi Rhineland Bölgesi ile Ruedes Hein’dan Koeligswinter’e kadar olan alanı gezmişlerdir. Şansölye Adenaure Londra Konferansı müzakereleri nedeniyle Mecliste bulunduğundan[68] bu gezintiye Almanya adına refakat eden isim ise İktisat Vekili Ludwing Erhard olmuştur. Yaklaşık 5.5 saat süren gezintide ikili görüşmeler devam etmiştir[69]. Nitekim Türk ve Alman heyetleri önce ayrı ayrı toplanarak genel ve özel temaslarda elde edilen neticeleri gözden geçirmişler ve ardından bir araya gelip iki saatlik bir toplantı yapmışlardır[70]. Aynı gün akşamı Başbakan Menderes ve beraberindekiler Türk-Alman Dostluk Cemiyetinin kendileri için tertiplediği yemeğe katılmışladır[71]. Şansölye Adenauer, Adliye Vekili Fritz Neumeier, Başbakan Müsteşarı Hans Glocke ve pek çok şahsiyet de bu Cemiyete üye kaydı yaptırmışlardır[72].
Türk heyeti 8 Ekim’de Bonn Belediyesini ziyaret etmiştir. Bu ziyaret dolayısıyla bir konuşma yapan belediye başkanı, Türk-Alman ilişkileri açısından önemli gördüğü Bonn Üniversitesi öğretim üyelerinden Profesör Robert Rieder’in (Rieder Paşa)[73] Türkiye’deki faaliyetlerine değinmiştir. Rieder Paşa’nın Türk askeri sıhhiye teşkilatını ve Gülhane Hastanesini düzenlemesinin, Haydarpaşa’da bir tıbbiyeyi faaliyete geçirmesinin üzerinde durmuştur. Belediye başkanı ziyaretin sonunda Menderes’e, Hofgarten isimli şehir parkının yüz senelik ağaçlarından birinin odunundan yapılan küçük bir kâseyi hediye etmiştir[74].
Başbakan Menderes, 8 Ekim’de Bad Godesberg Belediye Başkanı H. Hopmann tarafından Redoute’de resmî kabul ile karşılanmıştır. Belediye Başkanı heyetin Bad Godesberg’i ziyaretinden büyük bir memnuniyet duyduğunu söylemiştir. Ardından Bad Godesberg’teki iki mimari yapının (Godesburg Şatosu ve Redoute Tedavihanesi) tanıtımını yapan H. Hopman, Menderes’e Redoute Tedavihanesini gösterir bir tablo hediye etmiştir[75].
Başbakan Menderes ve beraberindeki heyetin ekonomi konusundaki müzakereleri 8 Ekim’de büyük oranda tamamlanmıştır[76]. Bu müzakereler neticesinde 5-7 senelik vade ile 690 milyon DM -yaklaşık 450 milyon TL- bir kredi temin edilmiştir[77]. Bu kredinin 460 milyon DM’lik kısmının Alman bankalarının katılımıyla kurulmuş olan Hermes Sigorta Şirketi tarafından verilmesi kararlaştırılmıştır. Geri kalan 230 milyon DM için ise -yaklaşık 150 milyon TLAlman hükûmeti devlet garantisi vaat etmiştir. Kredinin 460 milyon DM’lik kısmı için yapılan müzakereler sırasında Başbakan Adnan Menderes, Alman bankacı ve sanayicilerine hitaben 45 dakikalık bir konuşma yapmıştır. Bu konuşmanın kredi verilmesinde önemli etkisi olmuştur. Benzer şekilde Alman bankacı ve küçük sanayicilerin muhalefetine rağmen[78], büyük sanayicilerin baskısı ve Şansölye Adenauer’un Türkiye’ye ciddi desteği kredinin onaylanmasını sağlamıştır[79].
Başbakan Menderes ve heyetinin Almanya ziyareti sona ermek üzereyken iki ülke tarafından kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla resmî bir tebliğ yayınlanmıştır. İki kısımdan oluşan tebliğin ilk kısmında ziyaretin Almanya Şansölyesi tarafından Türkiye’ye yapılan ziyarete karşılık olarak gerçekleştiği, hem Türk tarafının hem de Alman tarafının dünya barışı için ortaya koyduğu kararlılığa dikkat çekilmiştir. İkinci kısımda ise Türkiye ile Almanya arasındaki iktisadi meselelere temas edilmiş ve iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin daha da artırılmasına vurgu yapılmıştır. Resmi tebliğ, kurulan temasların sadece iki ülkenin değil barış ve adaletten yana olan tüm dünya ülkelerinin de menfaatine olacağını ifade ederek son bulmuştur[80].
Başbakan Menderes, Başkent Bonn’dan ayrılmadan önce Almanya Matbuat Umum Müdürlüğü binasında yerli ve yabancı basına bir beyanat vermiştir. Alman hükûmeti basın şefinin organize ettiği toplantıda Menderes; yapılan ziyaretin Şansölye Adenauer’un Türkiye ziyaretine iade niteliği taşıdığını, Federal Almanya’nın dünya politikasındaki yeni durumunu, Almanya ile Türkiye arasındaki sıkı siyasi dostluğun ticari ve iktisadi münasebetlerle daha da takviye edilmesi gerektiğini, iki ülke ekonomisinin birbirini tamamlar nitelikte olduğunun yakından görüldüğünü, eski bir geçmişe sahip olan kültürel ve içtimai münasebetlerin daha da ileri götürülmesi için yapılan ziyaretin bir başlangıç teşkil ettiğini, ziyaret sonunda her iki hükûmetin mutabık kalarak yapmış oldukları resmî tebliğde de gerekli açıklamaların daha detaylı olarak yazdığını vurgulamıştır[81]. Bu açıklamadan sonra soru-cevap kısmına geçilmiştir. İlk olarak söz alan Die Zeit gazetesi temsilcisi resmî tebliğde Alman sanayiinin Türkiye’de yatırımlara katılacağından bahisle bu yatırımların ne oranda ve hangi sahalarda olacağını sormuştur. Başbakan Menderes, işbirliğine vurgu yaparak yatırımlar için bir rakam telaffuz etmemiş ve saha anlamında bir sınır çizilmediğini söylemiştir.
Baseler Nachrichten (İsviçre) gazetesi adına söz alan temsilci, yayınlanan resmi tebliğde Türkiye’nin Almanya’ya yapacağını bildirdiği hububat ihracatı hakkında rakamlara yönelik bir anlaşma olup olmadığını sormuştur. Menderes rakam vermemekle beraber cevaben geçen yıl Türkiye’nin ihraç ettiği toplam hububat miktarının bir buçuk milyon tonu geçtiğini, bu miktar içinde Almanya’nın önemli bir yer tuttuğunu ifade etmiştir. Ancak bu yıl hava şartları dolayısıyla hububat ihracatının sınırlı düzeyde kalacağını da sözlerine eklemiştir.
The New York Times gazetesi temsilcisi resmî tebliğde Türkiye’nin Brüksel Paktı’na[82] katılması konusunun geçtiğini bunun ne zaman ve ne şekilde olacağı hakkında bir soru yöneltmiştir. Başbakan Menderes de cevabında, Brüksel Paktı’na katılım şekli ve zamanı konusunda kesin bir şey söyleyemeyeceğini, ancak Türkiye’nin dayanışma ve beraberlik amacı taşıyan bu teşekküle girmeyi arzu ettiğini ifade etmiştir.
Baseler Nachrichten gazetesi temsilcisi ilkbaharda imzalanan antlaşmada vadesi gelen borçların ödenmesi için kesin bir anlaşmaya varılıp varılmadığını sormuştur. Başbakan Menderes de antlaşmanın iki hedefi bulunduğunu; bunlardan birinin borçların tasfiyesini diğerinin de ilişkilerin geliştirilmesine yönelik olduğunu belirtmiştir[83].
Müzakerelerin tamamlandığı gün Şansölye Adenauer, Başbakan Menderes onuruna Bruehl Şatosu’nda büyük bir resmikabul vermiştir[84]. Başbakan Menderes Almanya’dan ayrılırken telsiz telgraf vasıtasıyla uçaktan Şansölye Adenauer’e bir mesaj göndererek ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirmiştir[85].
III. Türk Heyetinin Dönüşünün Yerli ve Yabancı Basındaki Yansımaları
Türk heyeti ülkeye döndükten sonra yerli ve yabancı basında ziyarete ilişkin pek çok haber ve değerlendirme yer almıştır.
Akşam gazetesi karşılıklı sorunların görüşmeler sonunda çözüldüğünü, Türkiye’nin kalkınmasında Almanya’nın sanayi ve ekonomisinin Türkiye’ye destek olacağını yazmıştır. Gazete adına Almanya’ya giden Kazım Şinasi Dersan ise savaş yıllarında ağır bombardımana maruz kalmış Almanya’nın beş altı yıl içerisinde yaralarını sararak ayağı kalktığını, fabrikalarını yeni baştan yapılandırarak işletmeye başladığını, yeni tesisler kurduğunu ve dünya ekonomisinde yeniden önemli bir rol oynamaya başladığını belirtmiştir. Gazete Alman bankacı ve maliyecilerinin kredi konusunda ikna edilmelerini Başbakan Menderes’in görüşmeler sırasında kendisine has üslubuyla yapmış olduğu açıklamalara bağlıyordu[86].
Hürriyet gazetesi okuyucularına Türkiye’nin Brüksel Paktı’na girmek istediğini dile getirdiğini ve Almanya’nın Türkiye’deki yatırımlarının artacağını bildiriyordu[87]. Gazete diğer gün ise Almanya ile iş birliği neticesinde mamul maddelerinin fiyatlarının düşeceğini; imar ve kalkınmada Almanya’dan temin edilecek kredini büyük rol oynayacağını; yedek parça ve makine darlığının önleneceğini; Türkiye’nin toprak altı ve toprak üstü zenginlikleriyle Almanya’nın ihtiyaçlarına büyük oranda cevap verebileceğini; Almanya’dan temin edilecek olan 450 milyon lira değerindeki kredinin piyasada büyük bir rahatlama meydana getireceğini; ithal malların temininde yaşanan güçlüklerin giderileceğini haber yapıyordu[88].
Milliyet gazetesi Türkiye’ye 960 milyon marklık bir kredi açılacağını, Almanya gibi muazzam bir sanayi devinin Türkiye’ye yardımının başka devletler için de bir örnek teşkil edeceğini ifade ediyordu[89].
Cumhuriyet gazetesi Türkiye’nin Brüksel Paktı’na katılma isteğinin dile getirildiğini; Türkiye’deki sanayi programlarına Alman iştirakinin sağlanacağını; Türkiye’nin Almanya’ya hububat teslimatı konusunda uzun vadeli iş birliği yapılacağını; iki ülke arasında ticari ilişkileri geliştirmek için bir Alman-Türk Komisyonunun kurulmasının faydalı görüldüğünü yazmıştır[90].
Halkçı gazete Türk-Alman Resmî Tebliği manşetiyle verdiği haberde iki ülke arasında ekonomik ilişkilerin sıkı bir işbirliği ile devamı ve geliştirilmesi için tam bir mutabakata varıldığını yazıyordu[91].
Vatan gazetesi Türkiye’nin Brüksel Paktı’na girme isteğine dikkat çekmekle beraber iki ülke arasındaki iktisadi işbirliğini derinleştirmek için bir AlmanTürk Komisyonu kurulacağını, yapılan görüşmelerde yeni ve olumlu neticeler alındığını, ekilen tohumların kısa sürede mahsul vereceğini ifade ediyordu. Menderes’in ülkeye elleri dolu olarak döndüğünü ifade ediliyordu[92]. Gazete adına ziyarete katılan Ahmet Emin Yalman ise izlenimlerini farklı tarihlerde yayınlanan üç başyazıyla duyurmuştur. Yalman, Almanya ile Yakınlık başlığını taşıyan ilk yazısında Almanya ile geçmişte kurulan ilişkilere değinmekte ve bugün iki tarafın dünya barışı için aynı nokta yer aldıklarını vurgulamaktadır[93]. Diğer iki yazının ana başlığı ise aynı olup Başvekille Almanya’da ismini taşımaktadır. Bu yazıların ilkinde Hava Yolculuğunun İntibaları alt başlığını kullanan Yalman, Almanya ile ilgili bir değerlendirme yapmayıp genel olarak gidiş sırasında uçakta yaşananları anlatmıştır[94]. Üçüncü yazıda ise Almanya Nereden Nereye Geldi ? alt başlığıyla Almanya’nın yaşadığı kötü günlere dair kısa bilgiler verilmekte ve Almanya’nın nasıl bir kalkınma hamlesi ile engelleri aştığı anlatılmaktadır[95].
Vakit gazetesi tarafların Ankara’da yapılacak ticaret müzakereleri sırasında daha sıkı iş birliği prensiplerinin tespiti ve sanayide sermaye desteği konusunda anlaşmaya vardığını, Almanya’nın siparişlerin yerine getirilmesi için gerekli garantilerin ve finansmanların sağlanmasına özen göstereceğini yazıyordu. Gazete Başbakan Adnan Menderes’in havaalanında gazetelere verdiği şu demeci de satırlarına taşımıştır: “Altı gün süren seyahatimiz esnasında Alman devlet adamlarından ve bilhassa Alman milletinden görmüş olduğumuz misafirperverlikten çok memnunuz. Almanya’da her yerde Türklere karşı sevgi, güven ve dostluk beslendiğini müşahede ettim. Seyahatimiz her bakımdan milletimiz için hayırlı olmuştur kanaatindeyim. Yurda dönmüş olmaktan dolayı da kendimi bahtiyar hissetmekteyim.”[96]
Zafer gazetesi görüşmelerin iki taraf için de kıymetli neticelerle sona erdiğini;[97] Almanya ile her konuda mutabakata varıldığını; Başbakan Menderes’in İstanbul’da Yeşilköy Havalimanı’ndan Taksim’e kadar uzanan yol boyunca yüz bin kişi tarafından karşılandığını yazıyordu. Gazete, Almanya’nın Türkiye’nin Brüksel Paktı’na katılmasını uygun gördüğünü bildiriyordu[98].
Ziyaretin dış dünyadaki yankıları Türk basını tarafından takip edilmiştir. Örneğin Yunanlılar tarafından ziyaretin hoş karşılanmadığına dair haberler çıkmıştır[99] (Yunanistan bu tarihlerde Kıbrıs’ın kendisine verilmesi isteğiyle BM nezdinde girişimlerde bulunuyordu). Moskova radyosu yapılan ziyareti herhangi bir yoruma yer vermeksizin yayınlamıştır[100]. ABD’de basınında ise dünya barışına büyük katkısı olan Türkiye’nin ekonomik anlamda rahatlaması için görüşmelerin olumlu sonuçlanmasının beklendiğini yazmıştır[101]. Sonrasında ise The New York Times gazetesi Türkiye ve Almanya’nın ekonomik konularda anlaştığını okuyucularına birinci sayfadan duyurmuştur[102].
Stutgarter Zeitung, Alman-Türk İş birliğinin Güçlendirilmesi başlığıyla verdiği haberde Türk konukların Dr. Adenauer tarafından Wahn Havalimanı’ndan sıcak sözlerle uğurlandığını yazıyordu. Gazete Türkiye’nin Londra Antlaşması’ndan sonra nihai hâlini alacak olan Brüksel Paktına katılma isteğini; katılım zamanı ve şeklî konusunda ise yapılacak müzakerelere göre hareket edileceğini satırlarına taşımıştır. Bu noktada devlet adamlarının Alman-Türk iş birliğinin NATO ve barışa hizmet eden diğer kuruluşlara üyelik yoluyla güçleneceğine olan inançları ifade edilmiştir. Türkiye ile Almanya arasındaki ekonomik ilişkilerin kalıcı hale gelmesi için ekonomik konularda tavsiyede bulunmak üzere bir Alman-Türk komisyonu kurulacağı bildirilmiştir. Gazete görüşmeler sonunda Alman sanayisinin Türk yatırım programlarında “önemli ölçüde” yer alacağını ve görüşmelerin Ankara’da memnuniyetler karşıladığını aktarmıştır[103].
Der Splegel, Türk heyetinin Almanya temaslarını okuyucularına “Türk Balı” başlığıyla duyurmuştur. Türkiye’nin ekonomisinin kötü gidişini anlatan gazete ilginç ifadelere yer vermiştir. Gazeteye göre devletin destekleme alım fiyatları Anadolu’daki çiftçilere para bolluğu getirmiş ve onları anlamsız harcamalara yöneltmiştir. İnsanların avizelerden gereksiz giyim eşyalarına kadar her şeyi satın aldığı, hatta Adnan Menderes’in memleketinde bir çiftçinin Rolls-Royce marka bir araca sahip olduğu ifade edilmiştir. Bu gereksiz harcamalar kısa bir süre sonra çiftçilerin yeni aldıkları traktörlerine yedek parça alamaz hale gelmelerine yol açmıştır[104].
Freisoziale Presse isimli Alman gazetesi Türk heyetinin dönüşünden on üç gün sonra görüşmeler hakkında ayrıntılı bilgiler vermiştir. Almanya’nın İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kendisine getirilen ağır silah üretim yasağından kurtulmak için bazı girişimlerde bulunduğunu ifade eden gazete, Menderes ile Krupp Şirketinin[105] Başkanı Alfred Krupp arasında gizli bir görüşme olduğunu ileri sürmektedir. Essen’deki ziyarette Başbakan Menderes’e refakat eden ve villasında ağırlayan Krupp’un Türkiye, Yunanistan, Mısır ve Suriye’de çoğu uzun vadeli kredilerle finanse edilen ekonomik projelerle ilgilendiği bildirilmektedir. Ruhr Bölgesi’ni gezen Türk heyeti Duisburg’taki DEMAG Şirketine[106] yüklü miktarda sipariş vermiştir. Türklerin ekonomik durumu iyi olmadığından Deutscher Länder[107] kredi vermek istemediğini ifade eden gazete Türkiye Başbakanı’nın yaptığı gezinin amacını kredi toplamak şeklinde özetlemiştir. Başbakanın kredi başvurularını başarılı bir şekilde sonuçlandırılabilmek için Ruhr sanayisine ülkesinden bir silah sanayii kurma teklifinde bulunup bulunmadığı hakkındaki bilgiler çok sınırlı olduğu üzerinde durulmuştur. Türkiye’yi Orta Doğu’nun en iyi silahlanmış ülkesi olarak tanımlayan gazete Türkiye’nin silah maliyetlerini para basarak karşıladığını bu durumun da mal fiyatlarının artışına ve enflasyona sebep olduğunu yazmaktadır[108]. Türk ekonomisindeki kötü gidişine dikkat çeken Freisoziale Presse, ithalatın ihracatı aştığını ve Türkiye’nin krediye olan ihtiyacının 150 milyon dolara yükseldiğini belirtmektedir. Türkiye’de yaşanan bu gelişmeler üzerine Avrupa Ödemeler Birliği (EPU) ülkelerinden yapılan serbestleştirilmiş ithalat durdurduğunu ve Türkiye’nin EPU’daki açığı 225 milyon dolara yükseldiğini satırlarına taşımıştır[109].
SONUÇ
İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna doğru kesilen Türk-Alman ilişkileri, 1949 yılında Almanya Federal Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla yeniden tesis edilmeye başlamıştır. Geçmişten gelen kadim dostluğun yanı sıra iki tarafın ekonomik çıkarlarının kesişmesi iki ülkeyi hızla eski günlerine geri döndürmüştür. Giderek gelişme gösteren ilişkiler özellikle 1954 yılında zirveye çıkmış ve iki ülke arasında üst düzeyde ziyaretler gerçekleşmiştir. Nitekim Şansölye Adenauer’un Türkiye ziyaretine, kalabalık bir heyetle Almanya’ya giden Başbakan Adnan Menderes karşılık vermiştir. Türkiye’den Almanya’ya hareket eden kalabalık heyetinin yapısı incelendiğinde Türk tarafının bu ziyarete bir iade-i ziyaretten daha fazla anlamlar yüklediği sonucu çıkmaktadır.
İki ülke arasındaki temaslar öncesinde tarafların önceliklerinin belirgin bir şekilde farklı olduğu anlaşılmaktadır. Almanya siyasetinde dış politika ön plandayken Türkiye’de ise gündem ekonomidir. Batı Almanya bir taraftan fiili bölünmüşlük sorunlarıyla uğraşırken diğer taraftan da uluslararası ekonomik birliklere ve askeri paktlara dâhil olmaya çalışıyordu. Savaş sonrası dönemde ülkenin yeniden inşası ve Sovyetler Birliği tehdidi Batı Almanya’yı, eski düşmanlarıyla iş birliğine mecbur etmiştir. Böylelikle Almanya, ABD’nin başı çektiği Batı Bloku ile iş birliği yaparak eski konumunu/gücünü yeniden kazanma arayışına girmiştir. Bu dönemde Türkiye ise Sovyetler Birliği tehdidini karşı NATO’ya üye olarak kendini büyük ölçüde güvence altına almıştır. Bu açıdan bakıldığında ABD’nin Sovyetler Birliğini çevreleme politikasında stratejik bir konuma sahip olan Türkiye, Batı Almanya tarafından ortak düşmana karşı iyi bir müttefik olarak görülmüştür. Nitekim Batı Almanya yetkilileri ikili görüşmeler sırasında Türkiye’nin bölgesel iş birliği adımlarından, dünya barışına olan katkısından ve NATO üyeliğinden övgüyle söz etmişlerdir. Türk tarafı ise Batı Almanya’nın Avrupa’daki önemine değinerek NATO üyeliğine tam destek verdiklerini dile getirmiştir. Nihayetinde Almanya 1955 yılında NATO’ya katılmış ve böylelikle iki müttefikin ilişkileri daha da pekişmiştir.
Siyasi konularda taraflar arasında bir fikir ayrılığı söz konusu değilken ekonomi için aynı şeyi söylemek pek mümkün değildir. Türk heyetinin daha çok önemsediği ekonomik görüşmelerde beklenti ülke genelindeki imar ve kalkınma faaliyetleri kapsamında inşası devam eden tesisler için Almanya’dan kredi alınabilmesi üzerine yoğunlaşmıştır. Ancak Türkiye’de son iki yıldır temel ekonomik göstergeler iyiye gitmiyordu. Borç ödemelerinde gecikmeler yaşanıyor ve dış ticaret açığı giderek büyüyordu. Bundan dolayı Alman ekonomist ve sanayiciler kredi verilmesine karşıydılar. Onlara göre Türkiye’ye verilecek yeni bir kredi batık kredi anlamını taşıyordu. Diğer taraftan ise Almanya’da ağır sanayinin çıkarları yeni yatırımları gerekli kılıyordu ve Almanya, Türkiye pazarında lider konumdaydı. Başka bir ifadeyle iki ülkenin ekonomileri birbirini tamamlayıcı nitelikteydi. Buna karşın Türkiye ve Almanya arasındaki ekonomik konularda kolaylıkla mutabakata varılamamıştır. Görüşmelerin çıkmaza girdiği noktada liderlerin almış olduğu sorumluluk ön plana çıkmıştır. Türkiye’nin başlattığı kalkınma hamlesi hakkında açıklamalar yapan Menderes ikna edici bir konuşma yapmış, Şansölye Adenauer da Türkiye’ye kredi verilmesine taraftar olmuştur. Böylelikle Almanya, Türkiye’ye kredi vermeyi kabul etmiştir. Alınan kredinin şartlarının neler olduğu ve nasıl kullanıldığına dair hemen hemen hiç bir bilgi bulunamamıştır. Bulunan tek kayıtta Türkiye’nin krediyi istediği gibi kullanamadığı ve çeşitli müdahaleler ile karşılaştığı anlaşılmaktadır.[110] Bu veya benzeri müdahalelerin kredi kullanım koşullarından kaynaklı olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Yine alınan kredinin bir miktarıyla Türkiye’nin Almanya’ya olan eski borçlarını ödemesine ilişkin kararlar alınmış olması da kuvvetle muhtemeldir.
Görüşmeler sırasında 1952 yılında imzalanan Ticaret Antlaşması’ndan kaynaklı problemlerin çözülmesi de kararlaştırılmıştır. Nitekim bahse konu sorunlar 1955, 1956, 1958, 1959 yıllarında ek protokoller imzalanarak ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. Cumhuriyet Arşivi kayıtlarına göre kurulan iş birliği ile pek çok Alman uzman çeşitli kurumlarda (Maden Tetkik Arama, Türkiye Selüloz ve Kâğıt Fabrikaları, Yapı Enstitüsü, Elektrik İşleri Etüd İdaresi, Merkez Bankası Banknot Matbaası, Kimya Enstitüsü, DSİ, Demir-Çelik İşletmeleri ve eğitim kurumları gibi) görevlendirilmiştir. Yine yatırım ya da yatırım ortaklığı yapacak olan pek çok Alman şirketi de Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu kapsamına alınmıştır.
1950’li yıllarda başlayan Türk-Alman ekonomik iş birliğinin bir başka boyutu da iş gücü göçü olmuştur. 1950-60 arasında hızlı bir kalkınma hamlesi başlatan Almanya, gerekli olan iş gücü açığını kapatmak için yabancı ülkelerden işçi temini yoluna gitme kararı almıştır. Bazı Avrupa ülkelerinin yanı sıra 1950’li yılların sonlarından itibaren Türk vatandaşları da Almanya’ya işçi olarak gitmeye başlamışlardır. Bu gidişiler zamanla hızlanmış hatta ilerleyen yıllarda Almanya’da en fazla yabancı işçi nüfusuna Türkler sahip olmuştur.
Başbakan Menderes ve beraberindeki heyetin Almanya seyahati Türkiye’nin ekonomik beklentileri açısından başarılı bir şekilde tamamlanmış olup Türk siyasi çevreleri ziyaretin bugün ve yarın için umut verdiği düşüncesinde birleşmiştir.
Elde edilen bilgiler ışığında Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasındaki ilişkileri inceleyen çalışmaların son derece sınırlı olduğu görülmüş olup yeni çalışmaların yapılabileceği anlaşılmıştır.
EKLER
KAYNAKÇA
Abeerdeen Evening Express, 4 October 1954.
Akşam, 3 Ekim 1954.
Akşam, 4 Ekim 1954.
Akşam, 7 Ekim 1954.
Akşam, 8 Ekim 1954.
Akşam, 9 Ekim 1954.
Akşam, 10 Ekim 1954.
Akşam, 11 Ekim 1954.
Akça, Seher-Menekşe, İrem, “I-Demokrat Parti Dönemi Tarım Politikaları”, Kuruluşundan Darbeye Demokrat Parti, Ed. Dilşen İnce Erdoğan, İsmail Hakkı Demircioğlu, Serpil Seda Şimşek, Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2021, s.1191-1264.
Baytal, Yaşar, “Demokrat Parti Dönemi Ekonomi Politikaları”, Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, S 40, Kasım 2007, s.545-567.
Birand, Mehmet Ali vd., Demirkırat Bir Demokrasinin Doğuşu, Milliyet Yayınları, İstanbul 1995.
Birmingham Daily Post, 2 October 1954.
Bradford Observer, 4 October 1954.
Bonner Rundschau, 5 Oktober 1954 (TDA, 501/32020-125987-3 nolu dosya içinde).
Coventry Evening Telegraph, 9 October 1954.
Cumhuriyet, 2 Ekim 1954.
Cumhuriyet, 3 Ekim 1954.
Cumhuriyet, 4 Ekim 1954.
Cumhuriyet, 5 Ekim 1954
Cumhuriyet, 6 Ekim 1954.
Cumhuriyet, 8 Ekim 1954.
Cumhuriyet, 10 Ekim 1954.
Dağlı, Erkan, “Alman Büyükelçilerinin Gözüyle Türk-Alman İlişkileri (1900- 1938)”, Atatürk Dergisi, S 5, 2016, s.93-118.
Dağlı, Erkan- Çolak, Fatih, “1945-1960 Arası Türk-Alman İlişkilerine Genel Bir Bakış”, Türk Dış Politikası Soğuk Savaşın Balından Yumuşamaya (1945-1960), Ed. Yakup Kaya, Ersin Müezzinoğlu, NEÜ Yayınları, Konya 2022, s.187-216.
Derry Journal, 4 October 1954.
Der Splegel, 13 Oktober 1954 (TDA, 501/32020-125987-1 nolu dosya içinde).
Die Neu Zeitung, Oktober 1954 (TDA, 501/32020-125987-3 nolu dosya içinde).
Dundee Courier, 4 October 1954.
Eşel, Gökhan, “Federal Alman Dışişleri Arşiv Belgelerine Göre Demokrat Parti Dönemi Türk-Alman İlişkilerinde 1957 Seçim Süreci”, Ekonomi, Politika & Finans Araştırmaları Dergisi, 5 (3), 2020, s.868-892.
Erhan, Çağrı, “Ortaya Çıkışı ve Uygulanışıyla Marshall Planı”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, C 51, S 1, Yıl:1996, s.275-287.
Essener Tageblatt, 7 Oktober 1954 (TDA, 501/32020-125987-3 nolu dosya içinde).
Freisoziale Presse, 22 Oktober 1954 (TDA, 501/32020-125987-1 nolu dosya içinde).
Gürün, Kamuran, Dış İlişkiler ve Türk Politikası, (1939’dan günümüze kadar), Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, Ankara 1983.
Göçmen, İlke “Brüksel Antlaşması 1948”, Avrupa Birliği Ansiklopedisi, İktisadi Kalkınma Vakfı Yayınları, İstanbul 2021, s.395-396.
Halifax Evening Courier, 2 October 1954.
Halkçı, 5 Ekim 1954.
Hürriyet, 1 Ekim 1954.
Hürriyet, 2 Ekim 1954.
Hürriyet, 3 Ekim 1954.
Hürriyet, 4 Ekim 1954.
Hürriyet, 5 Ekim 1954.
Hürriyet, 6 Ekim 1954.
Hürriyet, 7 Ekim 1954.
Hürriyet, 9 Ekim 1954.
Hürriyet, 11 Ekim 1954.
http://berlin.be.mfa.gov.tr/Mission/MissionChiefHistory.
https://www.britannica.com/biography/Alexandros-Papagos.
https://www.bundesarchiv.de/cocoon/barch/0000/k/k1954k/kap1_1/para2_1. html.
https://www.bundesbank.de/de.
https://www.demagcranes.com/en/company.
https://www.deutsche-digitale-bibliothek.de/
https://www.thyssenkrupp.com/en/company/history/.
Irmak, Özge, Adnan Menderes’in Yurt Dışı Gezileri, İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2009.
Karatepe, Selma, Önen Mustafa, Nalcı Arıbaş Nazlı, Almanya Federal Cumhuriyeti, Yönetsel Yapı İncelemeleri, Ed. Burhan Aykaç, Hatice Altunok, Nobel Akademik Yayıncılık, Ankara 2014, s.15-63.
Karavar, Hilal “Türk-Alman Ticari İlişkilerinde Yeniden Canlanma: 1949- 1954”, Mediterranean Journal of Humanities, IX/2, 2019, s.373-387.
Kepenek, Yavuz, Yentürk, Nurhan, Türkiye Ekonomisi, Remzi Kitabevi, İstanbul 2001.
Koçak, Cemil, Türk-Alman İlişkileri (1923-1939), Türk Tarih Kurumu, Ankara 2013.
Kurtaran, Uğur, “Osmanlı Prusya İlişkilerinin Gelişiminde Prusya Elçisi Karl Adolf Rexin’in Faaliyetleri (1755-1761)”, Uluslararası İlişkiler Dergisi, C 12, S 47, 2015, s.115-131.
Leicester Evening Mail, 2 October 1954.
Manchester Evening News, 9 October 1954.
Milliyet, 1 Ekim 1954.
Milliyet, 2 Ekim 1954.
Milliyet, 3 Ekim 1954.
Milliyet, 4 Ekim 1954.
Milliyet, 5 Ekim 1954.
Milliyet, 7 Ekim 1954.
Milliyet, 8 Ekim 1954.
Milliyet, 9 Ekim 1954.
Milliyet, 10 Ekim 1954.
The New York Times, 3 October 1954.
The New York Times, 10 October 1954.
Resmî Gazete, 10 Şubat 1950, S 7429.
Resmî Gazete, 17 Nisan 1951, S 7787.
Resmî Gazete, 12 Temmuz 1951, S 7856.
Resmî Gazete, 24 Temmuz 1951, S 7866.
Resmî Gazete, 3 Mayıs 1952, S 8100.
Resmî Gazete, 23 Ocak 1954, S 8615.
Resmî Gazete, 18 Haziran 1955, S 9032.
Resmî Gazete, 1 Mart 1956, S 9247.
Soysal, İsmail, Türkiye’nin Siyasal Andlaşmaları I, Türk Tarih Kurumu, Ankara 2000.
Stuttgarter Zeitung (TDA, 501/32020-125987-1 nolu dosya içinde).
Şahin, Mehmet, Bulut Murat, “Demokrat Parti Döneminde Türkiye-ABD İlişkileri”, Kuruluşundan Darbeye Demokrat Parti, Ed. Dilşen İnce Erdoğan vd., Cilt 2, Yeditepe Yayınları, İstanbul 2021.
Şanlı, Bahar, “Türkiye’de Uygulanan Kur Politikaları”, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, C 49, s.183-200.
Şen, Derviş, “Gülhane Askeri Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalının Tarihçesi”, Ulusal Cerrahi Dergisi, C 21, S 2, 2005, s.163-167.
TBMM Zabıt Ceridesi, Devre: IX, Cilt 28, 49. İnikat, 2 Şubat 1954.
TBMM Zabıt Ceridesi, Devre: X, Cilt 1, 17. İnikat, 5 Temmuz 1954.
TÜİK, İstatistik Göstergeler 1923-2011, Türkiye İstatistik Kurumu Matbaası, Ankara 2012.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Türkiye Dışişleri Bakanlığı Türk Diplomatik Arşivi TDA, 501/32193- 128327-27, 12 Temmuz 1954.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Türkiye Dışişleri Bakanlığı Türk Diplomatik Arşivi TDA, 501/32055- 126358-44, 14 Eylül 1954.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Türkiye Dışişleri Bakanlığı Türk Diplomatik Arşivi TDA, 32193-128327- 22, 17 Eylül 1954.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Türkiye Dışişleri Bakanlığı Türk Diplomatik Arşivi TDA, 501/32193- 128313-14, 2 Ekim 1954.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Türkiye Dışişleri Bakanlığı Türk Diplomatik Arşivi TDA, 501/32193- 128313-15, 2 Ekim 1954.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Türkiye Dışişleri Bakanlığı Türk Diplomatik Arşivi TDA, 501/32193- 128313-16, 2 Ekim 1954.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Türkiye Dışişleri Bakanlığı Türk Diplomatik Arşivi TDA, 501/32193- 128313-17, 2 Ekim 1954.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Türkiye Dışişleri Bakanlığı Türk Diplomatik Arşivi TDA, 501/32193- 12813-13, 3 Ekim 1954.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Türkiye Dışişleri Bakanlığı Türk Diplomatik Arşivi TDA, 501/32193- 128313-10, 4 Ekim 1954.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Türkiye Dışişleri Bakanlığı Türk Diplomatik Arşivi TDA, 501/32193- 128313-11, 4 Ekim 1954.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Türkiye Dışişleri Bakanlığı Türk Diplomatik Arşivi TDA, 501/32193- 128313-12, 4 Ekim 1954.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Türkiye Dışişleri Bakanlığı Türk Diplomatik Arşivi TDA, 501/32193- 128313-9, 5 Ekim 1954.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Türkiye Dışişleri Bakanlığı Türk Diplomatik Arşivi TDA, 501/32193- 128313-16, 6 Ekim 1954.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Türkiye Dışişleri Bakanlığı Türk Diplomatik Arşivi TDA, 501/32193- 128313-19, 6 Ekim 1954.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Türkiye Dışişleri Bakanlığı Türk Diplomatik Arşivi TDA, 501/32193- 128313-20, 6 Ekim 1954.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Türkiye Dışişleri Bakanlığı Türk Diplomatik Arşivi TDA, 501/32193- 128313-5, 8 Ekim 1954.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Türkiye Dışişleri Bakanlığı Türk Diplomatik Arşivi TDA, 501/32193- 128313-6, 8 Ekim 1954.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Türkiye Dışişleri Bakanlığı Türk Diplomatik Arşivi TDA, 501/32193- 128313-2, 9 Ekim 1954.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Türkiye Dışişleri Bakanlığı Türk Diplomatik Arşivi TDA, 501/32193- 128313-3, 9 Ekim 1954.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Türkiye Dışişleri Bakanlığı Türk Diplomatik Arşivi TDA, 501/32193- 128313-18, 9 Ekim 1954.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi BCA, 30-18-1-2, 19 Ocak 1950.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi BCA, 30-18-1-2, 9 Mart 1950.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi BCA, 30-18-1-2, 15 Haziran 1951.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi BCA, 30-18-1-2, 28 Mayıs 1953.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi BCA, 30-18-1-2, 20 Haziran 1953.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi BCA, 30-18-1-2, 1 Ekim 1953.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi BCA, 30-18-1-2, 15 Nisan 1954.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi BCA, 137-79-6, 30 Eylül 1954.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi BCA, 137-79-7, 30 Eylül 1954.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi BCA, 30-1-0-0, 75-473-9, 21 Haziran 1958.
Vakit, 6 Ekim 1954.
Vakit, 7 Ekim 1954.
Vakit, 10 Ekim 1954.
Vatan, 3 Ekim 1954.
Vatan, 4 Ekim 1954.
Vatan, 5 Ekim 1954.
Vatan, 6 Ekim 1954.
Vatan, 7 Ekim 1954.
Vatan, 8 Ekim 1954.
Vatan, 10 Ekim, 1954.
WWF, Just Transition For Regions And Generations Experiences from Structural Change in te Ruhr Area, WWF Germany, Berlin 2016.
Zafer, 2 Ekim 1954.
Zafer, 3 Ekim 1954.
Zafer, 4 Ekim 1954.
Zafer, 5 Ekim 1954.
Zafer, 7 Ekim 1954.