GİRİŞ
Osmanlı Devleti daha Balkan Savaşları’nın ağır yaralarını sarma imkânı bulamadan Birinci Dünya Savaşı’na iştirak etmiş ve Almanya, Avusturya-Macaristan ve İtalya’nın yer aldığı ittifak blokuna dâhil olmuştu. Devletler arası görüşmelerin yapılması ve savaş kararının alınmasından sonra Osmanlı yöneticilerinin tek hedefi, düşmana galip gelmek için milleti topyekûn bu mefkûre etrafında seferber kılmaktı. Zira cephede düşmana karşı verilen askerî mücadele harbin mukadderatı açısından ne kadar mühimse, cephe gerisinde yaralı ve hasta askerlere sağlanan sağlık hizmeti ile bu zor süreçte halkın beslenme ve sağlık sorunlarını gidermek de en az bu mücadele kadar önemliydi. Elbette bunun bir maliyeti olacaktı ki, Hilal-i Ahmer Cemiyeti (Kızılay) bunun için büyük bir seferberlik başlattı. Trablusgarp ve Balkan savaşlarında yaptığı fedakâr çalışma anlayışını Birinci Dünya Savaşı’nda da ortaya koymak için önemli miktarda maddi kaynağa ihtiyaç duyan Cemiyet, hedeflenen çalışmaların sürdürülebilmesi için ülke dâhilinde toplanan yardımların yeterli olmayacağını anlamış ve bu ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla müttefik ülkelerin büyük şehirlerinde temsilcilik açma kararı almıştı[1] .
Aslında Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyetinin çalışmalarında kimi zaman örnek aldığı Batılı Kızılhaç teşkilatları yabancı ülkelerde açtıkları şubeler aracılığıyla yüklü miktarlarda yardım toplamaya muvaffak olmuşlardı. Hilal-i Ahmer Cemiyeti de Cenevre Sözleşmesi (1864) uyarınca 93 Harbi’nden (1877-78 Osmanlı Rus Harbi) itibaren yabancı Kızılay/Kızılhaç teşkilatlarının yardımlarını kabul etmeye başladığı gibi bazı ülkelerde açtığı şubeler vasıtasıyla yardım toplama girişiminde bulunmuştur. Birinci Dünya Savaşı yılları, Cemiyetin dış temsilcilikler aracılığıyla yardım toplama çalışmalarını en yoğun yaptığı dönemi ifade etmektedir. Bu dönemde Hilal-i Ahmer, Saraybosna, Filibe, Köstence, Berlin, Sofya, Rotterdam, Buenos Aires, Stockholm, Viyana ve Sofya’daki temsilcilikler aracılığıyla yardım toplayacak[2] ve ihtiyaç duyduğu sağlık malzemesi, çadır (sahra hastaneleri için), gıda ürünleri (şeker, pirinç vs.) ve ulaşım araçlarının bir kısmını bu toplanan yardımlarla karşılayacaktı.
Cemiyet, Birinci Dünya Savaşı yıllarında özellikle Almanya ve Avusturya-Macaristan topraklarında etkili bir çalışma yürütmüş; Alman, Avusturya ve Macar Kızılhaç teşkilatlarının verdiği destek[3] sayesinde yardım çağrısını bu ülkelerin kamuoyuna rahatlıkla ulaştırabilmiştir. Örneğin Alman Kızılhaçı[4] ’nın desteği sayesinde Alman-Osmanlı Sağlık Misyonu (Deutsche Sanitäts-Mission für das Ottomanische Reich/Osmanlı Devleti için Alman Sağlık Misyonu)[5] , Alman Yardım Komitesi (Deutsches Komitee für Sammlungen zu Gunsten des Roten Halbmonds/Hilal-i Ahmer Yararına Alman Yardım Toplama Komitesi)[6] ve Münih Türk Misyonu (Türkische Mission in München)[7] gibi umumiyetle Almanya’nın önde gelen idarecilerinin himayesi altında kurulan teşkilatlar sayesinde Cemiyete binlerce mark yardım toplanmıştı.
Aynı şekilde Avusturya Kızılhaçı[8] da, Trablusgarp Savaşı yıllarından itibaren Hilal-i Ahmer’in Viyana’da yürüttüğü çalışmalara destek olmaya çalışmış, Balkan Savaşları ve özellikle Birinci Dünya Savaşı yıllarında desteğini daha da artırmıştı. Bu yardım girişiminde, her iki devletin aynı tarafta savaşıyor olmasının etkisi olduğu gibi, Batılı Kızılhaç topluluklarının Cenevre Sözleşmesi’nde yer alan ilkelere bağlı kalma anlayışının da etkisi vardı[9] . Diğer yandan müttefik ülkelerden birinin başarısızlığı diğer ülkeleri de etkileyeceğinden gerek Alman Kızılhaçı, gerekse Avusturya ve Macar Kızılhaç teşkilatları kamuoyuna yaptıkları duyurularda müttefik bir ülkeye yardım etmenin gerekliliğini vurgulayarak halkı Hilal-i Ahmer’e desteğe çağırmıştır[10].
Bu destek çağrıları yanında Trablusgarp ve Balkan Savaşları esnasında Kızılhaç topluluklarının Hilal-i Ahmer’e sağlık alanında yaptıkları yardımları dikkate alan Cemiyet yönetimi, Viyana Osmanlı Sefaretinin de olumlu yaklaşımıyla Tıbbiye-i Şahanede müderris muavini olarak çalışan Dr. Hikmet Bey’i (1882-1966) 1915 yılının başlarında Almanya ve Avusturya-Macaristan’a “Hilal-i Ahmer Murahhası” ünvanıyla görevlendirecektir[11]. Alman ve Avusturya Murahhaslığı adı altında faaliyette bulunacak olan Hilal-i Ahmer Viyana Şubesi, savaş yıllarında ülke içerisinde tedariki zor olan ilaç ve her türlü sağlık malzemesi ile gıda ürünleri gibi ihtiyaçları Avrupa’dan temin edecek ve bunları demiryoluyla İstanbul’a gönderecekti[12]. Bu çalışmanın amacı, Cemiyetin Birinci Dünya Savaşı yıllarında Viyana’da yürüttüğü çalışmaları ortaya koymaktır. Viyana’da bir temsilciliğin teşkili, yardım toplamak amacıyla oluşturulan komiteler ve bu komiteler tarafından tertip edilen etkinliklerle toplanan bağışlar/yardımlar ile Cemiyetin savaş yıllarında ihtiyaç duyduğu malzemelerin temini ve İstanbul’a sevkiyle ilgili hususlar bu çalışmanın içeriğini oluşturmaktadır. Netice itibariyle bu çalışmada Cemiyetin Viyana’daki faaliyetleri, arşiv belgeleri (Osmanlı, Kızılay ve Alman) başta olmak üzere dönemin Türk ve Avusturya basınına yansıyan bilgiler ışığında nitel araştırma yöntemi kullanılarak detaylı bir şekilde değerlendirilecektir.
I. Viyana Hilal-i Ahmer Şubesi’nin Faaliyete Başlaması
Hilal-i Ahmer Cemiyeti, 1864 ve 1906 yıllarında imzalanan Cenevre Sözleşmeleri uyarınca, diğer Kızılay/Kızılhaç teşkilatları gibi savaş yıllarının ağır yükünü hafifletmek amacıyla müttefik ve dost ülkelerden kimi zaman yardım talep etmiş veya bu ülkelerde yardım toplamak için çalışmalar yürütmüştür. Nitekim Cemiyetin, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu topraklarında yardım toplama faaliyetleri Birinci Dünya Savaşı’ndan önceki yıllara kadar gitmektedir. Biraz evvel de ifade ettiğimiz gibi Trablusgarp ve Balkan Savaşları esnasında Hilal-i Ahmer Cemiyeti, sadece Batılı Kızılhaç topluluklarıyla yakın temas kurup bu kuruluşların ayni ve nakdî desteğini almakla kalmamış, aynı zamanda Avrupa topraklarında yardım toplama çalışmalarını da başlatmıştı. Viyana’da bir şube açmak suretiyle faaliyete başlama kararını alması da bu döneme rastlamaktadır.
Hilal-i Ahmer Cemiyetinin Viyana’da şube teşkili yönündeki ilk teşebbüsü Trablusgarp Savaşı yıllarında olmuştur. Viyana Sefaretinin girişimiyle 9 Mayıs 1912 tarihinde Avusturya toplumuna yapılan “Trablusgarp’ta yaralayan Türk ve Arap askerleri için yardım çağrısı (Aufruf für die türkischen und arabischen Verwundeten in Trapolis)” ile Viyana’da Hilal-i Ahmer Şubesi resmî olarak kurulmuş ve çalışmalara başlamıştı. Savaş yıllarında Alman Kızılhaçı, Almanya’da Hilal-i Ahmer’in yürüttüğü çalışmalara yardım ettiği gibi Cemiyetin Avusturya’daki çalışmalarına da Avusturya Kızılhaçı destek olmuş ve ilk olarak bir yardım komitesinin kurulmasına öncülük etmişti. Viyana Hilal-i Ahmer Yardım Komitesi adıyla çalışmalarını yürütecek ekipte konsolosluğun önemli isimleri dışında Avusturya toplumunun hemen her kesiminden üye bulunuyordu[13].
Hilal-i Ahmer Şubesinin çalışmaları sadece Viyana ile sınırlı değildi. Macaristan (Peşte) ve Bosna’da toplanacak yardımlar da bu Şube vasıtasıyla İstanbul’a ulaştırılacaktı. Aslında Cemiyet, Viyana ile birlikte Peşte’de de bir şube açmak istemiş fakat bölge halkının yeterli maddi güce sahip olmadığı yönünde Viyana Şehbenderliğinin uyarısı üzerine bu girişimden vazgeçmişti. Ancak her hâlükârda Cemiyet, Saraybosna ve Peşte’de[14] birer komisyon oluşturmak suretiyle yapılacak çalışmaların belirli bir plan dâhilinde yürütülmesini ve toplanan nakdi ve aynî yardımların Viyana’ya ulaştırılmasını bir düzene koymaya çalışmıştı[15].
Balkan Savaşları’nın sona ermesiyle birlikte Viyana Hilal-i Ahmer Şubesinin çalışmaları da neredeyse durma noktasına gelmiş ve Yardım Komitesine mensup üyelerin dağılmasıyla birlikte Viyana Sefareti binasında bulunan Hilal-i Ahmer Bağış Bürosu kapatılmıştı. Osmanlı Devleti’nin 2 Ağustos 1914 tarihinde Almanya ile gizli bir ittifak antlaşması imzalaması üzerine Hilal-i Ahmer Cemiyeti hem cephede, hem de cephe gerisinde yürüteceği çalışmalar için gerekli olan kaynağı sağlamak amacıyla Almanya ve Avusturya’nın bazı şehirlerinde yeniden şube açmaya karar verdi. Bunun için de yukarıda belirtildiği gibi Dr. Hikmet Bey’i Viyana’ya gönderdi. Hikmet Bey, Hilal-i Ahmer Viyana Murahhası/Temsilcisi ünvanıyla Avusturya, Macaristan ve Almanya’da yürütülecek çalışmaları takip edecek; toplanan paraların bir kısmıyla savaş yıllarında ülkede ihtiyaç duyulan gıda, sağlık, ulaşım vb. malzemeleri temin ederek İstanbul’a gönderecek, geri kalan kısmını ise Cemiyet merkezine yollayacaktı[16].
Dr. Hikmet Bey Viyana’ya geldiğinde evvela yapılacak çalışmalar hakkında Osmanlı Viyana Sefiri Hüseyin Hilmi Paşa[17] ile görüşmeler yaptı. Bu görüşmelerde Dr. Hikmet Bey Cemiyetin vaziyeti, ihtiyaç duyulan malzemeler, savaş nedeniyle İstanbul’a acilen gönderilmesi gereken sağlık ürünleri gibi hususlar hakkında Hüseyin Hilmi Paşa’yı bilgilendirdi. Genel değerlendirmelerin akabinde Dr. Hikmet Bey’e sefaret binasında bir oda tahsis edildi ve Hilal-i Ahmer Şubesi Aralık (1914) ayının ilk günlerinde çalışmalara başladı. Dr. Hikmet Bey Almancaya vâkıf olduğundan Viyana’daki ilk günlerini onlarca misafire Cemiyetin faaliyetleri hakkında bilgi vererek geçirmişti[18].
II. Yardım Komitelerinin Kurulması
Viyana’da Hilal-i Ahmer yararına yapılan yardım çalışmalarının en önemli kısmını bu amaçla kurulan yardım komiteleri oluşturuyordu. Bu komiteler, Almanya’da olduğu gibi genellikle Avusturya hanedanına mensup prens, prenses, yönetici veya yönetici eşlerinin himayesi altında kuruluyor ve bu organizasyonlara ülkenin her kesiminden varlıklı üyeler büyük destek oluyordu. Bu komitelerden biri, başkanlığını Prens Eduard Liechtenstein’ın üstlendiği “Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti için Avusturya Komitesi (Österreichesches Komitee für den türkischen Roten Halbmond)” idi[19].
Kısaca “Avusturya Komitesi” olarak ifade edeceğimiz bu yardım kuruluşunun resmî olarak faaliyete başlaması, 5 Aralık 1914 tarihinde Viyana merkezinde yer alan Hotel Bristol’da Avusturya hanedanına mensup prensler ile Osmanlı Viyana Sefiri Hüseyin Hilmi Paşa ve Hilal-i Ahmer Viyana Murahhası Dr. Hikmet Bey başta olmak üzere, sefaret personeli, kamu kuruluşlarının üst düzey yöneticileri ve Viyana’nın sanayi ve ticaretinde söz sahibi olan temsilcilerin katılımı neticesinde komitenin Viyana halkına tanıtılmasıyla mümkün olmuştu[20].
Burada yapılan bir değerlendirme toplantısıyla Prens E. Liechtenstein komitenin başkanlığını üstlenirken diplomatik temsilci Otto Brandts başkan yardımcılığına, Angelo Eisner v. Eisenhof saymanlığa ve B. Dirtztay ile H. Ruzicksa ise Hilal-i Ahmer yararına tertip edilecek tüm etkinliklerin danışmanlığına seçildiler. Sefaret Müsteşarı Blacque Bey burada yaptığı konuşmada, planlanan böyle bir organizasyon nedeniyle Türk hükûmetinin Avusturya idarecileri ve halkına minnettar olduğunu ifade etti. Alınan karara göre Avusturya’da Hilal-i Ahmer yararına yapılacak tüm etkinlikler bu komite tarafından düzenlenecek, ülkenin herhangi bir mahallinde etkinlik tertip edecek olanlar önce bu komiteden izin alacaktı. Komitenin kamuoyuna takdiminden sonra İmparatoriçenin 50.000 kronluk bağışıyla yardım toplama çalışmaları fiilen başlamış oldu[21].
Bundan sonra yapılacak tek şey Avusturya halkını Hilal-i Ahmer için toplanacak yardıma teşvik etmek ve bu yönde duyurular yapmaktı. Nitekim komitenin gazetelere verdiği yardım çağrısında, Osmanlı halkının dürüstlüğüne ve verdiği söze sadakatle bağlı kaldığına dikkat çekiliyor; Türk ordusunun ölüme meydan okurcasına mücadele ettiği ve Osmanlı Devleti’nin hem Avusturya, hem de Almanya için tehlikeli ve güçlü düşmanlarına karşı baş edebilmek amacıyla tüm İslam âlemini kutsal savaşa davet ettiği belirtiliyordu. Üstelik Türk müttefiklerinin bunu, İtilaf Devletleri tarafından kendilerine topraklarının genişletilmesi vaat edilmiş olmasına rağmen yaptıklarından bahisle Avusturya halkının Hilal-i Ahmer’e desteğinin bir antlaşma veya karşılıklı yardımdan daha fazlasını ifade ettiği vurgulanıyordu. Komiteye göre her ikisi de dinî birer sembol olmasına karşın Hilal-i Ahmer ve Kızılhaç bayrakları bu savaşta sadakatin bir göstergesi olarak yan yana görünecekti[22].
Yine komitenin başka bir yardım çağrısında, binlerce Türk kahramanının Ruslara ve İngilizlere karşı mücadele verdiği, cephe ve cephe gerisinde büyük hizmetlerde bulunan Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyetinin Balkan Savaşı felaketinden daha yeni çıktığı ve inanılmaz derecede yardıma ihtiyacı olduğu; Cemiyetin Osmanlı cephesinde büyük etkiye sahip olması nedeniyle yardımlar sayesinde Türk müttefiklerine emsalsiz destek sağlanmış olacağı ifade ediliyordu. Halkın yardım hususuna önem vermesi için de duyurularda “Yardım etmek için acele et! (zu Hilfe eilen!)” söylemi sıklıkla tekrarlanıyordu[23].
Hilal-i Ahmer adına beklenenin de üzerinde yardım toplanması nedeniyle komite yönetimi, üye kayıtlarını yeniden yapılandırmak için 1915 yılı başlarında gazetelere bir ilan verdi. Üye kayıtlarını teşvik etmek amacıyla yapılan yardım çağrısında, silah arkadaşlığının her alanda işbirliğini gerekli kıldığı, Avrupa’daki Kızılhaç teşkilatları tarafından yürütülen çalışmaların aynısının Osmanlı topraklarında Hilal-i Ahmer tarafından yerine getirildiği ve bir insanlık vazifesi olarak Hilal-i Ahmer’e yardım etmenin tam zamanı olduğu belirtilmişti. Netice itibariyle yapılan değerlendirme toplantısında yeni yönetim belirlendi ve Prens Eduard Liechtenstein tekrar komitenin başkanlığını üstlendi. Otto Brandts ile Selatin Paşa[24] başkan yardımcılığına, Angelo Eisner v. Eisenhof kâtipliğe ve S. Landesberger de muhasipliğe seçildi. Ayrıca Prens Eduard Lichtenstein’ın teşvikiyle komiteye Avusturya’nın basın, sanayi, ticaret ve akademi çevrelerine mensup tanınmış yaklaşık yetmiş üye seçildi[25].
Komitenin Avusturya halkına yaptığı yardım çağrısında, “Dostluğa dostluk, sadakate sadakatle mukabele etmek için tüm gücümüzle dik durmalı ve bu anlayışla Hilal-i Ahmer’e yardım etmeyi her şeyin önünde tutmalıyız” gibi ifadelere yer vermesi ve saray mensuplarının da bu seferberliği sahiplenmesi sayesinde Avusturya Komitesine bağlı alt yardım toplama birimleri oluşmaya başladı. Bunlardan birisi Avusturya Dışişleri Bakanı’nın eşi Bayan Buriän’in önderliğinde kurulan “Kadınlar Komitesi (Damen-Komitee für den türkischen Halbmond)” idi. Bayan Buriän’in çağrısıyla bakanlık binasında yapılan toplantıya Prenses Rosa Cray ve Prenses Olga Lichtenstein başta olmak üzere Türk Sefareti mensuplarının eşleri ve pek çok üst düzey yönetici eşleri katıldı. Toplantıdan çıkan en önemli karar, Hilal-i Ahmer yararına satılacak rozetlerin üretimi ve dağıtımı görevinin Kadınlar Komitesine verilmesiydi[26].
Viyana’da Hilal-i Ahmer için yardım toplayan bir diğer organizasyon da Viyana Sefiri Hüseyin Hilmi Paşa’nın himayesi altında kurulan “Hilal-i Ahmer Cemiyeti Viyana Hanımlar Merkezi (Frauenverein vom Ottomanischen Roten Halbmond in Wien)” idi[27]. Hilal-i Ahmer’in İstanbul’daki Hanımlar Heyet-i Merkeziyesi’nin bir şubesi olarak faaliyet yürüten bu dernek 25 Kasım 1916 tarihinde kurulmuş ve Birinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar faaliyette bulunmuştu. Derneğin yönetim kurulu büyük oranda Türk Sefaretinde çalışanların eşlerinden oluşuyordu. Örneğin başkanlığı Hüseyin Hilmi Paşa’nın eşi Fatma Zehra Hanım yürütürken, kendisine Başşehbender/Başkonsolos Hüsnü Bey’in eşi Adile Hanım ile Hilal-i Ahmer Murahhası Dr. Hikmet Bey’in eşi Vildan Hanım yardım ediyordu[28].
III. Hilal-i Ahmer’e Yapılan/Toplanan Bağışlar
Avusturya halkını Hilal-i Ahmer için yardıma teşvik eden en önemli adım Avusturya Komitesi’nin henüz kuruluş aşamasında olduğu günlerde Viyana Belediyesinin yaptığı 20 bin kron tutarındaki bağıştı. Bu bağış aynı zamanda, Hilal-i Ahmer Cemiyeti tarafından Avusturya-Macaristan ve Almanya’da yardım toplayacak özel bir temsilcinin (Dr. Hikmet Bey) Viyana’ya gönderileceği haberlerinin gazetelerde yer aldığı günlere denk gelmişti ve böylesine yüklü bir bağışın özellikle Viyana Belediyesi gibi önemli bir kurum tarafından yapılması İstanbul’daki Cemiyet yönetimini ziyadesiyle memnun etmişti[29].
Bu bağış üzerine Viyana Sefiri Hüseyin Hilmi Paşa Viyana Belediye Başkanı (Bürgermeister) Dr. Richard Weiskirchner’e hitaben şöyle bir mektup yazmıştı:
“Zât-ı âliniz ve Viyana Belediye Meclisinin Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti için yapmış olduğu 20 bin kron tutarındaki bağış nedeniyle onur duydum. Bu cömert bağış yaralı Türk askerlerine büyük fayda sağlayacağı gibi, Osmanlı Devleti ile Avusturya-Macaristan İmparatorluğu arasında zaten var olan yakın dostluk ilişkilerini daha da pekiştirecektir. Bu yardım aynı zamanda ortak düşmanlara karşı birlikte mücadele etmeyi de ifade etmektedir. Şahsıma teslim edilen bağışı, hükûmetime ve dolayısıyla Hilal-i Ahmer Cemiyetine ulaştıracağım. Bu vesileyle zât-ı âlinize en samimi teşekkürlerimi bir kez daha ifade ediyorum[30].”
Aynı şekilde İstanbul Valisi İsmet Bey ve Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti Başkanı Dr. Besim Ömer de Viyana Belediye Başkanı R. Weiskirchner’e birer teşekkür mektubu gönderdiler[31].
Hilal-i Ahmer Cemiyetine bir büyük yardım da 1915 yılı başlarında Avusturya Kızılhaçı’ndan geldi. Avusturya Komitesine yapılan 25 bin kron tutarındaki bağış üzerine Hüseyin Hilmi Paşa, Prens E. Liechtenstein vasıtasıyla Avusturya Kızılhaçı’na teşekkürlerini iletmişti[32]. Bu yardımlar halkın Cemiyete sempatisini artırmıştı ve komitenin yardım çağrısı yapmasıyla birlikte sadece bir haftada yaklaşık 500 bin kron bağış toplanmıştı. Viyana Belediyesi ve Avusturya Kızılhaçı dışında Hirtenberger Kartuş Fabrikası (10 bin kron), Avusturya Kredi Kurumu (10 bin kron), Länderbank (2 bin kron), Unionbank (3 bin kron) ve Rotschild (3 bin kron) gibi önde gelen bağışçılar Hilal-i Ahmer’e destek verdiler. Yapılan ayni yardımlar arasında bol miktarda ilaç ve sargı malzemesi de vardı. Avusturya’nın farklı bölgelerinde görev yapan birçok doktor komite yönetimine başvurarak Hilal-i Ahmer için gönüllü hizmet edebileceklerini dahi iletmişlerdi. Viyana’dan gelen yardım haberleri karşısında Hilal-i Ahmer Merkez-i Umumisi bu fedakârlığa mukabelede bulunmak istemiş ve savaşta yaralanan Avusturya askerleri için evvela Türk sigarası gönderme kararı almış, bunu daha sonra büyük bir lokum sevkiyatı (eine große Sendung Lecum) takip etmişti. Bu şekilde Cemiyet, Avusturya halkının yaptığı yardımlara imkân dâhilinde mukabelede bulunmak istemiş ve tabir yerindeyse, İstanbul ve Viyana, bu sıkıntılı dönemde “dostluk alışverişinde âdeta birbiriyle rekabet” içerisine girmişti[33].
Nakdi yardımların düzenli bir şekilde toplanması ve denetim altında tutulmasını sağlamak için komite, Wiener Bankverein ile işbirliği kararı almıştı. Bankanın Avusturya genelinde 72 şubesi vardı ve herhangi bir şubeden Hilal-i Ahmer’e bağış yapılabilecekti. Burada toplanan bütün bağışlar Viyana Murahhaslığına teslim ediliyor; Murahhaslık ise Hilal-i Ahmer yönetimi tarafından kendilerine sipariş edilen malzemeler için bu paranın belirli bir kısmını kendi hesaplarında muhafaza ederken geri kalan kısmını ise yine aynı banka aracılığıyla İstanbul’a gönderiyordu[34].
Hilal-i Ahmer Şubesine nakdi yardımın yanında sağlık malzemesi yardımı da yapılıyordu. Avusturya Kızılhaçı ve Avusturya Komitesi aracılığıyla toplanan sağlık malzemeleri Türk Sefaretine iletiliyor ve Hilal-i Ahmer Murahhaslığı da bunları demiryoluyla İstanbul’a ulaştırılıyordu. Örneğin Hilal-i Ahmer Viyana Şubesinin yeni açıldığı günlerde Sankt Markus Apotheke adlı şirket yardım çağrısına bin adet antiseptik özelliği olan tablet (eßigsäure tonerde) bağışıyla olumlu cevap vermiş ve tabletler kısa süre içerisinde Türk Sefaretine ulaştırılmıştı[35]. Aynı şekilde Avusturya Kızılhaçı tarafından Hilal-i Ahmer yararına toplanan üç vagon dolusu sağlık malzemesini 1915 yılının ortalarında Kızılhaç temsilcileri Dr. Lamberger ve Rudolf Traun’dan teslim alan Viyana Sefiri Hüseyin Hilmi Paşa bunları çok geçmeden İstanbul’a yollamıştı[36].
Avusturya halkının Hilal-i Ahmer’e bağışları karşısında İstanbul’daki Merkez-i Umumi, Avusturya gazetelerine bir teşekkür mektubu göndermiş ve bu vesileyle Cemiyete yapılan bağışlar için şükranlarını ifade etmişti. Mektupta, Hilal-i Ahmer’in Trablusgarp ve Balkan savaşlarında zorlu bir süreç geçirdiği ve henüz hazırlıklarını tamamlayamadan Birinci Dünya Savaşı’nda çalışmalara başladığı; savaşın başlarından itibaren Cemiyetin Avusturya-Macaristan ve Almanya’dan büyük destek gördüğü, çalışmaların sürdürülebilmesi için de bu desteklerin büyük ehemmiyete sahip olduğu ifade ediliyordu. Mektupta ayrıca Cemiyetin bir günde kimi zaman 12 bin askerin bakımıyla ilgilenmek zorunda kaldığı ve birçok malzemeye ihtiyaç duyduğu bir aşamada Avusturya-Macaristan ve Almanya’dan gelen yardımların Cemiyete büyük destek sağladığından bahisle Hilal-i Ahmer Merkez-i Umumisinin, bu cömert bağışlar nedeniyle Avusturya halkına şükranlarını sunduğu belirtiliyordu[37].
Burada Bosna Hersek’te toplanıp Viyana Murahhaslığına teslim edilen yardımlardan da bahsetmek gerekir. Bosna’nın özellikle Müslüman ahalisi Osmanlı Devleti’nin bu zor döneminde yardımda bulunmak ve ihtiyaçları paylaşarak hafifletmek düşüncesiyle yüklü miktarlarda bağışta bulunmuştur. Üstelik bu bağışlar savaş boyunca da devam etmiştir. Bu yardımların toplanmasında önemli rol oynayan Bosna Reisü’l-ulemâsından Hacı Cemaleddin Efendi ilk olarak 20 bin kron tutarındaki nakit parayı Viyana Sefiri H. Hilmi Paşa’ya takdim etmiş[38], ikinci defa toplanan 15.049 kron tutarındaki bağışı ise bu sefer Saraybosna Şehbenderliğinin bilgisi dâhilinde Landesbank vasıtasıyla Viyana Murahhaslığına ulaştırılmıştı[39]. Bunların dışında 1916 yılının sonuna kadar Bosna halkından toplanan 21.400 kron tutarındaki bir diğer bağış da Sefaretin isteğiyle Galiçya’da yaralanan Türk askerlerinin ihtiyaçlarına tahsis edilmişti[40].
Hilal-i Ahmer Viyana Şubesi 1914 yılının sonlarından 1915 yılının başlarına kadar, Bosna Müslümanlarının yardımları da dâhil olmak üzere, komitelerin tertip ettiği etkinlikler, satılan ürünler ve halkın bağışlarından yaklaşık 505.000 kron[41], 1916 yılının Ekim ayına kadar ise 3 milyon kronun üzerinde yardım toplamaya muvaffak olmuştu[42]. Bunun üzerine Cemiyet, savaş boyunca Avusturya ve Macaristan’da yürütülen yardım çalışmalarına destek veren başta Hilal-i Ahmer yönetimi[43] olmak üzere, Viyana Sefareti mensuplarına[44], Viyana Murahhası Dr. Hikmet Bey’e[45], Avusturya’nın önde gelen yönetici, işadamı, akademisyen, mühendis[46] ve gazetecileri[47] ile Hilal-i Ahmer Hanımlar Merkezi çalışanlarına[48] teşekkür mahiyetinde altın, gümüş ve bronz madalyalar takdim etmek suretiyle yapılan hizmetleri karşılıksız bırakmamış oldu.
IV. Hilal-i Ahmer Yararına Tertip Edilen Etkinlikler
Hilal-i Ahmer Viyana Murahhası Dr. Hikmet Bey ile Avusturya Komitesi, Cemiyete daha fazla yardım toplayabilmek için farklı etkinlikler yapma kararı almış ve bunu Hilal-i Ahmer Viyana Şubesinin kurulduğu ilk günlerden itibaren uygulamaya koymuşlardı. Bu etkinliklerden ilki 1915 yılının başında, Hilal-i Ahmer ve Avusturya Kızılhaçı yararına düzenlenen geniş katılımlı bir konserdi. Konserde Avusturya’nın tanınmış sanatçılarından Josef Sulzer, “Sultan Marşı (Sultanshymne)” ile “Vatan (Watan)” adlı eserleri icra ederken Viyana’da müzik eğitmeni olarak çalışan Maximilian Bittner Waldmüller ise ilk defa bu konserde çalınmak üzere bestelediği “Yaşasın Osmanlılar[49]” adlı eseri dinleyicilere takdim etmişti. Ayırca Alfred Grünfeld ve Alexander Nosalewicz gibi Avusturyalı sanatçıların yanında Tevfik Bey de güftesi Ahmed Saadeddin’e ait olan “Türk Marşı (Türkische Hymne)”nı icra etmek suretiyle konsere destek vermişti[50]. Dışişleri Bakanlığının Bankagaße’de bulunan ek binasında gerçekleştirilen konserde giriş biletlerinden elde edilen gelirle birlikte büyük fabrika sahipleri, bankerler ve diğer tanınmış şahısların yaptığı yardımların toplamı 280-300 bin krona ulaşmıştı[51].
Komite halkın bu tür etkinliklere gösterdiği teveccüh karşısında yine aynı günlerde ikinci bir etkinlik daha düzenleme kararı aldı. Viyana’nın tanınmış bir tiyatro salonunda (Luftspieltheater) Hilal-i Ahmer yararına sahnelenecek oyuna (Golden Eva) katılım yine beklendiği gibi yüksek oldu ve giriş biletlerinden elde edilen gelir Sefir H. Hilmi Paşa’ya takdim edildi[52].
Komitenin Nisan (1915) ayında düzenlediği diğer bir yardım etkinliği ise öncekilerden daha kapsamlı oldu. Bu etkinlikte tiyatro gösterisi, sergi (Doğu halıları) ve yine Doğu’ya ait eşyaların yer aldığı geniş koleksiyonu olan bir galeri misafirlerin ziyareti için hazırlanmıştı. Ay ve yıldızın işlendiği halılar ile Binbir Gece Masalları’nı (Harun Reşid’in Köleleri, Şehrazad, Alaaddin’in Sihirli Lambası, Ölü Kambur) konu edinen tablolar sergisi misafirler tarafından beğeniyle karşılandı. Josef Sulzer yönetimindeki opera korosu ise başta “Cemile/Djamileh[53]” olmak üzere Mozart’ın “Türk Marşı”nı (bu akşama özel orijinal haliyle) ve “Alla-turca” adlı eserini icra etmişti[54].
Avusturya Maliye Bakanlığına ait sarayda 1916 yılının daha ilk günlerinde düzenlenen bir diğer etkinliğin ise ayrı bir önemi vardı. Çanakkale Savaşları’nda düşmana karşı kahramanca mücadele eden Türk askerine ithafen tertip edilen müzikale saray aristokratları, devlet yöneticilerinin üst düzey temsilcileri ile Viyana’nın önde gelen sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri “Türk ordusuna duydukları sempatinin bir göstergesi” olarak iştirak etmişlerdi. Programa Arşidük Leopold Salvator, Avusturya Komitesi Başkanı Prens E. Liechtenstein, Kadınlar Komitesi Başkanı O. Buriän, Başbakan Karl von Stürgkh, Viyana Sefiri Hüseyin Hilmi Paşa, Viyana Belediye Başkanı Richard Weiskirchner, Hilal-i Ahmer Murahhası Dr. Hikmet Bey ve daha pek çok tanınmış isim katılmıştı. Burada H. Hilmi Paşa’ya hitaben bir konuşma yapan Başbakan Karl von Stürgkh[55], Osmanlı Devleti’yle ittifakın öneminden ve cephelerde mücadele eden askerler için yapılacak yardımın gerekliliğinden bahsetti. Viyana Sefiri H. Hilmi Paşa’nın misafirlere hitaben yaptığı teşekkür konuşmasından sonra ünlü piyanist Prof. Alfred Grünfeld, misafirlere meşhur eserlerden birkaçını (bunlardan biri de Mozart’ın “Es-Dur” adlı senfonisi) icra etmişti. Program sonunda Hilal-i Ahmer için yaklaşık 10.000 kron bağış toplandı[56].
Konserler kimi zaman müttefik dört devlete ait Kızılay/Kızılhaç teşkilatlarının ortak menfaati için de tertip ediliyordu. Bu tür organizasyonlara her ülkeden tanınmış sanatçıların katılımı sağlanarak konserin içeriği zenginleştirilmeye çalışılıyordu. 1917 yılının Mart ayında yapılması planlanan konser için Viyana Osmanlı Sefiri Hüseyin Hilmi Paşa Hilal-i Ahmer Merkez-i Umumiliğine gönderdiği bir yazıda, Dârulbedâyi erkânı ile istişare edilerek “böyle mühim bir konserde teganni ve terennüm ettirebilecek âsâr-ı kadîme-i musıkîyemizden 4-5 parça eserin seçilmesini” ve Viyana’nın en tanınmış kesiminden katılımın olması beklenen konsere Türk sanatçılarının iştirak etmesini istemişti[57].
Komitenin Hilal-i Ahmer yararına yaptığı çalışmalardan biri de, farklı büyüklükte rozetlerin imal edilerek satışa çıkarılmasıydı. Biraz evvel belirttiğimiz gibi, rozetlerin dağıtımı ve satışı Kadınlar Komitesinin sorumluluğunda olacaktı. 1915 yılının başlarında Prens E. Liechtenstein’ın talimatıyla üzerinde Alman, Avusturya, Macaristan ve Türk armalarından oluşan bir broş ve yine bu dört ülkenin bayraklarından oluşan bir rozetin üretimi ve satışı için çalışmalar başlatılmıştı[58]. Viyana Sefareti de başka bir rozet imal ve satışı için girişimde bulunmuş, yeşil ve kırmızı zemin üzerine ay-yıldız ile yeşil ve beyaz zemin üzerine hilal gelecek şekilde üretilmesi düşünülen rozetleri yirmişer paraya satmayı hedeflemişti. Viyana Sefiri H. Hilmi Paşa, Hilal-i Ahmer’in müsaade etmesi hâlinde 100.000 adet rozetin (bunun 25.000’i Avusturya’da, 75.000’i ise Osmanlı topraklarında satılacaktı) Viyana’da imaline başlanacağını, üretim masraflarının da rozetlerin satışıyla tesviye edileceğini Hilal-i Ahmer’e (İstanbul’a) bildirmişti. H. Hilmi Paşa ayrıca, Avusturya Kızılhaçı yararına satılan ve üzerinde Avusturya İmparatoru ile Veliahdının yer aldığı rozetlere halkın büyük ilgi gösterdiğini, müsaade edilmesi hâlinde, Osmanlı Padişahı ile Avusturya Veliahdının veya Osmanlı Padişahı, Avusturya ve Almanya İmparatorlarının tasvirlerinin yer aldığı rozetlere de Avusturya ve Almanya’da rağbet edileceğini ifade etmişti[59].
Bunların dışında komite, yine Hilal-i Ahmer’e gelir elde etmek için Osmanlı Devleti ile yapılan ittifakın anısına Heykeltraş Hans Dietrick’ten bir plaket hazırlamasını istemişti. “Cihad plaketi” olarak isimlendirilen rozet sekiz köşeli olacak ve yüzeyinde kutsal sancak yer alacaktı. Bununla savaşın İslam âlemi için kutsal bir anlam ifade ettiği vurgulanacaktı. Rozetin arka planında Ayasofya’nın minare ve kubbesi olacak, ayrıca yüzeyinde Arap ve Latin harfleriyle yazılan “İnşallah” kelimesi yer alacaktı. Bronz ve gümüşten iki farklı boyda (küçük ve büyük) üretilecek rozetlerin satış fiyatı buna göre belirlenecekti. Bronz rozetlerin küçüğü 2 krondan, büyüğü ise 6 krondan; gümüşlerin küçüğü 4 kron, büyüğü de 12 krondan satışa çıkarılacaktı. Komite, rozetlerin satın alınabileceği üç farklı adresi halka duyurmuş ve kısa sürede bu adreslerde rozet satışına başlamıştı[60].
Cemiyet yararına Avrupa’da imal edilip satışa sunulan başka ürünler de vardı. Harp hatırası olarak üretilen demir yüzüklere Viyana halkı büyük ilgi göstermiş ve yüzükler kısa süre içerisinde satılmıştı. Ayrıca mektuplar için özel olarak çıkarılan pullar, yardım kelimelerini içeren zarif monogramlı mektup kâğıtları, yine üzerinde Hilal-i Ahmer’in alameti bulunan kese, para çantası, cüzdan, dantela ve el işlemesi gibi ürünler satış mağazalarında en fazla talep edilen eşyalar arasında yer alıyordu. Üstelik bazı mağazalardaki eşyaların fiyatı, yaralı askerlere yardım yapılacağı bilgisi verilerek müşterinin rızası dâhilinde birkaç kat fazlasına bile satılabiliyordu[61].
Cemiyetin gelirlerini artırmak için girişilen bir diğer teşebbüs de Avusturya’da sigara kâğıdı üretimi ve satışıydı. Hilal-i Ahmer Viyana Şubesi, bunun için Avusturya’nın önde gelen sigara kâğıdı üreticilerinden “Jac Schnabl & Co.” adlı şirketle bir mukavele dahi imzalamıştı. Buna göre şirket Viyana’da üretip Avusturya ve Macaristan’da satışa sunacağı sigara kâğıtları ve sigara ağızlıklarına Hilal-i Ahmer’in alametini basacak, bunun mukabilinde Cemiyete 2.000 kron bağışta bulunacaktı. Aslında bu hususla ilgili teklif Avusturyalı şirketten gelmişti ve Viyana Sefareti, Hariciye Nezareti aracılığıyla Hilal-i Ahmer Merkez-i Umumisinden aldığı izin sayesinde Cemiyetin hem gelir elde etmesini, hem de binlerce kron ödeyerek yaptıracağı reklam için tasarrufta bulunmasını sağlamıştı[62].
Birinci Dünya Savaşı başladığında Avusturya Kızılhaçı ülkedeki diğer bazı derneklerle birlikte topyekûn bir yardım seferberliği başlatmıştı. Bu dönemde Hilal-i Ahmer’in Viyana’da bir murahhaslık açma teşebbüsü ortaya çıkınca Cemiyete her alanda destek olmaya çalışmış ve ülkedeki gazeteleri de bu seferberliğe ortak olmaya teşvik etmişti. Nitekim Neues Wiener Tagblatt adlı ulusal gazete, Avusturya Komitesi aracılığıyla Hilal-i Ahmer’e bağış yapanlar için bir köşe ayırmış ve haftanın belirli günleri bu köşede bağışçının ismini ve ne kadar bağış yaptığını Avusturya kamuoyuna duyurarak muazzam miktarlarda bağış toplanmasına katkı sağlamıştı[63]. Gazetenin bu uygulaması neticesinde Cemiyete yaklaşık 500 bin kron (1 kron, 5 kuruştur) nakdi bağış toplanmıştı[64]. Aynı şekilde Viyana’da sadece pazartesi günleri çıkan “Der Morgen” adlı gazete de Hilal-i Ahmer için okuyucularına yardım çağrısında bulunmuş ve bu şekilde kendilerine ulaşan yardımları Viyana Sefaretine iletmişti[65]. Avusturya’nın bir diğer ulusal gazetesi olan “Österreichische Volks-Zeitung” ise sayfalarında Cemiyet yararına tertip edilen etkinliklere yer vermek suretiyle destek olmaya çalışmıştı[66].
Cemiyete yardım toplamak için girişilen bir başka teşebbüs de Batılı Kızılhaç teşkilatlarının sıkça kullandığı bir yöntem olan edebî, bilimsel ve siyasi makale veya risalelerin basılıp satılması idi. Alman ve Avusturya Kızılhaçı bu sayede binlerce mark/kron gelir elde etmeyi başarmıştı. Avusturya’nın tanınmış yazarlarından Karl Junker, Viyana Sefaretine müracaat ederek Osmanlı topraklarında “âsâr-ı edviye ile fennî, ilmî ve siyasî makalâtı hâvi” yazıların kendilerine ulaştırılması hâlinde Viyana’da basılarak Avusturya ve Macaristan’da satışa çıkarılacağını ve elde edilecek gelirin Cemiyet yararına kullanılmak üzere İstanbul’a gönderileceğini belirtmişti[67].
Viyana Murahhaslığına yapılan yardım başvurularından biri de Viyana’da yaşayan bazı doktor ve hemşirelerin Hilal-i Ahmer’in Osmanlı topraklarındaki sağlık birimlerinde hizmet etmek için gönüllü olduklarını belirtmeleriydi. Balkan Savaşları esnasında Avusturya Kızılhaçı’na mensup doktor, hemşire ve eczacı gibi sağlık personeli, Hilal-i Ahmer veya diğer askerî hastanelerde Türk sağlık personeline yardım etmek için Viyana Sefaretine başvurmuştu[68]. Aynı şekilde Birinci Dünya Savaşı esnasında da bu tür başvurular olmuştu. Örneğin Martha Sturm adında bir hemşire Viyana Sefaretine başvurarak Avusturya’daki epidemi hastanelerinde aylarca görev yaptığını, kolera, dizanteri ve tifüs gibi hastalıkların tedavisinde tecrübe kazandığını ve Hilal-i Ahmer’in izin vermesi hâlinde bu tecrübelerini Türk topraklarında bulunan bir epidemi hastanesinde kullanmak istediğini ifade etmişti[69].
V. Hilal-i Ahmer Viyana Şubesinin Sağlık, Giyim ve Gıda Malzemeleri Tedariki
Dr. Hikmet Bey’in Viyana’ya murahhas olarak gönderilme amaçlarından biri ve belki de en önemlisi, cephelerde yaralanan askerlerimizin tedavilerinde kullanılacak olan ve temininde zorluk çekilen sağlık malzemelerinin Avrupa’dan satın alınarak İstanbul’a gönderilmesiydi[70]. Aslında Cemiyete Avusturya ve Alman Kızılhaçları ile yardım komiteleri vasıtasıyla sağlık malzemesi bağışı[71] yapılıyordu. Ancak bunların miktarı ihtiyacı karşılayacak düzeyde değildi. Bu yüzden Dr. Hikmet Bey, İstanbul’dan gelen talepleri karşılamak amacıyla Avrupa’da toplanan yardımların bir kısmını bu tür harcamalar için ayırmıştır.
Hilal-i Ahmer’in Dr. Hikmet Bey’den talep ettiği sağlık malzemelerinin büyük bir kısmını cerrahi müdahale esnasında kullanılan kimyasal maddeler oluşturuyordu. Viyana’dan İstanbul’a sevk edilen sandıklara ait kurye irsallerine bakıldığında en fazla satın alınan kimyasal maddenin “kloroform” olduğu görülmektedir. Anestezik etkisi nedeniyle cephelerin sıhhiye birimleri için önemli bir ihtiyaç maddesi olan kloroform (günümüzde farklı alanlarda da kullanılmaktadır) hemen her sevkiyatta gönderilen sağlık malzemesi arasında yer alıyordu[72]. Yine antiseptik özelliği nedeniyle “iyodoform” ve anestezi sırasında solunum yollarının ifrazatlarını azaltmak ya da önlemek için kullanılan “atropin” ile cilt altındaki irin ve bezeleri cerrahi operasyona gerek kalmaksızın çıkarmak için kullanılan “iktamol” da Murahhaslık tarafından satın alınarak gönderilen ilaçlardan birkaçıydı[73].
Viyana’dan gönderilip Hilal-i Ahmer Ambar Memurları tarafından teslim alınan diğer tıbbi malzemeler arasında akciğer hastalıklarının tedavisinde kullanılmak üzere 50 şişe “diprofilin”, ağrı kesici ve ateş düşürücü olarak 200 şişe “aspirin”, 25 kg saf alkol, dezenfeksiyon amacıyla 200 kg “asitfenik (fenol)”, cilt tedavilerinde kullanılmak üzere 100 kg “gliserin (glycerin)” yer alıyordu[74]. Dizanteri hastaları için kullanılacak olan ve Sıhhiye-i Askeriye’nin talebi doğrultusunda temin edilen 2 sandık “dizanteri serumu[75]” ile sıtma hastalığının tedavisinde önemli bir yere sahip olan “kinin” ise (300 kg) Berlin (Georg Simon Şirketi)’den satın alınarak Balkan treniyle İstanbul’a gönderilmişti[76].
Savaş yıllarında gerek cephe hattında, gerekse cephe gerisinde salgın hastalıklar görülmüş ve bu hastalıklarla mücadelede sıhhiye teşkilatı büyük oranda başarılı çalışmalar yürütmüştü. Ancak salgınla mücadele esnasında donanım eksikliğine bağlı olarak kimi zaman zorluklar da yaşanmıştı. Cemiyet bu eksikliği dikkate alarak Viyana Murahhaslığından bakteriyoloji laboratuvarı için gerekli malzemelerin yanında çamaşır makinesi ve dezenfekte aleti gibi ihtiyaçların temin edilmesini istemiş, kısa sürede temin edilen bu malzemeler faturalarıyla birlikte Hilal-i Ahmer ambarlarına yollanmıştı[77].
Bunların yanında yaralı askerlerin tedavi ve bakımı esnasında kullanılacak olan sonda (239 adet)[78], drenaj[79], neşter (125 adet), ameliyat makası (51 adet), anatomik cımbız (81 adet), düğme keski/Knopfmeisel (81 adet), kelepçeli cerrahi makas (151 adet), kanca cımbız (81 adet) ile birer tane düz cerrahi makas, kemik kelepçesi (13 cm), pansuman makası[80] ve kasık bağı (600 adet[81]) gibi malzemeler de yine Viyana Murahhaslığı tarafından satın alınarak İstanbul’a sevk edilmişti. Viyana’da bulunan “Rauseher & Co.” adlı bir şirket ise Osmanlı cephelerindeki yaralı askerlerin tedavisinde kullanılmak üzere büyük miktarda pansuman malzemesini Hilal-i Ahmer’e bağışlamıştı[82].
19. yüzyılın son çeyreğinden itibaren silah teknolojisinde meydana gelen gelişmelerin etkisiyle mermi ve şarapnel parçaları askerlerin vücudunda ağır tahribata sebep oluyordu ve sağlık birimlerine ağır vaziyette gelen yaralı askerlere ilk müdahale büyük bir öneme sahipti. Bu şekilde gelen askerler genellikle röntgen cihazının bulunduğu hastanelere (Haydarpaşa, Gülhane ve Gümüşsuyu) sevk ediliyordu. Çanakkale Savaşları’nın yoğunlaştığı dönemde sağlık birimlerinde röntgen cihazına daha fazla ihtiyaç duyulduğu için Hilal-i Ahmer, Viyana’dan seyyar röntgen cihazları da sipariş etmişti. Dr. Hikmet Bey Alman şirketlerinden satın aldığı röntgen cihazlarını diğer sağlık malzemeleriyle birlikte İstanbul’a gönderdi[83]. Sahra Sıhhiye hizmetlerinde kullanılmak üzere hastane çadırları, ameliyatlar için gerekli olan cerrahi aletler, cepheye malzeme taşımak veya hastanelere yaralı asker nakletmek için kamyon ve yaz aylarının sıcak günlerinde kullanılmak üzere el vantilatörleri siparişi de Dr. Hikmet Bey’e bildirilmişti[84].
Cemiyet, sağlık malzemeleri dışında ülke içerisinde temin etmekte zorlandığı kumaş ve giyim eşyalarını da Avrupa’dan sipariş ediyordu. Aslında, Avusturya ve Alman Kızılhaç teşkilatlarının çağrısıyla Hilal-i Ahmer’e sağlık malzemelerinin yanında askerler için giyecek yardımı da yapılıyordu. İhtiyaçların bir kısmı bu şekilde karşılanıyordu. Örneğin Viyana’da Osmanlı ordusuna hediye toplamak için kurulan bir organizasyon (Lebensabgabesammlung für die Kaiserlich Ottomanischen Armeen) 1916 yılının başlarında triko, gömlek, don ve çoraptan oluşan 7 sandık dolusu (yaklaşık bin parçadan oluşuyordu) giysiyi İstanbul’a gönderilmek üzere “Schenker & Co. Şirketi”ne teslim etmişti. Gönderilen hediyeler arasında 5 sandık dolusu da gıda malzemesi bulunuyordu. Bütün bu hediyelerin değeri yaklaşık 15 bin krona ulaşmıştı[85]. İhtiyaç duyulan giysi ve diğer malzemelerin bir kısmı ise Dr. Hikmet Bey tarafından çeşitli şirketlerden satın alınıyordu. Örneğin sağlık birimlerinde kullanılmak üzere 800 adet terlik[86] ve yine yaralı askerlerin tedavilerinde kullanılacak olan Amerikan bezi gibi kumaşlar Murahhaslık tarafından temin edilip demiryoluyla İstanbul’a gönderiliyordu[87].
Savaş yıllarında temininde sıkıntı çekilen gıda ürünlerinin de Avrupa’dan sipariş edildiğini görüyoruz. Bunların başında şeker[88] ve pirinç gibi ürünler gelmekteydi. Bilindiği gibi Cemiyet, savaş yıllarında İstanbul başta olmak üzere pek çok bölgede yoksul halka ücretsiz yemek dağıtmak için çalışmalar yürütüyordu. Savaş nedeniyle tarımsal üretim azaldığı için gıda fiyatlarında büyük artışlar olmuş, özellikle büyük yerleşim yerlerinde ikamet eden fakir kesim bundan ziyadesiyle etkilenmişti. Cephelerde neredeyse 12 bin askere hizmet vermeye çalışan Cemiyet, cephe gerisindeki halkı da ayakta tutmak adına birçok noktada aşhane kurmuştu[89]. Bu yüzden sağlık malzemesinde olduğu gibi bazı gıda ürünlerinin temini de büyük öneme sahipti.
Hilal-i Ahmer’in bu tür çalışmalarını Batılı Kızılhaç teşkilatları yakından takip ediyor ve Cemiyetin sosyal refah (Sozialer Fürsorge) anlayışı içerisinde insanları doyurma gayretini takdirle karşılıyorlardı. Alman ve Avusturya Kızılhaçları da savaş şartlarında olumsuz etkilenen halka destek olmak amacıyla kendi ülkelerindeki büyük şehirlerde yemek dağıtımı yapıyordu[90]. Bu teşkilatlar, Hilal-i Ahmer’in yemek dağıtımıyla ilgili İstanbul’da yürüttüğü çalışmaları gazetelere taşıyarak halkı Cemiyete daha fazla yardım yapmaya teşvik ediyordu. Örneğin, Neue Freie Presse’nin haberine göre Avusturya Kızılhaçı, Hilal-i Ahmer’in sadece İstanbul’da kimi zaman 20 bine ulaşan insana öğle yemeği dağıtımı yaptığını ve Cemiyetin çalışmalarında görülen düzen ve disiplinin övgüye değer olduğunu; Hilal-i Ahmer’in, Kızılhaç/Kızılay toplulukları içerisinde maddi güç ve üye sayısı bakımından zayıf olmasına karşın Birinci Dünya Savaşı’nın zorluklarıyla baş etmede mükemmel denebilecek bir gayret sergilediğini ve bu gayretin de müttefiklere gurur ve sevinç, düşmanlara ise şaşkınlık yaşattığını belirtmişti[91].
SONUÇ
Savaşın yıkıcı etkisine karşın uluslararası Kızılay/Kızılhaç teşkilatlarının bu zor süreçte yaptıkları işbirliğinin bir örneğini de Birinci Dünya Savaşı yıllarında Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti ile Avusturya Kızılhaçı arasında görmekteyiz. Trablusgarp ve Balkan savaşlarında Kızılhaç teşkilatları tarafından Osmanlı cephelerine ulaştırılan ayni ve nakdî yardıma güvenen Osmanlı Hilal-i Ahmer’i Birinci Dünya Savaşı’nın ağır yükünü hafifletmek için özellikle Almanya ve Avusturya topraklarında yardım çalışması yürütme kararı almıştı. Osmanlı Devleti’nin Almanya ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun yanında savaşa girmesiyle birlikte Cemiyet, Viyana Sefiri Hüseyin Hilmi Paşa’nın da etkisiyle Dr. Hükmet Bey’i murahhas sıfatıyla Avusturya, Almanya, Macaristan ve Bosna’da toplanacak yardımlara nezaret etmesi için Viyana’ya göndermiştir. Hilal-i Ahmer Viyana Murahhaslığı, 1914 yılının sonlarından 1918 yılı ortalarına kadar yardım çalışması yürütmüş ve yaklaşık 3,5 milyon kron tutarında ayni ve nakdî yardım toplamaya muvaffak olmuştu. Aslında bu, Cemiyetin beklentisinin de üzerinde bir başarıydı ve bu başarıda, bir dönem Hilal-i Ahmer’in başkanlığını da yürüten Viyana Sefiri Hüseyin Hilmi Paşa ile Cemiyetin faklı birimlerinde uzun yıllar görev alan Dr. Hikmet Bey’in birlikte çalışmasının büyük katkısı olmuştur.
Avusturya’da teşkil edilen yardım komitelerine yönetici kesim tarafından sahip çıkılması sayesinde (benzer durum Almanya’da da vardı), Cemiyete karşı halkın güveni ve yardımı oldukça hızlı bir şekilde gelişmiş ve Hilal-i Ahmer ihtiyaç duyduğu nakdî desteği büyük oranda buradan karşıladığı gibi, temin etmekte zorlandığı pek çok sağlık malzemesini de Avrupa’dan sipariş edebilmişti. Cemiyet, Kızılhaç teşkilatlarının da yardımıyla, etkinliklerin (konser, tiyatro, rozet vs. satışı gibi) nasıl tertip edildiğini, halkın bu etkinliklere katılımının nasıl sağlandığını ve ülkedeki bütün kurum ve kuruluşları bu yardım seferberliğine dâhil etmenin usullerini Viyana, Köln, Stuttgart, Berlin ve Budapeşte gibi şehirlerde yürütülen çalışmalar esnasında tecrübe etmişti. Bu tecrübelerden belki de en önemlisi, ülkedeki gazeteler aracılığıyla halkın doğrudan bilgilendirilmesi ve her türlü yardım kampanyasının hızlı bir şekilde kamuoyuna duyurulması sayesinde çalışmaların hız kazanmasıydı. Avrupa’da Kızılhaç teşkilatları, yerel ve ulusal yayın yapan gazetelerin imkânlarını gayet iyi kullanabiliyordu. İstanbul ve Viyana gazetelerindeki yardım çalışmalarına dair duyurular kıyaslandığında bu fark bariz olarak görülmektedir.
Savaş yıllarında Cemiyetin gerek cephe hattında, gerekse cephe gerisinde ortaya koyduğu hizmetle ilgili bilgilerin Avusturya gazetelerinde yer alması, buradaki halkın Hilal-i Ahmer’e teveccühünü artırdığı gibi yardım kampanyalarına desteğini de büyük oranda etkilemişti. Bağış yapanlara dair ulusal gazetelerdeki bilgilere veya komitelerin tuttukları gelir kayıtlarına bakıldığında Avusturya’da her kesimden insanın Cemiyete yardım ettiği görülmektedir. Bu durum, Hilal-i Ahmer’in Viyana’da bir şube teşkili yönünde aldığı kararın isabetli ve yerinde olduğunu göstermektedir. Ayrıca Murahhaslık vasıtasıyla satın alınması düşünülen malzemelerin de büyük oranda temin edildiği dikkate alındığında Cemiyetin başarılı bir çalışma yürüttüğü söylenebilir.
Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti, 93 Harbi (1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı), Osmanlı-Yunan Savaşı (1987), Trablusgarp Savaşı (1911-12) ve Balkan Savaşları’nda (1912-13) hem cephede, hem de cephe gerisinde büyük hizmetler ifa etmişti. Birinci Dünya Savaşı ise Cemiyet için daha da önemli bir imtihan olmuştur. Devletin ve halkın zorlu bir süreçten geçtiği savaş yıllarında, elinde bir şeyler olanın hiç olmayanla paylaşması gerektiği anlayışını işlemeye çalışan Cemiyet için müttefik ülkelerden gelen her türlü yardımın büyük önemi vardı ve Cemiyet bu sayede cephede askerlerimizi, cephe gerisinde ise milletimizi ayakta tutmaya çalışmıştır.
EKLER
KAYNAKÇA
Akgün, Seçil K., Murat Uluğtekin, Yeni Belgelerin Işığında Hilal-i Ahmer’den Kızılay’a, Cilt I, Ankara 2020.
Altıntaş, Ahmet, “Birinci Dünya Savaşı’nda Hilâl-i Ahmer’in Macaristan’daki Faaliyetleri”, Tarihin Peşinde Uluslararası Tarih ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, S 16, 2016, s.1-16.
Amtsblatt der Stadt-Wien, 8 Aralık 1914, Nr. 99; 22 Aralık 1914, Nr. 103.
Archives de la Ville et de l’Eurométropole de Strasbourg (AVES)/Strazburg Belediye Arşivi, 502 FI 403.
Arıkan, İbrahim, Osmanlı Ordusunda Bir Nefer, Timaş Yayınları, İstanbul 2010.
Aydın, Mahir, “Hüseyin Hilmi Paşa”, TDV İslam Ansiklopedisi, 18. Cilt, İstanbul 1998, s.550-551.
Beiträge zur Kriegsheilkunde, Aus den Hilfsunternehmung der Deutschen Vereine vom Roten Kreuz Während des İtalienisch-Türkischen Feldzuges 1912 und des Balkankriegs 1912-13, Hrsg: Central-Komitee der Deutschen Vereine vom Roten Kreuz, Springer Verlag, Berlin 1914.
Berghahn, Volker, Der Erste Weltkrieg, Verlag C.H. Beck, München 2003.
Bihl, Wolfdieter, Der Erste Weltkrieg 1914-1918, Chronik-Daten-Fakten, Böhlau Verlag, Wien 2010.
Bundesarchiv (BArch)/Alman Federal Arşivi, Gouvernements, Festungen und Kommandanturen der Preußischen Armee, PH 23/104, 1915-1916.
Çapa, Mesut, Kızılay (Hilâl-i Ahmer) Cemiyeti (1914-1925), Türk Kızılay Derneği Yayınları, Ankara 2010.
Çolak, Mustafa, “Çanakkale Savaşı’nda Yalnız Bırakılan Bir Müttefik: Almanya’nın Osmanlı İmparatorluğu’na Yardım Çabaları”, Türkler, 13. Cilt, Ed. H. Celal Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s.377-383.
Dağlar, Oya, “Birinci Dünya Savaşında Osmanlı Ordularının Galiçya Cephesi’ne Gönderilmesi ve Cephe Gerisinde Yaşananlar”, Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları, S 10, 2006, s.45-76.
Der Morgen, 4 Aralık 1916, Nr. 49.
Frauenverein vom Ottomanischen Roten Halbmond in Wien, Bericht des unter dem Allerhöchsten Protektorate Seiner Majestät des Sultan stehenden Frauenvereins vom Ottomanischen Roten Halbmond in Wien, für die Zeit vom 20. November 1916 bis 31. Dezember 1917, Im Selbstverlag, Wien 1918.
Fremdenblatt (Morgen Ausgabe), 4 Ocak 1916, Nr. 4; 8 Ocak 1916, Nr. 8; 9 Ocak 1915, Nr. 9; 30 Ocak 1915, Nr. 30; 12 Şubat 1915, Nr. 43.
Fremdenblatt (Morgenblatt), 13 Aralık 1914, Nr. 344; 20 Aralık 1914, Nr. 351.
Fremdenblatt, 13 Aralık 1914, Nr. 103.
http://data.onb.ac.at/rec/baa20346731, Erişim Tarihi: 25.04.2023.
https://blogneu.roteskreuz.at/sociologist/2009/11/27/die-geschichte-desroten-kreuzes-in-niederosterreich/, Erişim Tarihi: 25.04.2023.
https://www.acsearch.info/search.html?id=2515542, Erişim Tarihi: 25.04.2023.
İkdam, 6 Mart 1915, Nr. 6481.
Kızılay Arşivi (KA): 18/141; 19/172; 38/31; 40/6; 137/7; 146/5; 154/18; 166/3; 168/46; 168/174; 175/3; 175/14; 175/19; 179/21; 186/40; 203/2; 203/5; 203/6; 203/24; 203/25; 203/28; 203/31; 204/40; 204/92; 220/260; 273/10; 299/63; 314/86; 314/166; 398/115; 398/151; 398/132; 398/171; 553/1; 578/68; 590/125; 590/136; 599/194; 645/23; 645/77; 887/1.
Kızılay Arşivi Belgelerinde Birinci Dünya Savaşı, Haz. Recep Karacakaya vd., Türk Kızılayı Yay., İstanbul 2018.
McClary, Susan, Georges Bizet Carmen, Cambridge University Press, Cambridge 1992.
Namal, Yücel, “According to the Turkish Archive Resources: Helps of Hungarians to the Ottoman Red Crescent Association During the First World War”, Közép-Európai Közlemények, C 7, S 1, 2014, s.126-135.
Neue Freie Presse (Abendblatt), 26 Kasım 1914, Nr. 18053.
Neue Freie Presse, 7 Şubat 1915, Nr. 13125; 21 Nisan 1915, Nr. 18197; 5 Nisan 1917, Nr. 18901; 8 Nisan 1917, Nr. 18904.
Neues Wiener Tagblatt, 24 Kasım 1914, Nr. 325; 8 Aralık 1914, Nr. 339; 24 Ocak 1915, Nr. 24; 28 Ocak 1915, Nr. 28; 1 Şubat 1915, Nr. 32; 2 Şubat 1915, Nr. 33; 20 Mart 1915, Nr. 79; 20 Nisan 1915, Nr. 109; 26 Nisan 1915, Nr. 115; 17 Haziran 1915, Nr. 166; 3 Ocak 1916, Nr. 3; 16 Ocak 1916, Nr. 16; 27 Mayıs 1916, Nr. 146.
Orkun, Aktuna, Das Osmanische Reich und der Erste Weltkrieg, Grin Verlag, Norderstedt (Germany) 2009.
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Hilal-i Ahmer İcraat Raporları 1914-1928, Yay. Haz. Murat Uluğtekin, M. Gül Uluğtekin, Türk Kızılayı Yayınları, Ankara 2013.
Pester Lloyd, 26 Nisan 1917, Nr. 109.
Reichspost, 4 Aralık 1914, Nr. 578; 12 Aralık 1914, Nr. 592; 23 Şubat 1917, Nr. 89.
Riesenberg, Dieter, Das Deutsche Rote Kreuz, Eine Geschichte 1864-1990, Ferdinand Schöning Verlag, München 2002.
Servet-i Fünun, 12 Kasım 1915, Nr. 1275.
Strachan, Hew, Financing The First World War, Oxford University Press, Oxford-New York 2004.
Şahin, Feyza Kurnaz, “Birinci Dünya Savaşı’nda Galiçya Cephesi’nde Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin Sıhhi Hizmetleri”, Balkan Tarihi, Cilt I, Ed. Zafer Gölen, Abidin Temizer, 2016, s.475-494.
Şimşek, Muttalip, “Hilal-i Ahmer Cemiyeti Viyana Hanımlar Merkezi ve Faaliyetleri”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C 38, S 106, Kasım 2022, s.391-430.
Tasvir-i Efkâr, 8 Aralık 1914, Nr. 1283; 9 Aralık 1914, Nr. 1284; 10 Aralık 1914, Nr. 1285; 11 Aralık 1914, Nr. 1286.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi (BOA), Bâb-ı Ali Evrak Odası (BEO), 4403/330153; 4586/343896.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi (BOA), İrade Dosya Usulü (İ.DUİT), 3/98; 67/2; 73/36; 73/68; 73/81.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi (BOA), İrade Taltifat (İ...TAL), 503/59.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi (BOA), Hariciye Nezareti İdare (HR.İD), 83/79.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi (BOA), Hariciye Nezareti Paris Sefareti (HR.SFR.4..), 642/79.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi (BOA), Hariciye Nezareti Siyasi Kısım Evrakı (HR.SYS), 2171/4; 2173/4; 2173/5; 2174/3; 2417/6; 2417/9; 2417/21.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi (BOA), Mâbeyn-i Hümayun İradeleri (MB.İ..), 183/41.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi (BOA), Meclis-i Vükelâ Mazbataları (MV), 199/80; 246/120; 257/121; 258/12; 259/25; 275/95.
van Os, Nicolina A.N.M., Feminizm, Philanthropy and Patriotizm: Female Associational Life in the Ottoman Empire, CPI Koninklijke Wöhrmann, Zutphen (Holland) 2013.