ISSN: 1011-727X
e-ISSN: 2667-5420

M. Derviş Kılınçkaya

Anahtar Kelimeler: Egemenlik, Türk Millî Mücadelesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Osmanlı Bankası, Düyun-u Umumiye, Osmanlı Hükümeti, Mustafa Kemal- Paşa

Özet

1 9. yüzyılın ortalarından itibaren Osmanlı Mâliyesinin giderek çökmesinin bir sonucu olarak Türkiye'nin malî yapısı "batılı fınans çevrelerinin" kontrolü altına girdi. Osmanlı hükümeti adına para basma yetkisini de elinde bulundurmak imtiyazıyla kurulan Osmanlı Bankası 1910 yılma kadar ülke genelinde açtığı şubelerle teşkilâtını genişletti. Türkiye'de Ulusal Direniş'in başladığı günlerden itibaren, bu direnişin malî kaynaklar sağlama konusunda ciddi sıkıntılar yaşadığı açıkça bilinmektedir. TBMM'nin 23 Nisan 1920'de faaliyete başlamasıyla birlikte tüm ülkede malî denetimi sağlamaya çalışması, ülke çapında "iktidar tekelini" ele geçirerek "devlet İşlevlerini" üstlenmesi açısından oldukça ilgi çekici bir süreçtir. Osmanlı Bankası'nın, Osmanlı siyasal ve ekonomik yapısı içindeki imtiyazlarıma Ankara'nın denetimine ve iznine tabi kılınması iki bakımdan önem taşımaktadır: a) Bankanın yönetim merkezinin bu durumu kabul etmesiyle Türkiye'deki "ulusal direniş hareketi"nin "batılı fınans çevreleri" açısından, Osmanlı Hüküme-tinin ısrarla göstermeye çalıştığı gibi "bîr ayaklanma" biçiminde algılanmadığını göstermesi; b) Yeni bir kurumlaşma sürecinde "ulusalcılık" ülküsünün sadece "ülkenin si¬yasal bağımsızlığım "sağlamak ve sürdürmek" ten İbaret olmadığı gerçeğinin altını çizmesi bakımından. Bu konuya ilişkin 1920 yılı Haziran'mda İcra Vekilleri Heyeti İle Osmanlı Bankası direktörlüğü arasında imzalanan mutabakat metni ve bü metinde TBMM ve İVH'nİn Osmanlı Bankası yönetimine dikte ettirdiği şartlar Ankara'nın "ulusalcı" değerlerinin ne kadar derin ve haklı temelleri olduğunu ortaya koymaktadır. Bu tebliğde İlk defa kullanılacak olan bu belgelerin ışığında söz konusu "ulusalcı" kaygıların dayandığı temeller değerlendirilmeye çalışılmaktadır.