Giriş
Osmanlı Devleti’nin 11 Kasım 1914 tarihinde Almanya’nın müttefiki olarak Birinci Dünya Savaşı’na dâhil olmasından[1] sonra, İngiltere’nin direktifleri doğrultusunda Osmanlı’yı savaş dışı bırakmak, Rusya’ya deniz yolunu açabilmek, Rusya’ya olacak hücumları önleyerek bu devleti himaye etmek ve böylece İttifak Devletleri’nin kanadını çökertmek amacıyla Çanakkale Cephesi açıldı. İtilaf donanmasının 19 Şubat 1915’te Çanakkale Boğazı’nı bombardımana tutması ile de savaş başlamış oldu[2]. İtilaf güçleri, 19 Şubat’tan 18 Mart tarihine kadar, Çanakkale Boğazı’na çeşitli çaplarda defalarca denizden saldırı hareketine girişmişlerse de başarılı olamadılar. Bu yenilgi üzerine İtilaf donanması Boğaz’ı terk etti ve Boğaz Muharebesi Türklerin kesin zaferiyle sonuçlanmış oldu[3].
18 Mart yenilgisinden sonra İtilaf güçleri, deniz saldırıları ile İstanbul’a ulaşmalarının mümkün olmadığını anlamışlardı. Bu sebeple bundan sonra saldırılar, hem karadan hem denizden yapılacak; koordineli bir hücum başlatılacak, böylece Osmanlı güçlerine ağır zayiatlar verdirilecekti. Bu maksatla İtilaf kuvvetleri Akdeniz başkomutanlığına tayin edilen Hamilton’un emrine verilmiş olan 75 bin kişilik bir ordu, Çanakkale civarındaki adalara yığılmaya başladı. Bu ordunun içerisinde Avustralyalı askerler de yer alıyordu.
Birinci Dünya Savaşı başlamadan kısa bir süre önce İngilizlere destek vermek amacıyla Alman tehdidinin de etkisiyle Avustralya ve Yeni Zelanda askerlerinden ANZAK (Anzac)[4] adlı birlikler oluşturulmuştu. Bilindiği üzere Avustralya 1829 yılında İngiltere’nin bir kolonisi haline gelmiş ve 1901 yılında da İngiltere’nin denetiminde Avustralya Kraliyet Devleti kurulmuştur[5]. Birinci Dünya Savaşı’na kadar önemli bir silahlı güce sahip bulunmayan Avustralya’da mevcut kuvvetler sadece bölgesel teşkilâttan ibaret idi. Savaşın başlaması üzerine imparatorluğun diğer dominyonları arasında yer alan Avustralya da İngiliz hükümetinden aldığı talimat doğrultusunda ordu kurdu. Kısa zamanda meydana getirilen Anzak Kolordusu’nun iki tümeninden biri tümüyle Avustralya birliklerinden oluşuyordu[6].
Yukarıda değinildiği üzere, Çanakkale istihkâmlarına düzenlenecek kara harekâtı için Anzak Kolordusu, 25 Nisan 1915 Pazar günü başlayan çıkarma ile Gelibolu Yarımadası’ndaki savaşa katılmış oldular. Avustralyalı askerler, 9 Ocak 1916’ya kadar süren çok kanlı ve çetin çarpışmalar içinde yer aldılar. Özellikle Gelibolu’daki çıkarmada ve Arıburnu’ndaki çarpışmalarda büyük mücadeleler verdiler. Bu nedenle Çanakkale Muharebeleri Avustralya kamuoyu için büyük önem taşımış, ve basın tarafından dikkatle takip edilmiştir.
Diğer taraftan savaş içerisinde basında yayınlanan haber ve yorumlar, tarih araştırmaları açısından önemli birer kaynaktır. Dr. Ahmet Esenkaya’nın “Türk Basınında Çanakkale Muharebeleri (3 Kasım-1914-Şubat 1916)” adlı çalışması[7] dışında bu konuda yapılan bilimsel çalışmalar yok denecek kadar azdır[8]. Bu çalışmada isminden de anlaşılacağı üzerine öncelikle Türk basını üzerinde durulmuştur. Yazar tezinde, “Yabancı Basından İktibaslar” başlığı altında Tanin Gazetesi’nin yabancı basından alıntı yaptığı yazılara da yer vermiştir. Sözkonusu yazılar incelendiğinde, daha çok Almanya, Avusturya ve İngiltere’de çıkan gazetelerden olmak üzere Fransa, İtalya, Bulgaristan ve Yunanistan’da yayınlanan yazılar üzerinde durulduğu görülmüştür[9].
Bu bakımdan çalışmamızda Avustralya Milli Kütüphanesi (National Library of Australia)’ndeki gazete arşivinden yararlanılarak Avustralya basınında Çanakkale Muharebeleri hakkında çıkan yazılar değerlendirilecektir. Avustralya basınından geniş okuyucu kitlesine sahip oldukları göz önünde bulundurularak, ülke genelinde etkili olan basın organları olarak The Sydney Morning Herald[10], The Argus[11], The Advertiser[12], The Mercury[13], Northern Territory Times[14] gazeteleri seçilmiştir.
Basında Muharebeler ile İlgili Haber ve Değerlendirmeler
Osmanlı’nın Birinci Dünya Savaşı’na girmesi, Rusya’ya müttefiklerden yapılacak yardımın engellenmesine ve Çarlık donanmasının Karadeniz’de sıkışıp kalmasına neden olacaktı. Bu nedenle Rusya’nın müttefikleri İngiltere ve Fransa vakit kaybetmeksizin Osmanlı’ya yönelik planlar üzerinde çalışmaya başladı. Bu planlar arasında en cazip olanı kuşkusuz stratejik açıdan önemi olan Ege’yi, Marmara Denizi ile birleştiren ve yaklaşık 75 kilometre uzunluğundaki Boğazın ele geçirilip İstanbul’un alınmasıydı. İstanbul’u ele geçirmek hem Boğazın iki yakasına hâkim olmak, hem Rusya üzerindeki baskıyı azaltmak, hem de düşmanı manen yıkmak demekti[15].
Sözü edilen önemi nedeniyle Çanakkale Cephesi’nin İtilaf güçleri tarafından açılma sebepleri Avustralya basınında tartışılan konuların başında gelmiştir. 24 Nisan 1915 tarihli The Sydney Morning Herald’a göre Çanakkale Muharebeleri; Osmanlı’yı bertaraf etmek, Rusya’ya deniz yolunu açmak, Rusya’ya olacak hücumları önlemek ve Rusya’yı himaye ederek İttifak Devletleri’nin kanadını çökertmek için yapılmıştı. Ayrıca Bulgaristan’ın Birinci Dünya Savaşı’nda kimin yanında yer alacağı konusunda kafasının karışık olduğuna da değinilerek, Çanakkale’de İtilaf güçlerin elde edeceği zaferin sadece Bulgaristan üzerinde değil, diğer bütün Balkan devletleri üzerinde de güçlü bir etki yaratacağını ve böylece İtilaf güçleri yanında yer alacakları iddia ediliyordu. Hakikaten de Bulgaristan’ın Çanakkale Muharebeleri’nin galibi ortaya çıktıktan sonra eğilimini netleştirdiği düşünüldüğünde bu saptamaya katılmamak mümkün değildir[16]. Yine aynı yazıda savaş hazırlıklarına da değinilmiştir. İngiltere’nin çok güçlü hava ve deniz donanması hazırladığı ifade edilmektedir. Bu makaleden de anlaşıldığı üzere savaşın başında Avustralya halkının morali yüksekti. Savaşın kazanılacağına dair inancı tamdı[17]. Hatta eski Osmanlı Padişahı Abdülhamid’in Jön Türkleri üçlü İttifak ile barış antlaşması yapması gerektiği hususunda uyardığı, İtilaf güçlerinin boğazdan geçmesine izin verilmesinin ülkenin bağımsızlığı sağlamak için zaruri olduğu yönündeki beyanatına da yer verilmişti[18].
Yukarıda bahsedilen sebeplerle İngiltere’deki Savaş Konseyi, uzun tartışmaların ardından Çanakkale’ye harekât kararı aldı. Tartışmaların odak noktasını boğazların kara harekâtı olmaksızın, sadece donanma gücüyle ele geçirilmesi oluşturuyordu. Deniz Bakanlığı Birinci Lordu Winston Churchill, harekâtın kara desteği olmaksızın başarıya ulaşacağını ileri sürerken, deneyimli Kurmay Başkanı Amiral Lord Fisher bunun mümkün olamayacağında ısrar ediyordu. Çünkü 1807’de Napolyon Savaşları sırasında Rusya’ya yardım etmek isteyen İngiliz donanması her ne kadar Marmara’ya girmeyi başarmışsa da İstanbul’u tehdit edememiş ve tekrar Akdeniz’e dönmek zorunda kalmıştı. Fisher, 1904’de Birinci Deniz Lordu olduğunda Çanakkale Boğazı’nı geçmek istemiş ancak yaptığı incelemeler sonucunda bu fikrinden vazgeçmişti. Konuyla ilgili en ayrıntılı çalışma ise, İngiltere Savaş Bakanlığı tarafından 1906’da gerçekleştirilmiş olup, hazırlanan raporun sonunda Çanakkale Boğazı’nı geçme harekâtının çok tehlikeli olduğu gerekçesiyle vazgeçilmesi tavsiye olunmuştu. Bu raporu hazırlayanlardan biri olan Askeri Operasyonlar Başkanı Tümgeneral Charles Callwell de Çanakkale Boğazı’na saldırı fikrine şiddetle karşı çıkıyordu. Bir başka tartışma konusu da yine Churchill’in Çanakkale’de kullanılmasını önerdiği çağdışı gemilerdi. Dünyanın en büyük donanmasına sahip olan İngiltere’nin Çanakkale’ye eski gemileri yollamasına yine Lord Fischer karşı çıkıyordu. Uzun tartışmaların ardından Churchill, Fisher’i ikna etti ve 28 Ocak’ta son söz söylendi[19].
Görüleceği üzere harekât kararı alınmasında askerî uzmanların değil, siyasilerin fikirleri etkili olmuş ve 19 Şubat 1915 tarihinde, İngiliz Queen Elizabeth savaş gemisinin Osmanlı sahil bataryalarını bombalamasıyla ilk Çanakkale saldırısı başlatılmıştır. Ancak bu harekâttan önce The Argus Gazetesi’nin 9 Şubat 1915 tarihinde yayınladığı haberde, dört İtilaf torpido botu tarafından Çanakkale kıyılarının bombardımana tutulduğu, toplam 174 mermi yakıldığı ve iki Türk mühimmat deposunun vurulduğu bilgisi verilmektedir[20]. Yine The Advertiser Gazetesi’nde 12 Şubat’ta İngiliz ve Fransız gemileri sekiz saat süreyle Çanakkale Boğazı’nın içinde ve dışında, Anadolu tarafında yer alan Orhaniye, Kumkale ile Rumeli sahilinde bulunan Seddülbahir kalelerini bombalamış olduğu bildirilmektedir[21]. The Argus’un 22 Şubat 1915 tarihli “The War Day By Day: Dardanelles Fortıfıcatıons” (Günden güne savaş: Çanakkale İstihkâmları) başlıklı yazısında Çanakkale’nin stratejik açıdan önemine vurgu yapıldıktan sonra, buradaki İtilaf ve İttifak donanmalarının istihkâmları hakkında ayrıntılı bilgi verilmiştir. Bu bilgiler doğrultusunda bataryalardan herhangi birini susturmanın bile ciddi bir iş sayılacağını belirten yazıda, Çanakkale Boğazı istihkâmlarını bombardımana tutan İngiliz-Fransız filosunun görevinin çok zor olduğu öne sürülmektedir. Bununla birlikte Türk ordusunun Alman kontrolünde olmasının işlerini kolaylaştırdığı düşüncesi açıkça ifade edilmektedir[22]. The Sydney Morning Herald da aynı düşünceyi aktarmaktadır. Ayrıca 19 Şubat’ta başlatılan harekâtla ilgili bilgiler verilmektedir. 20 Şubat sabah 09.15’te Ertuğrul, Seddülbahir, Kumkale ve Orhaniye tabyaları Sackville Carden’nın komutasındaki Fransız filosu tarafından bombalandığı belirtilmektedir.
Bilindiği gibi, saat 14.00 dolaylarında gemiler ilerleyerek 5-7 km.den atışa geçince Osmanlı tabyaları karşılık vermeye başlamış, üç saat kadar süren çatışmada İtilaf gemilerinden çoğu hafif isabet almışlardır. Ancak bu yazıda hiçbir İtilaf gemisinin kesinlikle vurulmadığı, havanın kararması üzerine saat 17.30’da donanmanın geri çekildiği iddia edilmektedir[23]. Bu da kamuoyunda herhangi bir heyecana yol açmamak için bu şekilde bir tavır takınıldığını düşünmek mümkündür. Bu dönemde İngiliz basını ile irtibatlı Avustralya basını, hem savaşı yerinde takip eden muhabirleri aracılığıyla hem de Londra’dan edindikleri haberlerle Türk basınını da yakından takip etmiştir. 23 Şubat tarihli The Argus ve The Mercury Gazeteleri’nde 20-25 Şubat 1915 tarihleri arasında Türk toplarının bir kısmı susturulmuş, küçük tahrip timleri Kumkale ve Seddülbahir kıyılarında Türk tabyalarının ise işe yaramaz hale getirilmiş olduğu vurgulanmıştır. Gazetelerde, her ne kadar bu durumun İttifak güçlerinde ciddi bir panik havası yaratarak, istihkâmlarının yerlerinin yanlış olduğu düşüncesine yol açmışsa da özellikle İstanbul basınında İtilaf güçlerinin bu zaferinin küçümsenmeye çalışıldığı iddia edilmiştir[24].
25 Şubat tarihli The Argus’da, bozan hava sebebiyle bir sonraki saldırının ancak 25 Şubat 1915 günü başlatılabildiği belirtilmektedir. Ayrıca İtilaf gemilerinin, savaşın sonunda Osmanlı Dış Tahkimatını oluşturan dört tahkimattaki tüm topları imha ettiği de verilen bilgiler arasındadır[25]. 26 Şubat tarihli The Mercury ve 27 Şubat tarihli The Sydney Morning Herald Gazeteleri’nde, Queen Elizabeth ve iki zırhlı, 26 Şubat günü Boğaz’dan 23 km. içeri ilerleyerek Merkez Tahkimatını uzak mesafeden ateş altına aldığı ve her iki yakadaki Dış Tahkimat bölgesine birer bölük İngiliz askeri çıkartıldığı bildirilmektedir. Ayrıca bu gazetelerde 26 Şubat tarihinde Amiral Carden’in planının ilk aşaması tamamlanmış, Dış Tahkimatın tümüyle imha edilmiş olduğu sevinçle dile getirilmektedir[26].
Avustralya basını, Çanakkale Cephesi’nin İtilaf Devletleri için doğru bir harekât olduğu konusunda ısrarlıydı. Bunun muhtemel sebebi İngiliz hükümetinin denetimi altında yer alıyor olmalarıdır. The Advertiser’da Fransa Başbakanı M. Yiviani’nin görüşlerine yer verilerek, Alman yenilgisinin kaçınılmaz olduğu iddia edilmiştir. Ayrıca bu yazıda Kafkaslarda çok kötü çarpışan Türklerin Çanakkale’de de herhangi bir başarı gösteremeyeceği de vurgulanıyordu[27].
Şubat ayı sonunda Çanakkale kıyıları bombalanmaktaydı. Bununla birlikte boğaza döşenen mayınlar ve Türk savunması Çanakkale’yi geçmelerine izin vermiyordu. The Mercury’de 1 Mart 1915’te yayınlanan yazıda, karadaki Osmanlı istihkâmlarının savaş gemileriyle yok edilemeyeceğini, karadan taarruzun gerektiğini, istihkâmlar tahrip ya da zapt edilse bile torpil savaşının çok zaman ve maddî kaynağa bağlı olduğu görüşüne yer verilmiştir. Her ne kadar Çanakkale Cephesi’nin açılması ve İtilaf güçlerinin Boğazı kesinlikle geçeceği düşüncesi hakimse de İngiltere, Rusya’ya destek verdiği için eleştirilmektedir. Bu yazıda Rusya’nın “sıcak denizlere inme” emelinin bu devletin eski davası olduğu belirtilerek, bu savaşın kesinlikle Rusya’nın boğazlan ele geçirme mücadelesi olmadığı vurgulanmaktadır[28]. Aynı tarihte, The Argus’da Çanakkale istihkâmlarının haritası yayınlanmış, deniz harekâtının kara harekâtı ile de destekleneceği bilgisi verilmiştir[29].
1 Mart 1915’ten itibaren gazetelerdeki haberlerin arttığı göze çarpmaktadır. Bunun muhtemel sebebi de İtilaf güçlerinin Boğaz kıyılarına olan taarruzları artırmalarından kaynaklanmış olmalıdır. Nitekim 5-9 Mart tarihleri arasında da gazeteler Rumeli yakasında Seddülbahir ve Ertuğrul tabyaları ile Anadolu yakasında Kumkale ve Orhaniye tabyaları, Kilitbahir, Seddülbahir bölgelerinin bombardımana tutulduğu bilgisini veriyordu[30]. Bu tarihler arasında gazetelerde yer alan haberler gerçekleştirilen bombardımanlardan istenilen sonucun elde edileceği yönünde idi. Bununla birlikte 10 Mart’a kadar istenilen sonucun elde edilememiş olması basında hayal kırıklığı yaratmış gibidir. Bu tarihten sonra basında bu harekatın daha çok uzun süreceği düşüncesi hakim olmuştur. Nitekim, 15 Mart 1915 tarihli The Sydney Morning Herald, İtilaf Devletleri’nin Çanakkale’ye karşı başlattıkları hareketin Türk direnişi sebebiyle beklenilenden daha uzun sürebileceğini belirtmekteydi[31]. Yine 15 Mart 1915 tarihinde de Akdeniz Seferi Kuvvetler Komutanı Carden’in yardımcısı Amiral Sir John de Robeck’in görüşlerine yer verilerek, deniz harekâtının Gelibolu Yarımadası’na yapılacak bir çıkartma harekâtıyla desteklenmesi gerektiğini belirtmektedir[32]. 17 Mart 1915 tarihli The Sydney Morning Herald’da Amiral Carden’in yerine Amiral De Robeck’in atanmasıyla deniz harekatının kara harekatı ile desteklenmesi planının uygulamaya konulduğu bilgisi veriliyordu.
18 Mart 1915 Amiral Robek, plan dahilinde Boğazı’nın sadece 1 mil genişliğindeki en dar noktasından komutasındaki 16 savaş gemilik dev donanma ile Çanakkale’yi geçmeye kalkışmıştır. Ancak her gemi Türklerin Nusret Mayın Gemisi ile boğazın Asya tarafına yerleştirdiği deniz mayınları tarafından hasar almış, İngiliz Ocean, Irresistible ve Fransız Bouvet adlı üç zırhlıyı batırılmıştır. Ayrıca İngiliz Inflexible ve Fransız savaş gemileri Suffren ve Gaulois da çok ağır bir şekilde hasar almıştır. Bu bilgi büyük bir üzüntü ile Avustralya basınında yer almış, gemiler hakkında kısa tarihi bilgi de verilmiştir[33]. 25 Mart 1915 tarihli The Sydney Morning Herald’da Fransız savaş gemileri Suffren ve Gaulois da çok ağır bir şekilde hasar almış olduğu, ancak üç hafta içerisinde tamirinin mümkün olabileceği beyan edilmektedir[34].
18 Mart 1915'te deniz harekâtında başarısız olması üzerine İtilaf güçlerinin savaşla ilgili tedbirlerini yeniden düzenleyip, artırdıklarını görmekteyiz. Harekât için 75 bin kişilik bir kuvvet oluşturulmuştur. Oluşturulan bu kuvvetler arasında Avustralya askerleri de yer almaktadır. Bu nedenle Çanakkale Muharebeleri'nin karada cereyan eden vuruşmaları Avustralya basını tarafından çok daha büyük bir dikkatle takip edilmeye başlanmıştır. General Hamilton, Gelibolu Yarımadası'ndaki çeşitli çıkarma alanlarına kuvvet çıkartarak Osmanlı kıyı topçusunu etkisiz hale getirmeyi amaçlamıştır. Bunun için iki ana çıkartma bölgesi belirlenmiştir. Bunlardan biri, yarımadanın en güney ucu olan ve Seddülbahir olarak bilinen bölge, diğeri ise daha kuzeydeki Kabatepe-Küçük Arıburnu arasındaki kumsaldır. Bu iki çıkartma bölgesinden üç taraftan donanma topçu ateşiyle desteklenebilir bir bölge olması nedeniyle Seddülbahir'e ağırlık verilmiştir. Ancak kötü hava koşulları nedeniyle çıkartma yapılmasını üç-dört gün kadar zorlaştırmış ve bu esnada Türkler kıyılardaki istihkâmlarını kuvvetlendirmişler ve hasar gören silahlarını değiştirmişlerdir[35]. 30 Mart tarihli The Argus'un haberinde de hava koşullarının düzeldiği ve Seddülbahir bölgesinde beş ayrı kumsalın belirlendiği, bunlardan Sığırini (Morto) koyu - Hisarlık Burnu, Ertuğrul Koyu, Tekekoyu, İkizkoyu ve Zığındere kumsallarına çıkarma yapıldığı bildirilmektedir. Kara çıkartmasının yapılması Avustralya basınında büyük bir sevinç yaratmıştır. Çünkü çıkartma yapan birlikler içerisinde Anzak kolordusu da yer alıyordu. Avustralya kamuoyu, bu savaşta yer alarak kendilerinin bir sömürge insanı değil, millî bir karakter taşıyan Avustralyalılar olduklarını ispatlama imkânına kavuşmuş olduklarını düşünüyordu[36].
The Mercury'de de 25-27 Nisan tarihlerindeki harekâtı ve daha sonrakilerini anlatırken iyimser bir grafik çizmiştir. 25-27 Nisan'daki harekât başarılı olmuş, 28-29 Nisan'da karaya asker çıkarılmıştır[37]. Argus'a göre, Türklerin erzak ve savaş malzemesi gereksinimleri karşılanamamaktadır. Bu nedenle de gazetede Türklerin çok fazla dayanamayacağı iddia edilmektedir[38]. Bu haber kasıtlı olarak, kendi kamuoylarının moralini yükseltmek için verilen bir haberdir. Ayrıca bu haberden İngilizlerin harekâta devamda kararlı oldukları da anlaşılmaktadır.
3, 6, 7, 8 Mayıs 1915 tarihli gazetelerde Avustralya ve Yeni Zelanda askerlerinden oluşan Anzak Kolordusu'nun Arıburnu Çıkartması için tahsis edildiği ve bu ordunun Kabatepe kuzeyine çıkartma yaptığı bildirilmektedir[39]. Yine 12-21 Mayıs tarihli haberler de Anzak askerlerinin Seddülbahir bölgesine yaptığı çıkartmaya dair bilgiler içermektedir. Ancak kendi kamuoylarını rahatlatmak adına cephe ile ilgili doğru haberler vermedikleri saptanmıştır. Gazetelerde kendi hücumlarının ilerlediği öne sürülmektedir. Türklerin Kilidbahir'de ancak zayıf bir surette kendilerini savunabildikleri, Çanakkale'nin tahrip edildiği, Gelibolu'nun hasara uğradığı iddia edilmektedir[40].
Bununla birlikte Çanakkale Muharebeleri'nin uzaması, İtilaf Devletleri'nin bir türlü sonuç alamaması ve savaşta ölen asker sayısının fazlalığı Avustralya kamuoyunda olumsuz etkiler yaratıyordu. Gazetelerde savaşta kaybedilen kişilerin isimleri yayınlanmaya başlamıştı[41]. Avusturya gazeteleri, Çanakkale'deki başarısızlığın nedenini de, İngiliz ve Fransız amirallerinin arasında çıkan anlaşmazlıklara bağlamışlar ve başarı elde edilemezse İngiltere'de hükümetin düşeceği yolunda fikirler üretmeye başlamışlardır. İngiltere/Londra'da yayınlanan Daily News Gazetesi referans gösterilerek Bahriye Nazırı olan Winston Churchill'in sadece donanmayla Çanakkale Boğazı'nın geçilebileceği, ardından da rahatça İstanbul'a ulaşılabileceği konusundaki ısrarcı tavrı sonucu gerçekleştirilen Çanakkale operasyonu nedeniyle hakkında gensoru açıldığına değiniliyordu[42]. Bu haberlerden de anlaşılacağı üzere Avustralya kamuoyu bu sıralarda savaşta yaşanan gelişmelerden dolayı huzursuzdu.
Mayıs sonlarından itibaren Avustralya basınının da Çanakkale Muharebeleri'ni kazanma konusunda ümitsizliğe kapılmaya başladıklarını görmekteyiz. Örneğin The Mercury, General Serafilin, Fransız Generali Vanderberg’in ağır surette yaralandığını, İngiliz Generali Beryekes’in öldüğünü, Çanakkale’den elde edilen haberlere göre çabuk şekilde kesin sonucun elde edilmesi ümidinin zayıf, kayıpların ise fazla olduğunu, Türk gemilerinin taarruza engel bulunduğunu ifade etmekten kaçınmadıklarını görüyoruz[43]. İtilaf Devletleri’nin bu sıralarda kayıpları gitgide artmaktadır. Çanakkale Muharebeleri’nde Temmuz-Ağustos aylarında Seddülbahir’de 8.000, Arıburnu’nda 10.000, 1 Ağustos’ta Adalar Denizi’nde 7.000, Arıburnu’nda 2.000 olmak üzere toplam son altı günde 27.000 ölü ve beş bin yaralısı olduğunu The Sydney Morning Herald Gazetesi ifade etmektedir. Ayrıca gazetede Avustralyalı ve Yeni Zelandalıların zaferler yarattıklarına vurgu yapılarak, savaşta kaybedilen askerlerin isim ve fotoğraflarının yayınlanmasına devam edilmiştir[44].
1915 yılının Aralık ayından itibaren artık İtilaf güçlerinin savaşı kaybettiği belli olmuş gibidir. Buna rağmen Avustralya gazetelerinde hala savaşın kazanılabileceğine dair umut yok değildir. Örneğin The Sydney Morning Herald Gazetesi, 18 Aralık 1915’te Yeni Yıl kutlamalarının İstanbul’da yapılabileceğinden bahsetmektedir[45]. Ancak Ocak 1916’ya gelindiğinde Avustralya basını kalan ümidini de yitirmiş ve savaşta yapılan hatalar hakkında eleştiriler yayınlanmaya başlamıştır. Bu hatalardan en önemlisi de Suvla Limanı’na Kitchener’ın ordusu yerine Anzak kolordusunun gönderilmiş olmasıdır. The Sydney Morning Herald Gazetesi’ne göre eğer Avustralyalı askerler Suvla Limanı’nda değil de Kitchener’ın deneyimsiz askerleri yerine görevlendirilmiş olsa idi, Avustralya askerileri savaşı kazanırlardı[46]. The Argus’da da bir taraftan savaşın kaybedilme nedenleri üzerinde durulurken, diğer taraftan da bütün Gelibolu’daki adalardan İtilaf askerlerinin boşaltma hareketi etraflı bir şekilde anlatılmaktadır. Ayrıca gazetede savaşın kaybedilmesine rağmen Avustralyalı askerlerin kahramanlıkları dile getirilerek, görevlerini başarıyla yerine getirdikleri için mutluluk duydukları ifade edilmektedir[47].
Sonuç
Avustralya kamuoyu için Çanakkale Muharebeleri büyük anlam taşımaktadır. Çanakkale Muharebeleri’nde, ordusuyla, cesaretleriyle dünya kamuoyu nazarında kendilerinin bir sömürge değil, millî bir karakter taşıyan Avustralyalılar olduklarını ispatlama imkânı olarak değerlendirmişlerdir. Bu nedenle de Çanakkale Muharebeleri başladığı andan itibaren Avustralya basını savaşla yakından ilgilenmiş, savaşın gidişatını anında kendi kamuoylarına aksettirmek için yoğun çaba harcamıştır. Çanakkale Muharebeleri’nin başladığı ilk günden itibaren savaşla ilgili haberler gazetelerin birinci sayfasında yer almış, bununla da yetinilmeyerek arka sayfalarda ikinci kez değinilerek, olaya ışık tutulmaya çalışılmıştır.
Çanakkale Muharebeleri sırasında The Argus, The Sydney Morning Herald ve The Mercury gibi büyük gazeteler savaşı yakından takip edebilmek için bölgeye muhabirlerini göndermiştir. Ayrıca İngiliz gazeteleri ile de irtibatlı olarak çalışmışlardır. Bu sayede haberler neredeyse hiç vakit kaybetmeden Avustralya kamuoyuna ulaştırılmıştır. Bu gazetelerin verdikleri haberler karşılaştırıldığında da birbirini tuttuğu görülmektedir. Ayrıca diğer küçük gazetelerin savaş cephesinde muhabirleri olmadığı için haberleri bu üç gazeteden edinmiş oldukları da saptanmıştır. Bu nedenle çalışmamızda bütün gazetelerin hepsinin birden zikredilmesi gerekli görülmemiştir.
Savaş esnasında Avustralya basınının yer yer Osmanlı ordusunun durumuna ve Türk kamuoyunun görüşlerine de yer verdiği görülmektedir. Her ne kadar yukarıda söz edilen büyük gazeteler İstanbul’da muhabir bulundurmuşlarsa da, büyük çoğunlukla bu konulardaki bilgileri İngiliz basını aracılığı ile elde etmişlerdir.
Hem Avustralya basınının haberlerinin büyük çoğunluğunu İngiliz basınından almış olması, hem de İngiltere’nin müttefiki pozisyonunda olmaları nedeniyle savaşın gelişimi ile ilgili haberler son derece yanlı şekilde aksettirilmiştir. İtilaf güçleri savaşta yenilgiye uğrasalar dahi savaştaki bu gelişmeler mümkün mertebe kamuoyuna duyurulmamaya çalışılmıştır. Hatta Fransa ve Amerika gibi İtilaf devleri basınında dahi savaşın kaybedilmekte olduğu açıkça ifade edildiği savaşın son dönemlerinde bile Avustralya basını yenilgiyi kabullenmekte zorlanmıştır.
EKLER
KAYNAKÇA
Kitaplar ve Makaleler
Bayur, Yusuf Hikmet, Türk İnkılâp Tarihi, C. III, Kısım: 1, Ankara 1983.
Bean, Edward, The Story of Anzac: the first phase, First World War Official Histories, London 1941.
Birinci Dünya Harbi’nde Türk Harbi V. Cilt Çanakkale Cephesi Harekâtı 1inci, 2 inci ve 3 üncü Kitapların Özetlenmiş Tarihi (Haziran 1914-9 Ocak 1916), Genelkurmay ATASE Başkanlığı Yayınları, Ankara 1997.
Çelik, Birten, Çanakkale Savaşı’nın İzmir Basınında Yankıları, Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İzmir 1992.
Esenkaya, Ahmet, Türk Basınında Çanakkale Muharebeleri (3 Kasım 1914- Şubat 1916), Hacettepe Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, Ankara 2003.
------- , “Çanakkale Savaşları Sürecinde Türk Basını”, (Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı/ The Turkish Yearbook of Galipoli Studis, Sayı: 1, Mart 2003.
Koyuncu, Aşkın-Keskin, Özkan-Sönmez, Cahide Sınmaz, Çanakkale Savaşları Bibliyografyası, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi Yayını, Ankara 2010.
Sabis, Ali İhsan, Harp Hatıralarım Birinci Dünya Harbi, C. 4., Nehir Yayınları, İstanbul 1991.
Sarıkoyuncu Değerli, Esra, Türk-Bulgar İlişkilerinde Mustafa Kemal Atatürk (1913-1938). Kütahya Rumeli Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Yay., Kütahya 2009.
Smith, Lenard, The Aboriginal Population of Australia, Australian National University Press, Canberra 1980.
Steel, Nigel-Hart, Peter, Gelibolu Yenilginin Destanı, Çev. Mehmet Harmancı, Yeni Binyıl Yay, İstanbul 1997.
Gazeteler
The Sydney Morning Herald, 12 Şubat 1915-30 Ocak 1916.
The Argus, 12 Şubat 1915-30 Ocak 1916.
The Advertiser, 12 Şubat 1915-30 Ocak 1916.
The Mercury, 12 Şubat 1915-30 Ocak 1916.
Northern Territory Times, 12 Şubat 1915-30 Ocak 1916.