Giriş
Bu araştırmada, yakın tarihimizin çok kritik 10 yılını içeren Balkan Savaşı, I. Dünya Savaşı ve Millî Mücadele’de şehit olan Karapınarlılar, tespit edilerek değişik açılardan değerlendirilmeye çalışılmıştır. Araştırmamızın başlığında, “Çanakkale”nin vurgulanmasının şüphesiz haklı bir sebebi vardır. Aşağıda, ayrıntılı olarak verileceği üzere, konu edinilen, 10 yıllık savaş (1912- 1922) döneminde tespit edilen Karapınarlı şehitlerin yarıdan fazlası (%57.8) yalnızca Çanakkale’de şehâdet mertebesine erişmiştir. Bu yüzden Çanakkale’nin Karapınarlılar açısından ayrı bir önemi bulunmaktadır.
Burada, öncelikle Balkan Savaşları’ndan Millî Mücadele’ye 10 yıllık savaşın yakın Türk Tarihinde neyi ifade ettiği ortaya konabilirse, bu mücadelelerdeki şehâdetlerin anlamının daha iyi kavranacağı kanaatindeyiz.
Bilindiği üzere, Osmanlı, II. Viyana yenilgisinden itibaren, gerilemeye başlayıp, Batı karşısında güçsüzlüğünü fark etmesiyle, Batılılar da Osmanlı’yı paylaşma hesaplarına girmiş bulunuyorlardı. 1815’e gelindiğinde paylaşım niyetleri açıkça telaffuz edilir oldu. Viyana Konferansı’nda “Hasta adam Osmanlı”nın paylaşılması projesinin adı “şark meselesi” olarak konduğunda proje için de düğmeye basılmıştı. Kendisi de aslında bir Balkan devleti olmasına rağmen, tabiî olarak Osmanlı Devleti de Avrupa ve özellikle Balkanlar’da tutunma mücadelesine girdi. Dolayısıyla 19.yy. başlarından itibaren Osmanlı’nın Batı ile olan ilişkileri ve mücâdelelerin temelinde bu endişe yer alıyordu. 19.yy. başından itibaren başlayan bu sürecin ilk önemli kilometre taşını 93 Harbi olarak zihinlere yerleşen 1877-78 Osmanlı- Rus Savaşı oluşturdu. Bilindiği üzere bu savaş, hem Balkanlar hem de Kafkaslar’da dengeleri Türkler aleyhine alt üst etti. Bu dengede çok önemli bir faktör olan nüfus durumunda göçlerle, taşlar yerinden oynadı ve akabinde hatta günümüze kadar uzanacak siyasî ve sosyal problemler ortaya çıktı.
İkinci önemli kilometre taşı ise Balkan Savaşları idi. Öyle ki, bu savaş, Osmanlı’nın Balkanlar’da varolma veya yokolmasını belirleyecek bir sonucu beraberinde getirecekti; nitekim öyle de oldu. Balkan Savaşı sonrasında artık Osmanlı Devleti coğrafi olarak bir Balkan devleti olma özelliğini kaybetti. Balkanlar’ın büyük bir bölümü elden çıktı. Türk tarihinde benzerine pek rastlanmayan hezimetler yaşandı.
Dünya ise bu yıllarda, patlak verecek yeni bir savaşın sancılarını yaşıyordu. Bir Dünya savaşının eşiğine gelindiği sıralarda Osmanlı’nın kendisini savaşın dışında bırakabilmesi oldukça zor ve belki de imkânsızdı. Çünkü, savaşın sebepleri arasında Osmanlı’yı paylaşma hesapları önde geliyordu. Böylece Türkler, Balkanlar’daki varlığını kaybetmenin yanısıra Anadolu’daki varlığının da tartışmaya açılacağı çok ciddî bir sürece itildi.
Üçüncü önemli kilometre taşı veya dönüm noktası diyebileceğimiz I. Dünya Savaşı’nda pek çok cephede mücadele verildi. Galiçya’da, Filistin-Irak ve Kafkas Cephesinde (Sarıkamış’ta) istenilen sonuçlar alınamamakla birlikte, Çanakkale’de Türk ordusu adeta destan yazdı. Bu destan, Anadolu’da Türk varlığının tehlikeye girdiği bir dönemde yeniden dirilişin moral kaynağı oldu. Çanakkale Zaferi’nin Türk ve Dünya tarihi açısından önemi, konu ile ilgili hemen bütün yayınlarda vurgulanır. Ama burada yeri gelmişken fazla ayrıntıya girmeden çok önemli birkaç hususa temas etmeden geçemeyeceğiz.
Çanakkale Zaferi, Dünya tarihi açısından İngilizler’in yenilmezlik imajının kırılmasıyla, sömürgecilik tarihinde, mazlumlar lehine bir kırılmanın başlangıcı oldu. Emperyalizmin hesapları altüst oldu. Öte yandan, bu zafer, sürekli yenilgilerle psikolojik bir eziklik ve güvensizlik duygusuna itilen bir milletin tabiî karakterine dönüşünü tetikledi. Millî Mücadele azminin tohumları bu zaferle atıldı. Hatta, Osmanlı çınarından bir Türk devletinin, Türkiye Cumhuriyeti’nin doğuşunun moral tohumlarının Çanakkale Zaferiyle atıldığını söylersek hiç de abartmamış oluruz. Çanakkale, yakın Türk tarihinde bu derece önemlidir.
İleriye dönük fevkalâde önemli sonuçlar doğuracak olan bu Zafer, ne yazık ki Mondros’a gelişi önleyemedi. Mondros Mütârekesi ile Osmanlı Devleti kağıt üstünde var olan, ama fiilen “devlet” kavramını ortadan kaldıran bir sonuçla karşılaştı. İşte bu noktada, Atatürk’ün “müstevliler” dediği emperyalistlerin Anadolu’da Türk hakimiyetini kırmakla sonuçlanacak “şark meselesi”ni tam gerçekleştirdik dedikleri sırada, Türk milleti Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde yeniden dirilişin destanını yazdı. Bu destanın adı “Millî Mücâdele” idi. Ve bu destan, artık ömrünü tamamlamış bir çınardan yeni ve güçlü bir filizin doğmasıyla sonuçlandı.
İşte, Anadolu’da var olma mücadelesi anlamına gelen 10 Yıllık savaş sürecinde Türk milleti, insan kaynaklarını neredeyse tüketme noktasına geldi. Öyle ki, hemen hiç bir aile veya sülale yoktur ki, sözkonusu savaşlarda şehit veya yaralı vermemiş olsun. Vatan coğrafyası, Akif’in o veciz ifadesiyle “şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda” haline gelmiş bulunuyordu.
Bu düşüncelerden hareketle, Karapınar’ın söz konusu savaşlarda verdiği canları yani şehitleri tespit etmek istedik.
Araştırmamızın temel kaynağını Karapınar Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlüğü Arşivi’nde bulunan 1 ve 2 numaralı Karapınar Vefâyâta Mahsus Vukuat Defterleri[1] (=KVMVD) oluşturmuştur. Vefâyâta Mahsus Vukuat Defterleri yakın tarihimizin özellikle şehitler üzerine yapılacak çalışmalarda önemli kaynakları arasında bulunmaktadır. Bir çeşit “ölüm kayıt defterleri” diyebileceğimiz bu kayıtlarda, ölen kişinin ölüm sebebiyle birlikte, nerede, ne zaman öldüğü, medenî durumu, lakabı vb. diğer bütün kimlik bilgileri yer almaktadır[2] . Karapınar’ın şehitlerinin tespitinde fevkalâde önemli olan bu defterler baştan sona incelenmiştir[3] . Öteyandan bu defterlerin yanı sıra, Milli Savunma Bakanlığı’nca yayınlanan Şehitlerimiz adlı dökümanter yayın da[4] gözden geçirilmiştir. Her iki kaynağın birlikte değerlendirilmesi sonucu ortak bir listeye ulaşılmıştır. Sözkonusu ortak liste üzerinden Çanakkale’de Şehit Olanlar ve Diğer Cephelerde Şehit Olanlar ayrı bir tasnife tabi tutulmuştur. Toplam 244 şehidin künyesine ulaşılmıştır. Bu kişilerden 147’si Çanakkale’de, 97’si de diğer cephelerde (Birinci Dünya Savaşı ve Millî Mücadele’de farklı cephelerde) şehit olmuşlardır.
Aşağıda verilen listelerde “ölüm tarihi” “Rumi” olanlar, KVMVD’den ulaşılan şehitleri, “Miladi” tarihle verilenler ise “Şehitlerimiz” adlı yayından yapılan tespitleri ifade etmektedir. Bunun yanı sıra “italik” yazılan künyeler, “Şehitlerimiz”de de olup ama ayrıntılı bilgilerine KVMVD’de ulaşılanları göstermektedir. Toplam listelerde Çanakkale’de şehit olan 147 kişinin 110’nunun, yine diğer cephelerde şehit olan 97 kişinin 56’sının tam künyesi KVMVD’den tespit edilmiştir. Bu bize, şehitleri tespitte, Vefâyâta Mahsus Vukuat Defterleri’nin önemini göstermektedir.
Araştırmanın kapsamına gelince, sözkonusu savaş yıllarında Karapınar’ın idarî durumu esas alınmıştır. Yani, 1910’lu ve 1920’li yıllarda Karapınar merkez, köy ve nahiyeleri araştırma alanımıza dahil edilmiştir. Günümüzde, Karapınar’a bağlı olmayıp araştırma yıllarımızda Karapınar’a bağlı olan köy ve mahalleler araştırmanın kapsamında tutulmuştur. Meselâ, 1990’da ilçe statüsüne kavuşturulan Emirgazi, 1955’e kadar Karapınar’a bağlı köy ve 1990’a kadar da belde idi. Dolayısıyla araştırma yıllarımızda Karapınar’a bağlı bir köy olduğu için burada araştırmamıza dahil edilmiştir. Yine aynı şekilde, günümüzde Karaman’a bağlı olan Boyalıtepe, Eğilmez, Burunova araştırma yıllarımızda Karapınar’a bağlı köyler idi.
Şimdi, Balkan Savaşları’ndan Millî Mücadele’ye 10 yıllık savaşta Karapınarlılar’ın verdiği şehitlerin %57.8 gibi büyük bir bölümünü oluşturan Çanakkale şehitlerini mercek altına almak istiyoruz.
Çanakkale’de Şehit Olan Karapınarlılar
Araştırmamızda Çanakkale’de şehâdet mertebesine ulaşan 147 Karapınarlı’nın künyesine ulaşılmıştır. Bu şehitlerin listesi aşağıda Tablo:1’de verilmiştir.
Tespit edilebilen künye bilgileri ile verilen bu şehitlerin, muharebe alanlarına göre dağılımını yaptığımızda; en fazla Seddülbahir’de şehâdet mertebesine ulaşıldığını görüyoruz. 147 Karapınarlı şehidin 60’ı Seddülbahir’de şehit olmuştur. Bunu 45 şehitle, “Çanakkale” kaydının düşüldüğü şehitler izlemiştir. Tabiî ki bu ifade cephenin tamamını kapsamaktadır. Çatışmalarda yaralanıp, kaldırıldığı hastanede kurtarılamayıp şehit olanların sayısı da az değildir. 13 kişi bu durumda şehit olmuştur. Bunların dışında Kerevizdere’de 6, Sığındere’de 5, Yassıtepe, Kirte, Mehmet Çavuş siperlerinde 2’şer şehit verildiğini görüyoruz. Bu şehâdet alanlarının dışında, Maydos, Kilidbahir, Kireçtepe, Arıburnu, Ağadere ve Çanakkale’nin diğer muharebe alan larında şehit düşen Karapınarlılar’a rastlanmıştır (Bkz., Grafik:1). Görüleceği üzere, Seddülbahir’de yoğunlaşmakla birlikte, Çanakkale’nin hemen her tarafında Karapınarlı şehide rastlamak mümkündür.
Çanakkale’de şehit olan Karapınarlılar’ı mahalle ve köylere göre dağılımını yaptığımızda; en fazla şehidin Çetmi mahallesinden çıktığını görüyoruz. Bu mahalleden 11 kişi şehit olmuştur. Apak ve Hankapı mahallelerinden 6’şar şehit verilmiştir. Kale mahallesinde 3, Hacı Ömerli ve Küllü mahallelerinden de 2’şer şehit bulunmaktadır.
Köylere baktığımızda ise; en fazla şehidin 9 şehitle Ilıca Köyü’nden olduğunu görüyoruz. Günümüzde ayrı bir ilçe olan ama dönemin idarî yapılanmasında Karapınar’a bağlı bir köy olan Emirgazi’den ise Çanakkale’de 8 şehit verilmiştir. Diğer köylerden de Çanakkale’de şehâdet mertebesine ulaşanların sayısı şu şekildedir; Kutviran 6, Sorkun 5, Eğilmez 4, Akviran, Armutlu, Aşlama, Camili, Karahüyük, Kesmez, Kiçikışla (Güzelkışla) 3’er, Beğviran, Cinliviran (Hasanoba), Çiğil, İncesu, Karacaviran 2’şer şehit. Bu köylerin dışında, İslik, Kamenli (Boyalıtepe), Karaca, Karakışla, Kayacık, Ortaoba, Salur, Taşağıl, Yenikuyu köylerinden de 1’er şehidin verildiğini görüyoruz. Bundan başka, Karapınarlı olup da köy ve mahallesi tespit edilemeyen 31 şehidin künyesine ulaşılmıştır (Bkz., Grafik:2).
Çanakkale’de şehit olan Karapınarlılar’ı isim ve lâkapları açısından da bir değerlendirmeye tabi tuttuk. İsim ve lâkaplar, şüphesiz bize o dönemdeki toplumun tercihlerini, değer yargılarını ve hayat felsefelerini anlamada önemli ipuçları sunarlar. Özellikle, 10 yıllık savaş dönemi kültürel ve siyasî çalkantıların da yoğunlaştığı bir dönemi ifade ediyor. Tanzimat’tan itibaren başlayan süreç aynı zamanda fikrî ve kültürel dönüşüm veya değişim hareketlerini de bünyesinde taşıyor idi. Bu sosyolojik olgunun, şu veya bu şekilde sivilizasyonun da etkili olup olamamasına göre tesirini isimler üzerinde göstermesi tabiîdir. Dolayısıyla, şehit isimleri, hatta anne, baba isimleri ve lâkaplar, şehitlerin bulunduğu yörenin, sosyolojik yapısı, siyasî ve kültürel tercihlerini anlama bakımından bize önemli ipuçları verebilirler.
Bu düşüncelerden hareketle, Karapınarlı şehitlerin isimlerini değerlendirmeye aldık. 19 isimle en fazla “Mehmet” ismi karşımıza çıktı. Bundan sonra sırasıyla Ali (14), Hüseyin (12), İbrahim, Mustafa (9’ar), Ahmet (7), Osman (6) isimleri gözlenmiştir. Bu isimleri daha az sayıda diğer isimler takip etmiştir (Bkz., Grafik: 3). En fazla gözlenen ilk üç isim Hz. Peygamber ve ailesine ait isimlerdir. Diğer isimler de Kur’an’da veya Türk-İslâm kültüründe ağırlıklı yer alan isimlerdir. Bilindiği üzere, Türkler, Hz. Peygambere hürmetinden dolayı O’nun ismini Muhammed olarak değil de daha ziyâde Mehemmed- Mehmet şeklinde ifade etmeyi teeddüben daha uygun bulmuşlardı. Hatta “Mehmet” ismini bu şekilde Türkçeleştirdiklerini söyleyebiliriz. Bu tablo bize, araştırma alanımıza giren yörede, dönemin kültürel değişim veya diğer siyasî hareketlerine nazaran, Türk-İslâm kültürünün izlerini muhafaza etmesi açısından bir fikir veriyor[5] .
Öteyandan, babasıyla aynı ismi taşıyan şehitler de dikkatimizi çekmiştir. Taşpınar Köyü’nden Rukiye’den olma Mehmet, Kayacık Köyü’nden Hatice’den olma Mehmet, Ortaoba Köyü’nden Ali, Apak mahallesinden Ahmet babasıyla aynı adı taşıyorlardı (Bkz., Tablo:2).
Bilindiği üzere Türk toplumunda babası sağ iken çocuğa aynı ismi koyma adeti yok denecek kadar azdır. Genellikle çocuk doğmadan babası ölmüş ise babasının hatırasına hürmeten aynı ad çocuğa verilir. Buradaki durumu, çocuk doğmadan babasının ölmüş olmasıyla –büyük ihtimalle savaşlarda şehit olmasıyla- çocuğa aynı ismin verilmesi olarak izah etmek akla daha yatkın gözüküyor. Çünkü bu yıllar, Türk toplumunun 93 Harbi’nden (1877- 1878 Osmanlı –Rus Savaşı) itibaren sürekli savaş halinde bulunduğu yıllardır. Cepheyi de Anadolu beslemektedir. Bu bakımından babasıyla aynı adı taşıyan Karapınarlı şehitler için “şehit oğlu şehit” ifadesinin kullanılabileceği kanaatindeyiz.
Çanakkale’de şehit olan Karapınarlılar’ın yaş durumunu da değerlendirmeye aldık. En fazla 23 ve 30 yaşlarında şehadetin yoğunlaştığını görüyoruz. Her iki yaşta da 16’şar şehit bulunmaktadır. Şehitlerin 14’ü 33, 13’ü 29 yaşında bu mertebeye ulaşmışlardır. Bunun dışında, 21’den 45 yaşına kadar şehitler gözlenmiştir. Karakışla Köyü’nden Durmuş oğlu İbrahim, Şehit olduğunda henüz 21 yaşında idi. 9 Karapınarlı da 40’lı yaşlarda vatan savunmasında toprağa düşmüştür (Bkz., Grafik: 4).
Yukarıda da ifade edildiği üzere, Çanakkale Cephesi dışında I. Dünya Savaşı’nın diğer cepheleri ile İstiklal Savaşı’nda çok sayıda Karapınarlı şehit olmuştur. Şimdi isim isim tespit edilebilen Karapınarlı şehitlerin listesini veriyoruz
Çanakkale Dışında Diğer Cephelerde Şehit Olan Karapınarlılar
Çanakkale dışında Balkan Savaşı, I. Dünya Savaşı’nın diğer cepheleri ile İstiklal Savaşı’nda şehit olan 97 Karapınarlı’nın künyesine ulaşılmıştır. Bu şehitlerin listesi aşağıda Tablo:3’de verilmiştir.
Çanakkale dışında diğer cephelerde şehit olan Karapınarlılar’ı cephelerine göre tasnif yaptığımızda, en fazla İstiklal Savaşı’nda ve bu savaş içinde Büyük Taarruz’da şehadet mertebesine ulaştıklarını görüyoruz. Büyük Taarruz’da şehit olan 24 Karapınarlı’nın künyesine ulaşılmıştır. Bunu sırasıyla 10 şehitle Sakarya Meydan Muharebesi, 7 Şehitle Eskişehir- Kütahya Muharebeleri, 6 şehitle de İnönü Muharebesi takip etmektedir. I. Dünya Savaşı’nda da en fazla Irak Cephesi’nde şehit verildiğini tespit ediyoruz. Bu cephede 10 kişi şehit olmuştur. Bunun dışında Suriye-Filistin Cephesi’nde 2 ve Kafkas ve Hicaz cephelerinde de 1’er şehit verildiğini görüyoruz. Balkan Savaşları’nda ise 1 kişinin şehit künyesine ulaşılmıştır. Karakışla Köyü’nden Muharremoğullarından Ömer oğlu İlyas’ın 1912 yılında Balkan Savaşları’nda şehit olduğunu anlıyoruz[6] . Çanakkale dışındaki yerlerde şehit olan 31 kişinin de cephesi tespit edilememiştir (bkz., Grafik: 5). Bu tablo bize, Karapınarlılar’ın İstiklal Savaşı’nın kaderini belirleyen en kritik cephelerde daha fazla şehit verdiğini gösteriyor.
Bu şehitleri, mahalle ve köylere göre tasnif ettiğimizde, Çetmi (8 şehit), Hankapı (6 şehit) ve Apak (3 şehit) mahallelerinden daha fazla şehit verildiğini görüyoruz. Bunu diğer mahalleler takip etmektedir. Köylerden ise en fazla Emirgazi’den şehit verilmiştir (8 şehit). Kutviran’dan 4, Ilıca, Salur ve Sorkun köylerinden de 3’er şehit verildiği gözlenmiştir. Diğer köylerden de en az 1 şehit verildiği görülmüştür (bkz., Grafik:6).
Şehit isimleri ve yaşları konusunda da aşağı-yukarı Çanakkale şehitlerinde tespit edilen verilere yakın veriler çıkmıştır. Şehit isimlerinde en fazla sırasıyla Mehmet (14 kişide), Ali (8 kişide), Osman (7 kişide) ve Ahmet (7 kişide) isimleri gözlenmiştir. Şehadet yaşları da 21-24 yaş aralığında yoğunlaşmakla birlikte, şehadet mertebesine ulaşanların yaşları 20 yaşından 42 yaşına kadar değişmektedir.
Yukarıdaki listede lakapları belli olanlar yazılmıştır. Aşıkoğulları, Köseoğulları, Sarısüleymanoğulları sülalelerinden birden fazla şehit verildiği tespit edilmiştir.
Şehitlerin aile kurumunu veya sosyolojik durumunu anlamada yardımcı olur düşüncesiyle anne adlarını da bir değerlendirmeye tabi tuttuk. Burada en fazla Hatice (7 kişi) Fatıma (7 kişi), Ayşe (6 kişi), Ümmügülsüm, Şerife, Emine (4’er kişi) isimleri gözlenmiştir. Bunu diğer isimler takip etmiştir (bkz., Grafik: 7).
Sonuç
Yukarıdaki tespitler, Anadolu’da Türk varlığının tartışmaya açıldığı Balkan Savaşları’ndan Millî Mücadele’ye 10 yıllık savaş döneminde Karapınarlılar’ın küçümsenmeyecek sayıda şehit verdiğini gösteriyor. Karapınarlı şehitlerin, Sözkonusu savaş döneminin çok kritik dönüm noktası sayılabilecek, Çanakkale ve Büyük Taarruz’da yoğunlaşması oldukça anlamlı gözükmektedir. 1 ve 2 Numaralı Karapınar Vefayata Mahsus Vukuat Defterlerini esas alarak ve MSB’nın yayınlarıyla güncelleştirilip oluşturulan ve yukarıda tam künyelerini verdiğimiz toplam 244 Şehit, şüphesiz Balkan Savaşları’ndan Millî Mücadele’ye Şehit olan Karapınarlılar’ın kesin sayısını ifade etmemektedir. Bu rakam bizim ancak, mevcut kaynaklardan ulaşabildiğimiz sayıyı ifade etmektedir. Çeşitli sebeplerden dolayı kayda girmemiş veya bize kayıtları ulaşmamış şehitlerin olması kuvvetle muhtemeldir.
Millî hafızaya sahip çıkmayan, onları yeni nesillere aktarmayı bilmeyen milletler, hassasiyet cevherlerini, yaşama güçlerini, yükselme enerjilerini, hatta millet olma şuurlarını kaybederler. Bu düşüncelerle, merkez ve köylerden şehit olan Karapınarlılar’ın isimlerinin yazıldığı abideler hazırlanarak ilgili mekânlara nakşedilmesi, daha geniş anlamıyla şehitlerle ilgili sosyal tarih verilerinin yeni nesillere aktarılması, coğrafyanın vatan olmasında ve vatan kalmasında faydalı hatta gerekli bir uygulama olacağı kanaatindeyiz.