GİRİŞ
Osmanlı Devleti, savaşlarda yaralanan veya hasta olan askerlerin masuniyeti anlayışını getiren ve bunların tedavilerini sağlamayı hedefleyen 1864 tarihli Cenevre Sözleşmesi’ni 5 Temmuz 1865’te imzalayarak Cenevre Komisyonuna dâhil olmuştu. 1868 yılında Dr. Abdullah Bey’in girişimi, Tıbbiye Nazırı Marko Paşa ve Dr. Kırımlı Aziz Bey’in katılımıyla 66 üyeden oluşan “Mecrûhîn ve Marda-yı Askeriyeye İmdat ve Muâvenet Cemiyeti”nin kurulmasıyla[1] da Cenevre Sözleşmesi ülkede tatbik edilmeye çalışılmış, ancak bu süreçte etkin bir çalışma yürütülememişti. Sultan II. Abdülhamid’in tahta çıkışının ardından “Hilal-i Ahmer Cemiyeti” adını alarak 14 Nisan 1877’de resmen kurulan cemiyet, ilk aktif faaliyetini 93 Harbi’nde (1877-78 Osmanlı Rus Savaşı) hem cephe hattında hem de cephe gerisinde yürütmüş ve 28 ayrı noktada açtığı hastaneler vasıtasıyla 46 bine yakın yaralıyı tedavi etmişti. İlk ciddi imtihanını başarıyla veren cemiyet yaklaşık 20 yıl pasif hâlde kaldıktan sonra 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı’nda yeniden cepheye koşmuş ve gemiler kiralayarak yaralı askerleri İstanbul’a taşımıştır. Savaşın sona ermesiyle birlikte cemiyet komitesi tekrar dağılmış ve faaliyetlerine bir süre daha ara vermişti[2].
II. Meşrutiyet Dönemi’nde cemiyetin tekrar ihya edilmesi Sultan Reşad’ın himayesi ve Veliaht Yusuf İzzettin Efendi’nin fahri başkanlığı neticesinde 20 Nisan 1911 tarihinde Umumi Meclisin toplanması ile mümkün olmuştu[3]. Hilal-i Ahmer daha yapılanma çalışmalarını tamamlayamadan Trablusgarp Savaşı’nda oldukça yoğun ve başarılı bir çalışma yürütmüş[4], ancak buradaki yaralar sarılamadan Balkan Savaşı patlak vermişti. Nihayetinde cemiyet, Balkan Savaşları’nda hasta ve yaralı askerler ile göçmenlere yaptığı yardımlar sayesinde savaşın olumsuz etkilerini hafifletmeye çalışmıştı[5].
Birinci Dünya Savaşı, Hilal-i Ahmer Cemiyeti için gerçek anlamda hem farklı cephelerde hizmet etmek hem de başta İstanbul olmak üzere belirli merkezlerde toplanan yardıma muhtaç insanların bakımını sağlamak adına büyük bir imtihan olmuştur. Bu süreçte Osmanlı ordusu cephede nasıl “yedi düvele” karşı büyük mücadele vermişse Hilal-i Ahmer Cemiyeti de cephe gerisinde ve memleketin dört bir tarafında aynı fedakârlıkla hem askerleri hem de halkı ayakta tutmaya çalışmıştır[6] .
Savaş yıllarının bu sıkıntılı sürecinde Türk kadını da aktif rol almıştır. Nitekim Hilal-i Ahmer çatısı altında kadınların hizmet etmesi cemiyetin pek çok alanda daha başarılı çalışma yürütmesine de olanak sağlamıştır. Batılı Kızılhaç teşkilatlarında kadınların çalışmalara dâhil olması[7] Hilal-i Ahmer’e göre biraz daha erken tarihlerde görülmüş olsa da II. Meşrutiyet’in ilk yıllarından itibaren memleketteki kadınların da sosyal sorumluluk çalışmalarında[8] yer almaya başladığı bilinmektedir. Cemiyetin 1911 yılında yeniden teşkilinden evvel Feride b. Yaver önderliğinde İstanbul’da birkaç yardımsever kadın Hilal-i Ahmer adını kullanarak bağış toplama çalışması yürütmüş, 1909-1911 yılları arasında Hariciye Nazırlığı yapan M. Rıfat Paşa’nın eşi ise “Hilal-i Ahmer Encümen-i Nisvanı (Kadınlar Heyeti)” adıyla bir heyet kurarak cemiyetin yeniden faaliyete geçmesi adına bir fon oluşturmuştur. Nitekim bu amaçla yapılan ürün satışı neticesinde yaklaşık 3.500 lira gelir elde edilmişti ki bu para cemiyetin ilk sermayesini oluşturacaktı[9].
Aslında bu yapı, Hilal-i Ahmer Hanımlar Merkezi Heyetinin ilk nüvesini oluşturuyordu ve Encümen-i Nisvan bir süre sonra Hilal-i Ahmer Osmanlı Kadınları Heyeti adını almıştı. Heyetin başkanlığını yine Rıfat Paşa’nın eşi sürdürüyor, Mithat Paşa’nın eşi Fahriye Hanım merkezin fahri başkanlığını, İsmail Hakkı Paşa’nın eşi de başkan vekilliğini yürütüyordu. Nihayet 21 Nisan 1911 tarihinde yapılan Birinci Genel Kurul toplantısından sonra İstanbul’un önde gelen ailelerinden yaklaşık 100 kadının yeni oluşuma kurucu üye olarak kaydedilmesiyle Hanımlar Merkezi Heyetinin kurulması çalışmalarına hız verildi. Bu son toplantıyla Kadınlar Heyetinin başkanlığına Mahmut Muhtar Paşa’nın eşi Prenses Nimet Hanım seçilmiş, Başkadınefendi Kâm-res Hanım’ın fahri başkanlığında 30 kadının genel kurul üyesi seçilmesiyle Hanımlar Merkezi Heyetinin alt yapısı oluşturulmuş[10] ve nihayet 20 Mart 1912 tarihinde Hilal-i Ahmer Hanımlar Merkezi Heyetinin kurulmasıyla da yaklaşık bir yıldır sürdürülen çalışmalar başarılı bir şekilde tamamlanmıştır[11].
Kuruluşundan iki yıl sonra Merkez Heyeti şubeleşmeye karar verdi ve memleketin farklı bölgelerinde bunu gerçekleştirmek adına büyük bir seferberlik başlattı. Başta İstanbul olmak üzere Konya, Kastamonu ve İzmir gibi önemli merkezlerde şubeler açıldı. Bu yerel şubelerin tesisinde Kastamonu Şubesinin kurucusu Vali Galip Bey’in eşi Makbule Hanım örneğinde olduğu gibi bölgedeki üst düzey idarecilerin etkin rol oynaması düşünülmüştü. Bu yolla şubelerden beklenen faydanın kısa zamanda elde edilmesine olanak sağlanarak şubeler birbiri ardına yardım toplama faaliyetine geçmeye başladı[12]. Öte yandan kadınların bu şekilde cemiyet çalışmalarına aktif katılımı, cephelerde ihtiyaç duyulan hemşirelik/hasta bakıcılık taleplerinin karşılanması, ordunun her türlü giyim ihtiyacının (çorap, eldiven, iç çamaşırı gibi) giderilmesi ve gelir elde etmek için dikilen/örülen hediyelik eşyaların veya üretilen rozetlerin çarşıda/pazarda satışıyla[13] cemiyete nakdî destek temini gibi pek çok alanda fayda sağlamıştı[14].
Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte Hilal-i Ahmer Hanımlar Merkezi Heyeti, savaşın ağır yükünü hafifletmek ve daha fazla yardım toplamak amacıyla ülke dışında da şubeler açmaya başlayacaktır. Burada değerlendirilen Viyana Hanımlar Merkezi de işte bu amaçlarla kurulmuş ve gerek Galiçya Cephesi’nde yaralanan Osmanlı askerlerine gerekse İstanbul’daki cemiyetin umumi merkezine sağladığı faydalar açısından önemli hizmetler ifa etmiştir. Bu çalışmada arşiv kaynakları ile dönemin Osmanlı ve Avusturya basınında yer alan bilgiler ışığında Viyana Hanımlar Merkezinin kuruluşu ve faaliyete başlaması, toplanan bağışlar/yardımlar ve Galiçya Cephesi’nde yaralanıp Avusturya ve Macaristan’daki hastanelerde tedavi gören Osmanlı askerlerine yaptığı yardımlar değerlendirilmiştir.
I. Hilal-i Ahmer Cemiyeti Hanımlar Merkezi Viyana Şubesinin Kuruluşu
Osmanlı Devleti’nin 2 Ağustos 1914 tarihinde Almanya ile gizli bir ittifak antlaşması imzalaması üzerine Hilal-i Ahmer Cemiyeti hem cephede hem de cephe gerisinde yürüteceği çalışmalar için gerekli olan kaynağı sağlamak amacıyla Almanya ve Avusturya’nın bazı şehirlerinde şube açmaya karar verdi. Bunun için 1914 yılının sonlarına doğru Dr. Hikmet Bey’i Viyana’ya gönderdi. Hikmet Bey, Hilal-i Ahmer Viyana Murahhası unvanıyla Avusturya, Macaristan ve Almanya’da yürütülecek çalışmaları takip edecekti. Böyle bir şubenin teşkiliyle cemiyet, müttefik ülkelerin büyük şehirlerinde tertip edilecek etkinlikler ile yine üzerinde cemiyetin işaretinin yer aldığı rozet, cüzdan, çanta, portre vb. eşyaların satışından elde edilecek gelirin düzenli bir şekilde toplanmasını sağlamayı hedeflemişti. Murahhaslık, toplanan paraların bir kısmıyla savaş yıllarında ülkede ihtiyaç duyulan cerrahi aletler ve ilaç gibi sağlık malzemeleri, sahra hastaneleri için çadırlar, gıda ürünleri, giyecek, hasta ve malzeme nakli için kullanılacak ulaşım araçları temin ederek İstanbul’a gönderecek, geri kalan kısmını ise cemiyet merkezine yollayacaktı[15].
Birinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar cemiyetin Viyana’da başarılı bir faaliyet yürütmesinde Osmanlı Devleti’nin Viyana Sefiri Hüseyin Hilmi Paşa’nın[16] da büyük katkısı olmuştu. H. Hilmi Paşa, daha evvel Hilal-i Ahmer Cemiyetinin başkanlığını yaptığından cemiyete yardım toplamanın önemini takdir ettiği için Dr. Hikmet Bey’in Viyana’ya gelmesiyle birlikte cemiyetin her türlü etkinliğine aktif olarak katılıyordu. Dolayısıyla Viyana Sefaretinin desteği sayesinde cemiyet, memleket dâhilinde temin etmekte zorlandığı ilaçlar (kloroform, iyodoform, atropin, iktamol, diprofilin, aspirin, gliserin ve kinin gibi), cerrahi aletler, gıda ürünleri, çadır ve ulaşım araçları gibi malzemeleri satın alarak demiryoluyla İstanbul’a gönderiyordu[17].
Viyana’da Hilal-i Ahmer yararına yapılan yardım çalışmalarının en önemli kısmını bu amaçla kurulan yardım komiteleri oluşturuyordu. Bu komiteler, Almanya’da olduğu gibi genellikle Avusturya hanedanına mensup prens, prenses, yönetici veya yönetici eşlerinin himayesi altında kuruluyor ve bu organizasyonlara ülkenin her kesiminden varlıklı üyeler büyük destek oluyordu. Bu komiteler tarafından toplanan yardımlar Viyana Murahhaslığına ulaştırılıyordu[18]. Cemiyete Viyana’da yardım toplayan bir diğer dernek de “Hilal-i Ahmer Hanımlar Merkezi” idi. Hilal-i Ahmer Cemiyeti Hanımlar Merkezi Heyetinin[19] yurt dışındaki ilk temsilciliklerinden biri olan Hanımlar Merkezinin kuruluşunda Dr. Besim Ömer’in Viyana’da verdiği konferansın büyük etkisi olmuştu. Hanımlar Merkezinin Viyana’da faaliyete başlaması Galiçya Cephesi’nde mücadelenin devam ettiği günlere rastlamaktadır. Avusturya hastanelerinde tedavi gören yaralı ve hasta Türk askerlerine yardım çağrısının öncüsü olan Viyana Hanımlar Merkezi, Viyana Sefiri Hüseyin Hilmi Paşa’nın eşi Fatma Zehra Hanım’ın girişimleri sayesinde 25 Kasım 1916 tarihinde kuruldu[20].
Viyana Hanımlar Merkezi ilk toplantısında yönetim kurulu üyelerini belirlemiş ve basın aracılığıyla bu üyelerini kamuoyuna takdim ederek şehrin merkezinde kiralanan bir büroda[21] çalışmalara başlamıştı. Buna göre Viyana Hanımlar Merkezinin Başkanı Fatma Zehra Hanım, Başkan Yardımcısı ise Viyana Osmanlı Konsolosu Richard Blacque’ın eşi Josephine Hanım olmuştu. Dr. Hikmet Bey’in eşi Vildan Hanım muhasebe işlerine bakacak, Viyana Başkonsolosu Hüsnü Bey’in eşi Adile Hanım ile Muhib Paşa’nın büyük kızı Vecihe Hanım ise kâtip olarak hizmet edecekti. Ayrıca Heyet-i Merkeziye Nizamnamesi uyarınca Hanımlar Merkezinin açılabilmesi için 12 azanın desteği ve katılımı da gerekiyordu ki ilk toplantıda bu azalar da belirlenmişti. Buna göre Viyana Hanımlar Merkezinin azaları şunlardı: Hüseyin Hilmi Paşa’nın eşi Fatma Zehra Hanım, Konsolos R. Blacque’ın eşi Josephine Hanım, Dr. Hikmet Bey’in eşi Vildan Hanım, Başkonsolos Hüsnü Bey’in eşi Adile Hanım, Şakir Cemal Bey’in eşi (isim verilmemiş), Muhib Paşa’nın eşi Refia Hanım, Muhib Paşa’nın kızı Vecihe Hanım, Osman Nizami Paşa’nın eşi (isim verilmemiş), Mösyö Kopasis’in eşi Helene Hanım, Davud Efendi’nin eşi Sara Hanım, Mösyö Friedrich’in eşi Pauline Hanım ve Esad Bey’in eşi Nazlı Hanım[22].
Yönetim Kurulu ilk toplantısında yürütülecek çalışmaların daha iyi kontrol edilebilmesi amacıyla önceleri her cumartesi, daha sonra ise her cuma öğleden sonra olmak üzere haftalık düzenli toplantı yapma kararı aldı. Viyana ve çevresinden toplanacak yardımlar için Wiener Bankverein ve Postsparkasse adlı bankalarda birer bağış hesabı açıldı. Hanımlar Merkezinin çalışmalarına başta Viyana Sefiri H. Hilmi Paşa olmak üzere, Sefaret Müsteşarı R. Blacque ve Dr. Hikmet Bey destek olmaya çalışıyordu[23].
Hanımlar Merkezinin Viyana ve çevresinde başarılı bir çalışma yürütebilmesi için her şeyden önce iyi bir tanıtıma ihtiyacı vardı ve bu hususta Avusturya Kızılhaçı’nın önemli desteği olmuştu. Örneğin, Avusturya Kızılhaçı tarafından 8 Nisan 1917 tarihli Neue Freie Presse gazetesine verilen yardım çağrısında, yaralı ve hasta Türk askerlerine yardım etmenin “Bir vatanseverlik vazifesi olduğu”, Viyana’daki Türk hanımlarından gelen yardım talebinin “Viyana halkından mutlaka karşılık bulması gerektiği” gibi halkı nakdî ve ayni yardıma teşvik eden ifadeler kullanılmıştı[24]. Yine aynı gazetede “Viyanalı Kadınlara” başlıklı bir çağrıda şu ifadelere yer verilmişti:
“Hanımlar Merkezi, Sultan’ın himayesi ve teveccühüyle Osmanlı Hilali Ahmer Cemiyeti Kadınlar Merkezi Heyetinin bir şubesi olarak Viyana’da kurulmuştur. Avusturya’da ve özellikle Viyana’da Osmanlı’ya duyulan sempatiye bağlı olarak kurulan bu şube ile Türk kadınları tıpkı Avusturyalı ve Alman kız kardeşleri gibi savaş yıllarında bütün enerjilerini yardım çalışmalarına hasredeceklerdir. Viyana’daki Osmanlı Hilal-i Ahmer Hanımlar Merkezi, Avusturya ve kadınlarını Doğu’ya bağlayan ilk dostluk yapılarından birini oluşturacaktır. Sıkıntılı bir dönemde kurulan bu dernek vasıtasıyla Viyanalı kadınların İstanbul’daki kadınlara destek olması ayrı bir önem arz etmektedir. Bu nedenle herkesi, başta cömert ve yardımsever Viyanalı kadınları, planlarımızı desteklemeye ve barış zamanı için Avusturya ve Osmanlı arasındaki bağı derinleştirmeye davet ediyoruz[25].”
Neue Freie Presse gazetesinin 5 Nisan 1917 tarihli bir diğer ilanında ise Hilali Ahmer Cemiyetinin Avrupa’daki Kızılhaç savaş yardım bürolarının yaptığı gibi sosyal yardım anlayışı ile hareket ettiği, Kızılay/Kızılhaç toplulukları içerisinde önemli bir yere sahip olduğu ve savaşlarda kazandığı tecrübe sayesinde Birinci Dünya Savaşı’nın zorluklarıyla mücadele etmek için büyük başarılar elde ettiği bilgisine yer verilerek Viyana halkından cemiyete yardım etmesi istenmişti[26]. Aynı şekilde Neues Wiener Tagblatt, Fremden-Blatt ve Reichspost gibi Avusturya’nın önde gelen diğer gazetelerinde de Hanımlar Merkezi için yapılan yardım çağrılarına rastlamak mümkündü[27]. Sadece Avusturya’daki gazetelerde değil Almanya ve Macaristan’da yayınlanan gazetelerde de Hanımlar Merkezi için yardım çağrısı yapılacak ve bu sayede binlerce kron bağış toplanacaktı[28].
Hanımlar Merkezinin kuruluşu ve yardım talebinin ulusal gazetelerde yer alması aslında hem cemiyetin hem de Hanımlar Merkezinin etkili bir çalışma yürüttüğünü göstermektedir. Üstelik Hanımlar Merkezinin zaten ülkeleri de savaş hâlinde olan ve kendi askerlerinin ihtiyaçları için hummalı bir çalışma yürüten onlarca Alman ve Avusturyalı Kızılhaç derneklerinin arasında faaliyette bulunabilmesi oldukça önemlidir. Başta Fatma Zehra Hanım olmak üzere diğer üyelerin de gayretleriyle Hanımlar Merkezi, Viyanalı kadınlarla işbirliği içerisinde beklenenin de üzerinde yardım toplayacaktır.
II. Viyana Hanımlar Merkezinin Topladığı Bağışlar ve Yaptığı Harcamalar
Hilal-i Ahmer Viyana Murahhaslığı savaş süresince Avusturya, Macaristan, Almanya ve Bosna’da yürüttüğü çalışmalarda yaklaşık 3,5 milyon kron bağış toplamayı başarmıştı. Viyana Hanımlar Merkezi ise 140 bin kronun üzerinde bağış toplayarak cemiyete destek olmaya çalıştığı gibi Galiçya Cephesi’nde yaralanan Türk askerlerinin ihtiyaçlarını gidermeye de gayret etmişti. Yukarıda belirtildiği gibi yönetim kurulu, bağışların daha rahat toplanması ve takibi için Wiener Bankverein ve Postsparkasse adlı bankalarda hesap açtırmak suretiyle, ülkenin dört bir yanından nakdî bağış yapmak isteyenlere bu bankalara ait şubelerden para gönderme kolaylığı sağlamıştı. Viyana Murahhaslığının himayesi altında faaliyet yürüten Hanımlar Merkezinin tutmuş olduğu kayıtlara bakıldığında cemiyete Avusturya’nın her kesiminden bağış yapıldığı görülmektedir[29].
Bunlar içerisinde Galiçya Cephesi’nde yaralanan ve tedavi altına alınan Türk askerlerine yardım etmek amacıyla kurulan “Osmanlı Askerleri için Hediye Toplama Derneği[30]” 16.219 kronluk bağışıyla (toplam bağışın yaklaşık %12’si) Hanımlar Merkezinin önde gelen destekçileri arasında yer almıştı. Derneğin başkanlığını Dr. Marcel Halfon yapıyordu ve kendisi Hanımlar Merkezinin yürüttüğü faaliyetlere de çoğu zaman destek oluyordu. Hanımlar Merkezinin yönetiminde yer alan Josephine Hanım, 4 Mart 1916 tarihinde Hilal-i Ahmer Merkez-i Umumisine gönderdiği mektupta Dr. M. Halfon tarafından kendilerine teslim edilen 12 sandık dolusu malzemenin (bin parçadan oluşan triko, gömlek, don ve çorap ile gıda ürünleri) İstanbul’a gönderilmek üzere Schenker Demiryolu Şirketine teslim edildiğini ve bunların değerinin yaklaşık 15 bin kron olduğunu ifade etmişti[31]. Dolayısıyla bu dernek tarafından cemiyete yapılan yardımın büyük bir kısmını ayni bağışlar oluşturuyordu.
Avusturya’nın farklı bölgelerinde yer alan şeker, vagon, silah, lokomotif, demir, çelik, kâğıt, makine, metalürji, kömür ve bandaj fabrikaları ile Daimler-Motor, Skoda ve Siemens gibi Avrupa’nın önde gelen şirketlerinin 26.150 kronluk bağışı (yaklaşık %19) Hanımlar Merkezi için önemli bir destek olmuştu. Avusturya ve Macaristan’da yer alan ulusal bankaların ve kredi kuruluşlarının (Wiener Bankverein, Unionbank, Österreichische Länderbank, Öst.-Ungar Bank, Anglo-Öst. Bank) yaptığı 13.010 kronluk bağışı (yaklaşık %9) da burada zikretmek gerekir. Bunun yanı sıra Hilal-i Ahmer Cemiyetinin Avusturya, Macaristan ve Almanya topraklarında yürüttüğü faaliyetlere en büyük desteği veren Kızılhaç[32] topluluğunun sağladığı maddi destek de önemli bir yer tutuyordu. Hanımlar Merkezinin gelir listesine[33] bakıldığında cemiyete Avusturya halkının da büyük destek sağladığı görülmektedir. Örneğin Avusturya Yahudi topluluğu bireysel ve kurumsal anlamda cemiyetin önde gelen destekçileri arasında yer alıyordu[34]. Bu katkıda özellikle Viyana, Peşte ve Berlin’de Hilal-i Ahmer’in yürüttüğü yardım çalışmalarının desteklenmesine dair İstanbul’daki Hahambaşılık tarafından Avrupa’da yaşayan Yahudi topluluğuna[35] yapılan çağrının önemli bir etkisi olmuştur[36].
Bu yardım faaliyetlerinin denetimi hususunda İstanbul ve Viyana Murahhaslığı koordineli bir şekilde çalışıyordu. Viyana Murahhaslığı ve hususiyle de Hanımlar Merkezi belirli aralıklarla yürütülen faaliyetler ve toplanan paraların kaydıyla ilgili teftiş için Viyana Sefaretinden veya İstanbul’dan (Hilal-i Ahmer Merkez-i Umumisi) gelen görevlilere daima yardımcı olmuş ve başından beri şeffaf çalışma anlayışını esas almıştı. Örneğin Viyana Murahhaslığının bütçesi, gelir-gider defterleri ve özellikle 1918 yılı başına kadar yaptığı 800.000 kron gibi oldukça yüksek miktardaki harcamaları, satın alınıp İstanbul’a gönderilen eşyaların ambara giriş makbuzlarıyla Avrupalı şirketlerden alınan tasdikli senet ve faturalar karşılaştırılarak teftiş edilmişti[37].
Nitekim Hanımlar Merkezi de 16 Kasım 1917 tarihinde Hilal-i Ahmer Cemiyetinin derneklerle ilgilenen birimin sorumlusu Bedri Bey tarafından teftiş edilmiş, toplanan yardımlar ve yapılan harcamalara dair kendisine bilgi verilmişti. Buna göre Hanımlar Merkezinin geliri, üyelerin aylık düzenli para bağışı (aylık 10 kron), üye olmayanların yaptığı nakdî ve ayni bağışlar, devlet adamlarından gelen bağışlar ve hediyeler ile derneğin bankadaki varlıklarından elde edilen faiz geliri[38] olmak üzere dört farklı kalemden oluşuyordu. Bütün bu gelirler neticesinde Viyana Hanımlar Merkezi kurulduğu 25 Kasım 1916 tarihinden 1 Ocak 1918’e kadar 141.231,20 kron tutarında bir bağış elde etmişti. Bunun 139.699,39 kronu Viyana’nın önde gelen şirketleri ile üyelerin yaptığı bağışlardan[39], 1.531,81 kronu ise toplanan bağışların banka hesaplarında tutulmasıyla elde edilen faiz gelirinden sağlanmıştı. Bunların dışında Viyana hükûmeti tarafından verilen devlet desteği ve üst düzey yöneticilerden gelen hediyeler de listede yer almamasına rağmen Hanımlar Merkezinin gelirleri arasında yer almaktaydı[40].
Merkezin gelirleri yanında giderleri de önemli bir yekûn teşkil ediyordu ve bunların başında derneğin çalışmaları için yapılan harcamalar (gazetelere reklam/ilan verilmesi[41], baskı/matbaa gideri, posta gideri, ambar kirası, İstanbul’daki sergi için yapılan mozaik resimler vs.) geliyordu. Ayrıca Avusturya hastanelerinde tedavi gören Türk askerlerinin ihtiyaçları ile toplanan paraların bankalar vasıtasıyla İstanbul’a havalesi[42] için ödenen ücret de giderler arasında yer alıyordu[43].
Bilindiği gibi Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti tarafından 1917 yılında İstanbul’da bir sergi tertip edilmişti. Bu sergiye Viyana Hanımlar Merkezi de iştirak etmiş ve tanıtım amacıyla hazırlanan mozaik resimler için bazı harcamalar yapmıştı. Burada yapılan tanıtım sayesinde Harbiye Nazırı Enver Paşa ve Sıhhiye Dairesi Reisi Süleyman Numan Paşa’nın dikkatini çekmeyi başaran Hanımlar Merkezi, ilerleyen günlerde Enver Paşa’nın Viyana’yı ziyareti esnasında kendisini çalışma bürolarında misafir etmişti[44]. Viyana Hanımlar Merkezini ziyareti esnasında Enver Paşa’ya Hilal-i Ahmer yönetiminden Dr. Akil Muhtar Bey, Avusturya Dışişleri Bakanlığından Freiherrn Mittag von Lenkheym, Viyana Murahhası Dr. Hikmet Bey, Viyana Başkonsolosu Hüsnü Bey eşlik etmişti. Burada Enver Paşa’ya çay ikram edilmiş ve kendisine faaliyetler ile toplanan paralar hakkında bilgi verilmişti. Enver Paşa’nın ziyareti, Viyana’daki çalışmalarıyla Osmanlı’yı mükemmel bir şekilde temsil eden hanımlara olağanüstü başarı ödülü takdim etmesi ve buradaki hatıra defterini imzalamasıyla sona ermişti[45].
Görüldüğü gibi, Hanımlar Merkezi düzenli bir çalışma sistemi kurmak ve farklı etkinlikler tertip etmek suretiyle Avrupa’da geniş bir kesimin desteğini sağlamayı başarmıştır. Bağış listesi incelendiğinde bu durum açık bir şekilde görülmektedir. Ayrıca çalışmalarıyla önde gelen yöneticilerin dikkatini çekmeyi başaran Hanımlar Merkezi, gelir-gider kaydını şeffaf bir şekilde tutmak ve toplanan ayni ve nakdî yardımları İstanbul’a göndermek suretiyle de cemiyet yönetiminin takdirini kazanmıştı.
III. Galiçya Cephesi’nde Yaralanan Türk Askerlerine Yardım
Viyana Hanımlar Merkezinin hizmetlerinden birisi de Galiçya Cephesi’nde yaralanan Türk askerlerine yaptığı yardımlardı. Galiçya[46] Cephesi, Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’nda müttefiki Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’na yardım etmek için mücadele ettiği Avrupa cephelerinden biridir. Bilindiği gibi savaş başladıktan sonra Rusya batıya doğru ilerlemek ve Polonya’daki topraklarını genişletmek amacıyla Galiçya’yı işgal etme çabasına girişince Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, müttefiki Almanya ile birlikte Doğu Cephesi olarak da adlandırılan Galiçya Cephesi’ni (Ağustos 1914’te) açmak zorunda kaldı. Henüz yığınaklarını tamamlayamadan Rusya’nın saldırısına uğrayan Avusturya-Macaristan büyük bir yenilgi alarak Karpat Dağları’na kadar çekildi ve yaklaşık bir ay zarfında Rusya, Galiçya bölgesini tamamen işgal etti. Avusturya-Macaristan için bu cephede zorlu bir süreç başladığı gibi İtalya ve Romanya’nın da savaşa girmesi bu devletin daha da sıkıntılı duruma düşmesine ve Almanya’dan yardım talebinde bulunmasına yol açtı. Nihayetinde Alman Genelkurmayı cephedeki harekâtın kontrolü tamamen Alman Genel Karargâhında olacak şekilde bir planlama yaparak müttefik ülkelerden takviye kuvvet göndermelerini istemişti. Alman Genel Kurmay Başkanı Erich von Falkenhayn’ın talebi üzerine Osmanlı Devleti, Galiçya, Romanya ve Makedonya olmak üzere üç ayrı cepheye[47] asker gönderme kararı aldı ve Enver Paşa’nın talimatıyla her bir cephe için birlikler oluşturulmaya başlandı. Galiçya Cephesi’ne ağırlıklı olarak Çanakkale’de başarılı mücadele veren ve savaş tecrübesi kazanan 19. ve 20. tümene mensup askerlerden müteşekkil 15. Kolordu (yaklaşık 30 bin mevcuda sahip) gönderilecekti[48].
Kolordunun hazırlanması ile sevkiyat 1916 yılının Temmuz ayı sonlarına doğru başladı ve Ağustos ayı başlarında Türk askeri tamamen cephede yerini aldı. Galiçya Cephesi’nde Osmanlı askerleri tam bir yıl süreyle Avusturya gazetelerinde sıkça dile getirilen “Silah kardeşliği/arkadaşlığı (Waffenbrüderschaft)[49]” tanımına uygun olarak Ruslara karşı fedakârca mücadele vermiş ve bunların birçoğu da hayatını kaybetmişti[50].
Galiçya’da Avusturya askerleri ile birlikte mücadele eden Türk askerinin cephede ve cephe gerisindeki ihtiyaçlarının karşılanması da büyük öneme sahipti. Bu doğrultuda cephe hattının gerisindeki yerleşim yerlerinde yaralılar için seyyar hastaneler teşkil edilmişti. Buraya getirilen askerlerden yarası hafif olanlar tedavi ediliyor, yarası ağır olanlar ise Pardubitz, Olmütz, Nitra, Trencin, Göding-Hodonin, Wallahisch Meseritsch gibi Avusturya-Macaristan İmparatorluğu sınırları içerisinde yer alan daha donanımlı hastanelere gönderiliyordu. Cephede Ruslara karşı verilen mücadele oldukça yoğun geçtiğinden Osmanlı askerleri arasında ağır yaralananların sayısı da bir hayli fazlaydı. Bu süreçte Avusturya ve Macaristan’da bulunan seyyar ve cephe gerisindeki hastanelerde 110 subay, 7.657 er olmak üzere toplam 7.767 Osmanlı askeri tedavi görmüştü[51].
Çanakkale, Irak ve Filistin cephelerinde Osmanlı askerleriyle birlikte savaşırken yaralanan Alman ve Avusturyalı askerlere Hilal-i Ahmer’e ait sağlık birimlerinde sağlanan kolaylığın benzer örneğini Galiçya Cephesi’nde Alman ve Avusturya Kızılhaçı yaralı Türk askerlerine karşı göstermişti. Buna rağmen yaralı Türk askerlerinin cephe gerisindeki sağlık birimlerine veya Avusturya-Macaristan’daki hastanelere sevkinde bazı sorunlar da yaşanıyordu. Örneğin yaralı ve hasta askerlerin gönderildikleri hastanelerin isimlerine veya bakım ve tedavilerinin nasıl yapıldığına dair herhangi bir kayıt tutulmadığından bunları takip etmek mümkün olmuyordu. Bu zorluğu gören Viyana Sefareti, yaralı ve hasta askerleri teftiş ve kontrol etmek üzere Harbiye Nezaretinden bir doktorun görevlendirilmesini talep edince Askerî Tıbbiyeden yeni mezun olan Tabip Yüzbaşı Hulusi Fuad Bey AvusturyaMacaristan Hastaneler Müfettişi unvanıyla sefaret emrinde çalışmak üzere Viyana’ya gönderildi[52].
Fuad Bey, Galiçya’da bulunan seyyar menzil hastaneleri ile Avusturya ve Macaristan’da Türk askerlerinin tedavi gördüğü hastane ve sağlık merkezlerini [53] gezmiş; askerlerin sağlık durumlarından beslenmelerine, ihtiyaçlarından şikâyetlerine kadar pek çok hususta topladığı bilgileri bir rapor hâlinde Harbiye Nezaretine sunmuştu. Fuad Bey’e göre Avusturya’daki hastaneler hasta ve yaralı askerlere son derece iyi hizmet[54] veriyordu. Özellikle Avusturya Kızılhaçı tarafından idare edilen Vihnos Crasarut Nekahethanesi’nde tedavi gören askerler sağlık hizmetlerinden memnundu[55].
Viyana Hanımlar Merkezi, Galiçya Cephesi’nde yaralanan Türk askerlerinin sorunları ve ihtiyaçlarıyla ilgili çalışmalar yürüten Viyana Murahhaslığının en büyük destekçisiydi ve ihtiyaç duyulan malzemelerin temininde Viyana’daki yöneticilerin eşleri tarafından daha evvel kurulmuş olan “Kadınlar Komitesi[56]” ile birlikte hareket ediyordu. Aynı şekilde Osmanlı Viyana Sefiri H. Hilmi Paşa da Hanımlar Merkezinin çalışmalara devamlı destek oluyordu. H. Hilmi Paşa, hastanelerde yatan Türk askerlerinin ihtiyaçlarını temin etmek amacıyla bir komisyon[57] dahi teşkil etmişti. Viyana Başkonsolosu Hüsnü Bey’in idaresi altında faaliyet yürütecek olan bu komisyona Bosna ve Viyana’da Hilal-i Ahmer menfaati için toplanan paraların bir kısmı tahsis edilmişti. Komisyon bu parayla, hastanelerde yatan askerler için fanila, don, gömlek ve çorap gibi eşyaların yanı sıra tütün satın almış ve bunları askerlere dağıtmıştı[58].
Hilal-i Ahmer Viyana Murahhaslığı bu çalışmalarda komisyona yardımcı olmak için bütün imkânlarını seferber etmişti. Cepheden yaralıların geldiği günlerde Viyana Murahhası Dr. Hikmet Bey, Avusturya Askerî Sağlık Kurumu ve Avusturya Kızılhaçı’na başvurmak suretiyle yaralı ve hasta Türk askerlerinin hızlı bir şekilde tedavilerini sağlamaya çalışmıştır[59]. Viyana Murahhaslığı ve Hanımlar Merkezi, Osmanlı askerlerinin Avusturya ve Macaristan’da tedavi gördükleri süre zarfında maddi desteğini[60] hiçbir zaman eksik etmediği gibi Avrupa’dan temin edilemeyen bazı eşyaların İstanbul’dan tedariki hususunda da Viyana Sefaretiyle işbirliği içerisinde çalışmalar yürütmüştür[61]. Ayrıca cephede yaralanıp Avusturya ve Macaristan’daki hastanelerde tedavi altına alınan Osmanlı askerlerinin sağlık personeliyle çektiği iletişim güçlüğünü dikkate alan Viyana Murahhaslığı ve Hanımlar Merkezi bu sorunu hâlletmek için de tedbirler alıyordu. Örneğin Harbiye Nezareti, Avusturya ve Macaristan’daki hastanelerde tedavi altına alınan Türk askerlerinin sağlık personeliyle daha iyi iletişim kurabilmeleri amacıyla Almanca bilen yaklaşık 40 askerî personel göndermişti. Bu personelin sağlık merkezlerine ulaşması ve rahat çalışma yürütebilmesi için Murahhaslık ve Hanımlar Merkezi gerekli tedbirleri aldıkları gibi tedavi amacıyla Viyana’ya getirilen askerlerin hem iletişim sorunlarıyla ilgileniyor hem de giyecek ve tütün ihtiyaçlarını karşılıyordu[62].
Galiçya Cephesi’ndeki mücadelelerin 1917 yılının başlarından itibaren azalmaya başlamasıyla birlikte Harbiye Nezareti, Filistin cephesindeki orduları takviye etmek amacıyla 15. Kolordu’nun Galiçya’dan tahliyesine karar vermiş ve askerlerin tahliyesi haziran ayında başlamıştı. Son kafilenin de 26 Eylül 1917 tarihinde İstanbul’a ulaşmasıyla birlikte Osmanlı askeri Galiçya’dan tamamen ayrılmış oldu. Ancak yaralı Türk askerlerinin Avusturya ve Macaristan topraklarından gelişi biraz zaman almıştır. Üstelik İttifak Devletleri’nin savaştan mağlup çıkmasına bağlı olarak tedavileri uzun süren bu askerler kimi zaman büyük sıkıntılar da çekmiştir. Savaşın sona ermesiyle birlikte Viyana’daki hastanelerde kalan ve yapılan tahkikata göre durumları hiç de iyi olmayan Osmanlı askerlerinin İstanbul’a ulaştırılması için Viyana Sefareti vasıtasıyla Kızılhaç teşkilatından yardım talep edilmişti. Nihayetinde Hilal-i Ahmer ve Viyana Murahhaslığının girişimleriyle tedavileri tamamlanan askerler belirli aralıklarla İstanbul’a nakledilirken tedavileri uzun süren askerlerin memlekete ulaşması ise mütarekenin imzalanmasından bir hayli sonra gerçekleştirilebilmişti[63].
Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı askerlerinin Galiçya Cephesi’nde vermiş olduğu mücadele kolay olmamıştır ve cepheye gönderilen kolordunun neredeyse yarısı[64] özellikle 1916 yılının Ağustos-Eylül ayları arasında meydana gelen mücadelelerde şehit olmuştu. Yaralıların da büyük bir yekûn teşkil ettiği böyle bir ortamda Hilal-i Ahmer Cemiyeti Viyana Murahhaslığı ve Hanımlar Merkezinin yardım çalışmaları ve yaralı askerlerin ihtiyaçlarını hızlı bir şekilde karşılamaları ayrı bir öneme sahipti. Bu şartlar altında Hanımlar Merkezi, İstanbul’daki cemiyet merkezinden gelen talepleri karşılamak için gayret sarf ettiği gibi bu hususta Viyana Murahhaslığına her türlü desteği de vermeye çalışmıştı.
SONUÇ
Galiçya’da Ruslara karşı verilen mücadelede müttefik kuvvetlere yardım etmek amacıyla gönderilen Türk askerleri cepheye destek kuvveti olarak değil, bilakis merkezî kuvvetler arasında yer almak ve savaşın kaderine ortak olmak için geldiklerini daha ilk birkaç ay içerisinde binlerce şehit vererek göstermiş oldular. Bu durum başta Avusturya olmak üzere Macaristan ve Almanya’da halkın Türk askerleri için yardım yapma isteğini ortaya çıkarmıştı ki Hilal-i Ahmer Cemiyeti Viyana Hanımlar Merkezi işte böyle bir atmosferde faaliyete başlamıştı. Viyana Hanımlar Merkezi ile Kadınlar Komitesinin savaş yıllarındaki faaliyeti, savaşların daima en büyük mağduru olan kadınların din, dil ve kültür ayrımı olmaksızın bir araya gelerek ortak hedefler için çalışmasının en güzel örneklerinden birini oluşturmaktadır.
Savaş durumu devletler için her bakımdan zorlu şartlara sahiptir. 19. yüzyılın ikinci yarsından itibaren Batılı Kızılhaç teşkilatlarının savaşın ağır yükünü hafifletmek için cephede ve cephe gerisindeki yaptıkları faaliyetlerin benzerini Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti, özellikle 1877-78 Osmanlı Rus Harbi’nden itibaren yürütmeye çalışmıştır. Birinci Dünya Savaşı yıllarında cemiyet, özellikle sağlık, gıda ve askerî malzemeleri satın almak veya bağış yoluyla temin etmek için yabancı ülkelerde şubeler teşkil etmek istemiş ve bu yolla ihtiyaç duyduğu malzemelerin büyük bir kısmını da tedarik edebilmiştir. Cemiyetin bu amaçla Berlin, Viyana ve Budapeşte’de açtığı şubeler beklenin üzerinde gayret göstererek tonlarca malzeme ve yüzbinlerce kron bağış toplayabilmiştir. Aslında bu, cemiyet açısından büyük bir başarıdır. Zira belirtilen ülkeler de savaşın içerisindeydi ve bu ülkelerdeki Kızılhaç teşkilatlarına ait onlarca yardım komiteleri kendi orduları için halktan yardım topluyordu. Dolayısıyla cemiyetin bu şartlar altında Batı toplumunda böyle bir farkındalık oluşturması özverili bir çalışmanın neticesiydi.
Bağış listesinden anlaşıldığına göre Viyana Hanımlar Merkezi, Avusturya toplumunun her kesiminden bağış toplayabilmiştir. Çünkü Galiçya’da Ruslara karşı gösterilen mukavemet ve bunda Türk askerlerinin etkisi, Avusturya, Macaristan ve Almanya’daki halkı yaralı Türk askerine karşı bağışta bulunmaya sevk etmiştir. Avusturya gazetelerinde cephede mücadele eden Türk askerinin sadakatine yine aynı şekilde karşılık verilmesi gerektiği, “Çanakkale ve Kafkas kahramanlarına” dostlukla mukabele etmenin bütün Avusturyalı ve Macarların görevi olduğu yönündeki çağrıların da etkisiyle Hanımlar Merkezi savaş yıllarının sıkıntılı döneminde önemli bir görevi yerine getirmiştir. Her ne kadar İttifak Devletleri savaştan mağlup ayrılsalar da gerek Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyetinin gerekse Avusturya ve Alman Kızılhaç teşkilatlarının savaş yıllarında yaptığı işbirliği cephe gerisindeki dayanışmanın güzel örneklerinden birini teşkil etmektedir.
EKLER
KAYNAKÇA
Allgemeine Zeitung (München), 23 Januar 1915, Nr. 4.
Arıkan, İbrahim, Osmanlı Ordusunda Bir Nefer, Timaş Yayınları, İstanbul 2010.
Aydın, Mahir, “Hüseyin Hilmi Paşa”, TDV İslam Ansiklopedisi, 18. Cilt, İstanbul 1998, s.550-551.
Badener Zeitung, 3 März 1917, Nr. 18.
Bonner Zeitung, 24 Juni 1915, Nr. 697.
Çapa, Mesut, Kızılay (Hilal-i Ahmer) Cemiyeti (1914-1925), Türkiye Kızılay Derneği Yayınları, Ankara 2010.
Dağlar Macar, Oya, “Galiçya Cephesi’nde Osmanlı Birlikleri ve Sağlık Hizmetleri (1916-1917)”, Osmanlı Bilimi Araştırmaları, C 10, S 2, 2009, s.35-58.
Dağlar, Oya, “Birinci Dünya Savaşında Osmanlı Ordularının Galiçya Cephesi’ne Gönderilmesi ve Cephe Gerisinde Yaşananlar”, Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları, S 10, 2006, s.45-76.
Frauenverein vom Ottomanischen Roten Halbmond in Wien, Bericht des unter dem Allerhöchsten Protektorate Seiner Majestät des Sultan stehenden Frauenvereins vom Ottomanischen Roten Halbmond in Wien, für die Zeit vom 20. November 1916 bis 31. Dezember 1917, Im Selbstverlag, Wien 1918.
Fremden-Blatt, 30 Jänner 1915, Nr. 30; 7 Dezember 1916, Nr. 339; 2 April 1917, Nr. 90.
Grüßhaber, Gerhard, The German Spirit in the Ottoman and Türkisch Army, 1908-1938, De Gruyter Oldenbourg, Berlin 2018.
Heimatgruß (Balingen), August 1917, Nr. 12.
https://ub.meduniwien.ac.at/blog/?p=25795, Erişim Tarihi: 15.02.2022.
K.k. Polizei- Direktion in Wien, Kriegszustand- Instruktion für Polizeiorgane, Adressenverzeichnis, Wien 1917.
Karal Akgün, Seçil, Uluğtekin, Murat, Yeni Belgelerin Işığında Hilal-i Ahmer’den Kızılay’a, Cilt I, Ankara 2020.
Kerschbaum, Hans, “Türkische Truppen an unserer Nordostfront”, Neuigkeits-Welt Blatt, 1. Augustos 1916, Nr. 237, s.12.
Kızılay Arşivi (KA), 21/49; 73/101; 74/105-1a; 137/7; 161/93; 175/19; 191/53; 203/2; 203/6; 203/24; 203/25; 203/28; 203/31; 204/40; 204/92; 216/10; 299/63; 398/132; 398/171; 550/9; 599/10; 615/212; 688/24.
Köstüklü, Nuri, “Tarihte Türk-Leh İlişkileri Çerçevesinde Galiçya’da Şehit Olan Türkler ve Şehitlikler Üzerine Bazı Tespitler”, Türk İslam Medeniyeti Akademik Araştırmalar Dergisi, C 11, S 22, 2016, s.27-37.
Meclis-i Vükelâ Mazbataları (MV), 219/89.
Nave-Herz, Rosemarie, Die Geschichte der Frauenbewegung in Deutschland, CW Niemeyer Druck GmbH, Hannover 1997.
Nazif, Süleyman, “Viyana Nekahethanesindeki Askerlerimiz”, Harb Mecmuası, S 25-26, 30 Nisan 1918, s.407-409.
Neue Freie Presse, 10 Dezember 1916, Nr. 18789; 5 April 1917, Nr. 18901; 8 April 1917, Nr. 18904.
Neues Wiener Abendblatt, 6 Oktober 1916, Nr. 277.
Neues Wiener Tagblatt, 24 November 1914, Nr. 325; 1 Februar 1915, Nr. 33; 30 November 1916, Nr. 332.
Ömer, Besim, Hanımefendilere Hilâl-i Ahmer’e Dair Konferans, Haz. İsmail Hacıfettahoğlu, Türkiye Kızılay Derneği Yayınları, Ankara 2009.
Özaydın, Zühal, Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemiyeti Salnâmesi, İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 1987.
Özbek, Nadir, “Philanthropic Activity, Ottoman Patriotism, and the Hamidian Regime, 1876-1909”, International Journal of Middle East Studies, Volume 37/1, Feb., 2005, s.59-81.
Padişahın Himayesinden Osmanlı Kızılay Cemiyeti 1911-1913 Yıllığı, Haz. Ahmet Zeki İzgöer, Ramazan Tuğ, Türk Kızılayı Yayınları, Ankara 2013.
Pester Lloyd, 8 März 1917, Nr. 67.
Reichspost, 6 Dezember 1916, Nr. 568.
Rosenheimer Zeitung, 17 Juli 1915, Nr. 162.
Rote Kreuz-Vereinigung Kusel, Übersicht über die Tätigkeit von Kriegsbeginn bis 31 Dezember 1915, Berlin 1916.
Schweder, Paul, Im Türkischen Hauptquartier, Hesse&Becker Verlag, Leipzig 1916.
Servet-i Fünun, 12 Kasım 1915, Nr. 1275.
Sezer, Cemal, “Birinci Dünya Savaşı’nda Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’nin Sağlık Alanındaki Faaliyetleri”, History Studies, C 4, S 4, Kasım 2012, s.373-384.
Şahin, Feyza K., “Birinci Dünya Savaşı’nda Galiçya Cephesi’nde Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin Sıhhi Hizmetleri”, Balkan Tarihi, Cilt I, Ed. Zafer Gölen, Abidin Temizer, Osmanlı Mirası ve Türk Kültürünü Araştırma Derneği Yayınları, Ankara 2016, s.475-493.
Şimşek, Derya, “II. Abdülhamid Dönemi Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin Kuruluşu ve Teşkilatlanması”, Turkish Studies, Vol. 10/5 Spring 2015, s.307-318.
Tanin, 2 Mayıs 1334/2 Mayıs 1918, Nr. 3374.
Tasvir-i Efkâr, 9 Aralık 1912, Nr. 613.
Tepekaya, Muzaffer, Kaplan, Leyla, “Hilâl-i Ahmer Hanımlar Merkezi’nin Kuruluşu ve Faaliyetleri (1877-1923)”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S 10, 2003, s.147-202.
Trumpener, Ulrich, Germany and the Ottoman Empire, 1914-1918, Princeton University Press, Princeton 1968.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi (BOA), Hariciye Nezareti Siyasi Kısım Evrakı (HR.SYS), 2175/6.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi (BOA), Hariciye Nezareti Siyasi Kısım Evrakı (HR.SYS), 2208/86.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi (BOA), Hariciye Nezareti Siyasi Kısım Evrakı (HR.SYS), 2426/15.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi (BOA), Hariciye Nezareti Siyasi Kısım Evrakı (HR.SYS), 2428/23.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi (BOA), Hariciye Nezareti Siyasi Kısım Evrakı (HR.SYS), 2433/54.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi (BOA), Hariciye Nezareti Siyasi Kısım Evrakı (HR.SYS), 2446/40.
Urban, Gisela, “Die Entwicklung der Österreichischen Frauenbewegung. Im Spiegel der wichtigsten Vereinsgründungen”, Frauenbewegung, Frauenbildung und Frauenarbeit in Österreich, Hrsg: Im Auftrag des Bundes Österreichischer Frauenvereine, Wien 1930.
Uyar, Mesut, The Ottoman Army and the First World War, Routledge, NewYork 2021.
Uzluk, F. Nafiz, Kızılay Cemiyeti’nin Kuruluşuna Kısa Bir Bakış, Ankara 1964.
van Os, Nicolina A.N.M., Feminizm, Philanthropy and Patriotizm: Female Associational Life in the Ottoman Empire, CPI Koninklijke Wöhrmann, Zutphen (Holland) 2013.
Yalman, Ahmed Emin, Yakın Tarihte Gördüklerim ve Geçirdiklerim, Cilt I, Yay. Haz. Erol Şadi Erdinç, Pera Yayınları, İstanbul 1970.
Yazman, Mehmet Şevki, Kumandanım Galiçya Ne Yana Düşer, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Haz. Kansu Şarman, İstanbul 2007.